Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Suriye operasyonu – Fransa’nın eski Şam Büyükelçisi Michel Duclos: “Erdoğan ve Trump Suriye’nin kuzeyinde uzlaşıdan daha radikal seçeneği seçti”

Montaigne Enstitüsü uzman danışmanı ve Fransa’nın eski Şam Büyükelçisi Michel Duclos ile Fransa’nın Şam yaklaşımı üzerinden, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna düzenlediği operasyonu konuştuk.

Çeviri: Jalal Haddad, Ayşe Gören

B.T: Dün ABD Suriye’nin kuzeyine olası bir Türk operasyonu hakkında anlaşmayı ve Amerikan askerlerini Suriye’nin kuzeyinden çekeceklerini açıkladı. Ardından, ABD başkanı Donald Trump, Ankara sınırını aşarsa Türkiye ekonomisini tamamen tahrip etmekle tehdit etti. Bu ifadeler ve ABD’nin Ortadoğu stratejisi hakkındaki düşünceleriniz neler? 

M.D: Öncelikle strateji kelimesini kullanmak fazla kaçabilir. Bize göre, Amerika’nın asla tek bir bakış açısı yok. En azından iki yönlü düşünmek gerekiyor. Başkanın da aklında tek bir fikir yok ama Suriye’den tamamen çekilmek, seçim öncesinde Amerikan askerlerine verdiği sözü tutmak için gerekli bir tiyatro. Bir diğer yaklaşım ise şu an IŞİD tarafından yönetilen bölgeyi kontrolsüz bırakmadan, orayla bağı olan birlikleri sabit değil, hareketli bir hale getirmek. Bu sayede de Esad rejiminin eline geçmeyen bölge, IŞİD elinde de kontrollü bir şekilde bırakılıyor. Burada karar verici kesinlikle ABD ve bölgedeki diğer aktörlere bu iki yaklaşımını anlattı. İki yaklaşım arasında zig zag çiziliyor.

Bu iki yaklaşım arasındaki ortak nokta ise şu, herkes Amerika’nın bölgedeki kontrolünün Türkiye için ne kadar zorlayıcı olacağını biliyor. Bu nedenle batıya giden enerjiden, sorumlu yetkililerin bir uzlaşma bulmaya çalıştığına inanıyorum. Bir şekilde bir güvenlik bölgesi oluşturulacak ama şimdilik bu bölge devredışı. Erdoğan ve Trump uzlaşıdan daha radikal birer seçenekte bulundu. Türkiye’yi, bölgedeki politikalarıyla gurur duyarak hedef gösterdi. Cumhuriyetçi Parti idarecileri ise Trump’ın kararını bu kadar uzun bir ihtimal için çok hızlı buldular. Trump ise ikinci bir uyarıyla Türkiye’ye şunu dedi: “Sizi Suriye’de ben yetkilendirdim. Eğer çok hızlı ve sert giderseniz, Amerika’nın bir tepkisi olacak”.

“Fransa bölgede kaos yaratıyor”

B.T: Fransa Dış İşleri Bakanlığı ise, Türkiye’yi küresel koalisyonun ortak çıkarlarını korumak adına bir inisiyatif kurmaya çağırdı. Fransa’nın burada konumu nedir?

M.D: Fransa büyük bir belirsizlik oluşturarak bölgeye bir kaos getiriyor. Türkiye’nin bölgedeki gücünü görmüyormuş, fark etmiyormuş gibi davranıyor ya da gücünden korkuyor. Ülkede, Türklere ya da IŞİD’e karşı ikiye ayrılmış kamplar var. Fransız otoriteleri IŞİD’in 10 bölgeye yaptığı operasyonları devam ettirmesini istemiyor. Bu nedenle Türkiye’nin elinden tutuyor ve aynı kazanımların yerinde durmasın istiyor.

B.T: Konferansların ilki ay sonunda Cenevre’de gerçekleşecek. Sonrasında seriye Türkiye, Fransa, Almanya, Rusya eklenecek takip eden iki ay boyunca devam edecek. Sizce sorunun çözümü için en büyük engel ne?

