Karakolda maruz bırakıldığı ileri sürülen işkence, çıplak arama ve cinsel istismarın ardından dokuz yıl önce intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümüne ilişkin yargılanan polisler Soner Gündoğdu ve Salih Bahar’a “evrakta sahtecilik yapmak” suçundan 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verildi. Sanıklar tutuklanmadı.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşma saat 14.00’te başladı. Geçen dokuz yılda ağabeyi Onur Yaser Can’ı, annesi Hatice Can’ı ve babası Mevlüt Can’ı kaybeden Ezgi Sevgi Can duruşmadaydı. Duruşmayı ayrıca CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Can’ın yakınları ile çok sayıda gazeteci ve avukat takip etti.

Duruşma Ezgi Sevgi Can’ın beyanıyla başladı. Can, önce “7 Ekim’i 8 Ekim’e bağlayan gece babamı kaybettim. Babam sapasağlamdı. Babamı öldüren şey, evlat acısının yanı sıra, bu adaletsiz düzendir” dedi ve şöyle devam etti:
“Bu dava, basit bir evrakta sahtecilik olmaktan çıkmıştır. Bu bir işkence davasıdır. Dokuz yıldır anlatmaya çalışıyoruz; bir aile katledilmiştir. Bu mahkeme bir ailenin yok oluşuna tanık olmuştur. Geç kaldınız, adalet gecikince ben bütün ailemi kaybettim. Ağabeyim mimar, ressam ve müzisyendi. O ve onu yetiştiren iki insan gitti. Bu, bütün Türkiye’nin ve bütün insanlığın kaybı. Geriye bir tek ben kaldım. Beni korumanızı talep ediyorum.”
Ezgi Sevgi Can’ın avukatlarından Ercan Kanar, duruşmada hazır bulunan sanık Soner Gündoğdu’yu işaret ederek “Bunlar katillerdir, katillerdir!” deyip sanıkların tutuklanmasını istedi.
Sanık ve müşteki avukatlarının savunmalarının ardından mütalaasını açıklayan savcı, sanıklar için yurtdışı yasağının yeterli olduğunu belirterek tutuklanmalarına yer olmadığına işaret etti.
Daha sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, iki sanığa da ifadeleri değiştirdikleri için “sahte belge düzenlemek”, “belgeyi yok etmek ve değiştirmek” suçlarından 6 yıl 5 ay 15 gün hapis verdi. Haklarında tutuklama kararı verilmeyen sanıklara, yurtdışına çıkış yasağı kondu.

Ne olmuştu?
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Mimar Onur Yaser Can (28), 2 Haziran 2010’da İstanbul Harbiye’de uyuşturucu madde satın aldığı iddiasıyla narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. Can, götürüldüğü Narkotik Şube Müdürlüğünde işkence, cinsel taciz ve aşağılamalara maruz bırakıldığını öne sürdü.
Serbest bırakılmasının ertesi günü tutanaklardaki “tarih hatasının düzeltilmesi” bahanesiyle yeniden emniyete çağrılan ve başkaları aleyhinde ifade vermeye zorlanan Can, üçüncü kez emniyete çağırılınca 23 Haziran 2010’da oturduğu evin balkonundan atlayarak yaşamına son verdi.
Can’ı “uyuşturucu bulundurmak” suçlamasıyla gözaltına alan ve üçüncü kez ifadeye çağıran, verdiği ifade değişiklik yapmakla suçlanan polislerin yargılanmasına 20 Temmuz 2011’de başlandı. Polisler, sadece “evrakta sahtecilikle” suçlandı.
Onur Yaser’in annesi Hatice Can, üç yıl boyunca verdiği hukuk mücadelesinden bir sonuç alamayınca yaşamına son verdi. Onur Yaser’in babası Mevlüt Can da geçen 8 Ekim’de aort damarının yırtılması sonucu aniden yaşamını yitirdi.








