Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Diyarbakır’da üç HDP’li belediyeye kayyum atandı

Diyarbakır’ın Bismil, Kayapınar ve Kocaköy ilçelerine kayyum atandı. Bu belediyelerin HDP’li belediye başkanları dün gözaltına alınmıştı.

Diyarbakır Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kayapınar belediyesine Kayapınar Kaymakamı Ünal Koç, Kocaköy’e ilçe kaymakamı Yasin Yunak, Bismil’e de yine kaymakam Kerem Süleyman Yüksel kayyum olarak atandı.

Kayapınar Belediye Başkanı Keziban Yılmaz, Kocaköy Belediye Başkanı Rojda Nazlıer, Bismil Blediye Başkanı Orhan Ayaz Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı bir soruşturma sebebiyle dün gözaltına alındı. Daha önce görevden uzaklaştırılan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı da gözaltına alındı.

Dosyaya kısıtlılık kararı getirildiği için içeriği bilinmiyor.

Anadolu Ajansı, bu isimlerin “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör propagandası yapmak” suçlamalarıyla gözaltına alındıklarını duyurmuştu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada HDP’li belediyelere kayyım atanmasının demokrasiye ve anayasaya aykırı olduğunu söyledi:

“Suçlu olduklarını söylüyorlar o zaman suçüstü yapsınlar. Kayyum atayacaksanız neden seçim yaptınız. Demokrasiye aykırıdır, hangi partiden olursa olsun. Bizim çizgimiz adalet ve demokrasidir.”

Diyarbakır’daki STK’lardan ortak açıklama: “Seçme ve seçilme hakkına yönelik baskılar derhal durdurulmalıdır

HDP’li 3 belediye başkanının gözaltına alınması ve yerlerine kayyum atanmasına karşı, aralarında Diyarbakır Barosu ve Tabip Odası’nın da bulunduğu sivil toplum kuruluşları ortak açıklama yaparak, seçme ve seçilme hakkına yönelik baskıların derhal durdurulması istenildi. Diyarbakır Barosu, Tabip Odası, HAK İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği, İHD Diyarbakır Şubesi ve TİHV Diyarbakır Temsilciliği tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, gözaltıların demokrasi ve hukukun temel kurallarının, seçme ve seçilme hakkının ağır bir şekilde ihlali olduğunu belirtilen ortak açıklama yayınlandı.

“Bu uygulamalar seçmen iradesini tanımamazlıktır”

İktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığının vurgulandığı açıklamada, “Bu uygulamalar seçmen iradesini tanımamazlıktır. Belediye eş başkanlarının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilerek özgürlüklerinin kısıtlanması (gözaltına alınmaları), hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı uygulamalar olarak değerlendiriyor ve bu uygulamaları hukuken kabul edilemez buluyoruz. Eş başkanlar hakkındaki soruşturma işlemleri ve gözaltı kararları, dosyaya erişimin engellenmesi açıkça hukukun üstünlüğü ilkesinin olmadığını ve iktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığını bir kez daha ortaya koymuştur. Hükümetin bir OHAL KHK’sına dayanarak yaptığı bu uyulamaya karşı, yargı artık dur demeli ve halkın iradesine saygı göstermelidir. Yargı erki, hükümetin siyasi rakiplerinin bastırılması için kullanılan bir araç olmaktan çıkmalı, yargı makamları yürüttükleri faaliyetler ve aldıkları kararlar ile demokratik değerleri, siyasi iktidarın politikalarından bağımsız icra etmeleri ve hukuka, adalete ve hukukun üstünlüğüne olan güveni ve saygıyı esas almaları gerektiğini bir kez daha hatırlamalıdır. İnsan hakları ve demokrasinin korunması, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulması ile olanaklı olduğu ve herkes için geçerli olması gerektiği unutulmamalıdır. HDP belediye eş başkanlarına yönelik yargı makamlarınca açılan soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar ayrıca İç İşleri Bakanlığınca seçilen eş başkanların görevden uzaklaştırılıp, yerine kayyum atanması kararları, birlikte değerlendirildiğinde yargı ve idari erkin süreklileşen eylemleri söz konusudur. Hukuk aykırılık artık bir istisna olmaktan çıkıp, bir idari pratik haline gelmiştir. Hukuk, demokrasi, seçim artık tümden anlamını yitirmiş, bunun yerine yürütmenin yargı tarafından denetlenemeyen tahakkümü inşa edilmiştir. Halkın iradesinin yerini, atanmışların iradesi almıştır” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı yapılanması olmadığı, adil yargılanma hakkı önünde çok ciddi engeller olduğunun defalarca tecrübe edildiği belirtilerek, “Hukukun üstünlüğüne katkı sunmayan, seçenin iradesine saygı duymayan, seçilene güvence sağlamayan bu otoriter yaklaşım, derhal terk edilmelidir. Darbe girişimi sonrası KHK’ler ile kanunlara eklenen tüm düzenlemeler geri çekilmelidir. Bütün bu yaşatılanların sebebini Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreklileştirilmiş OHAL rejimi olduğunu görüyor ve bu durumun Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan hakları sorunlarını en aza indirebilmesinin yolu, belediye eş başkanlarının gözaltına alınması, tutuklanması, belediyelere kayyum atanması ile değil; seçme ve seçilme hakkının gerçek anlamda güvence altına alınması, devam eden çatışmalı sürecin sonlandırılması, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yolu ile çözmenin arayışı ile gerçekleşebilir. Hükümete çağrımızdır: Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin, gayrimeşru kayyum atamalarını geri alın, seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eş başkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın ve görevlerine iade edin” denildi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.