M.D: Geçmişte, Esad olası tek yolun şiddet olmadığına ama ordunun bunu zorladığına; ideal ordu ise güçleri bütün diplomatların başka seçenek olmadığını düşündüğünü söylüyor. Siyaseten artık bu ordunun bir görevi yok ama gerçekte rejim İran tarafından destekleniyor, dolayısıyla hala askeri bir seçenek var. Dolayısıyla rejimin imtiyaz vermeye hazır olduğunu düşünmüyorum. Mantıken, politik bir uzlaşmadaki en büyük engel bu.

Rusların mültecilerin ülkelerine dönmesi ve topluma geri kazandırılmaları için gösterdikleri çabayı görüyorum. Ama onları yurtlarına alıp, sonrasında burayı finanse etmek için yabancılarla anlaşmak ne demek onu anlayamıyorum. Esad rejimi ise ülkede devam ettiği sürece, olası bir devrim ihtimalini ve sivil savunmayı köşeye sıkıştırmaya devam edecek.

B.T:  Doğru anladıysam, Fransa Şam’daki korumasına devam etmeyecek, doğru mu?

M.D: Yetkililer adına konuşamam ama ben öyle bir düşünce olduğunu sanmam. Çünkü bunun mümkün olması için rejimin oradan çok çok uzak bir yere çekiliyor olması gerekir. Bu da yakın bir ihtimal değil. Neden onların bölgesinde bu kadar açık bir alan bırakıldı bilmiyorum ama Fransa durdu. 

B.T: Rejimin geçişlerle ilgili ve gelecekle ilgili vaadi ne olacak sizce?

M.D: Bu sivil savunma halinde pek çok yaşam hücresi, pek çok olasılık var. Sanırım geleneksel olan şema oldukça ünlü ve biliniyor. Bu gelenekler, rejimle muhalefet arasında bir geçiş sağlıyor. Hatta bence gelenekler hiç bu kadar güvenilir olmamıştı.

Bugün rejim ile muhalefet arasında gerçek bir güç paylaşma savaşı yok. 2021 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu durumu değiştirmeyen bir adayın iktidara geleceğini düşünüyorum.

Beşar El Esad seçime girecek olsaydı işler farklı olurdu, seçime bir şekilde girmemesi sağlanırdı. Bugünse bölgede kimin iktidar olacağı önemini yitiriyor çünkü sonuçta rejim değişmeyecek. Esad mandasını bitirecek, Suriye sahnesinden çekilecek.

“Cenevre süreci bir kurmaca, Astana süreci faydalı olabilir”

B.T: Önümüzde iki aşama var. Biri Cenevre, biri Astana. Ne olacak?

M.D: Bence, Astana aşaması üç ortağın ya durum değerlendirmesine ve uzlaşısına, ya da askeri bir çatışmaya dönüşecek. Türk kontrolü çok güçlenirse Rusların elini güçlendirecek düzenlemeler var. Şimdilik çözüm için bir verim alınamıyor. Zaten yapılacak en büyük şey, bölgelerin düzenlenmesi olacaktır. Çünkü Cenevre süreci teorik bir çözüm arıyor. Bence bu bir kurmaca. Belki Astana daha faydalı olabilir. Jean Lassale’ın üstünde çalışmak istediği kurumsal değişiklikler ise ancak rejimin değişmesiyle mümkün olur. Pozisyon değiştirmek ancak kararın geri çekilmesiyle mümkün ama o da bugün çok uzak bir ihtimal.

B.T: Peki şimdi kuzey Suriye’de ne olacak? ABD, Türkiye, Fransa, Almanya, Rusya ve İran arasında en azından insanları korumaya yönelik bir anlaşma olabilir mi?

M.D: Ne yapılabilir ki?  Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmaya yıllardır gerek duyuluyordu. Şimdi de Türkiye ve diğer müttefikleri anlaşmalı. Suriye, Türkiye ve müttefikleri için gerekli de. Bu inanış, fikirlerden kaynaklanıyor bence. Kürtler ülkede kalmaya devam edecek bu doğru. İkinci fikiri özerk bölgenin ortaya çıkması. Rougis’ye göre bu özerk bölge Türkiye için bir tehdit değil.

Diğer fikirler Kürtler’in düşman kalacağı ve mülteci konumuna geleceği fikirler. Bu halde ne Türkiye’nin güvenliği sağlanır, ne de çevresinin. Üstelik bir katliama da kucak açmış olursunuz. 

Dolayısıyla alternatif bulmanın çok zor olduğunu düşünüyorum. Zamanla göreceğiz. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.