Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yoksullar neden CHP’ye oy vermedi?

Millet İttifakı’nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmesinin ardından en çok Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eleştirildi. Öyle ki, yenilginin faturası Millet İttifakı’nın bileşenlerinden çok Kılıçdaroğlu’na kesildi ve diğer genel başkanların aksine istifa etmesi istenen de o oldu. Bunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pusuladaki en güçlü rakibi olması da genel başkan seçildiği 2011’den bu yana CHP’nin girdiği hemen her seçimden yenik ayrılması da etkiliydi. Seçim sürecinde ve sonrasında CHP’ye dönük eleştirilerden biri de “Yoksullara ve taşrayı ulaşamıyor” başlığıydı.

“Millet İttifakı’na oy veren 25 milyon varlıklı değil”

CHP’nin Yoksulluk Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, bu türden bir eleştiriye kısmen hak veriyor ama tümüyle katılmıyor:

“Millet İttifakı’na oy veren 25 milyon insan varlıklı değil. Öyle bir durum olsaydı gerçekten çok zengin bir ülkeden söz edebiliyor olabilirdik. İşçiler, asgari ücret alanlar, emekliler bu sayının içinde. Hayatını sosyal yardımla sürdüren, sosyal yardım olmazsa açlıkla baş başa kalacak olanlar var.”

Profesör Evren Balta’nın 9 Haziran’da Yetkin Report’ta yayımlanan “Mahalleli gözüyle seçimlere bakmak” yazısı Foggo’nun sözlerini ete kemiğe büründürüyor. Balta, sosyal yardımların gündelik hayattaki bağlayıcı etkisinin önemini İzmir’in Konak ilçesindeki Roman mahallesi olan Tepecik ‘te araştırdı. Balta, izlenimlerini aktardığı yazıda “Bu ülkenin bölünmeleri, arzuları, hayalleri ve bütün bunlara bir biçimde bağlı oy verme biçimleri seküler-muhafazakâr çatışmasına sıkıştırılamayacak kadar karmaşık” diyor. O karmaşayı mahallede konuştuğu Zeliha’nın sözleri daha anlaşılır kılıyor:

“Ertesi haftası olmayan sadece ertesi günü olan bir hayat bu. Bu mahalle gündelik çalışır, kazandığını o gün harcar, Cebinizde sadece ertesi gün işe gitmek için kullanacağınız yol parası kalır. Eğer ertesi gün iş bulamazsanız o yol parası da gider. Biz o yüzden elimize geçen her ek kuruşa, her parasız hizmete muhtacız. Daha kaliteli bir eğitim sözü ya da daha kaliteli bir sağlık hizmeti hayatını günlük kazanan bu mahalle için çok da anlam ifade etmiyor”

“İktidar baskıladı, CHP projelerini anlatamadı”

CHP’nin İzmir adaylarından Foggo, uzun yıllar boyunca bir sivil toplumcu olarak çalıştığı ve yakından tanıdığı yoksul gruplara güven verememiş olabileceklerini söylüyor. Yanı sıra Foggo, iktidarın yoksullara yönelik görünmeyen bir baskısı olduğunu savunuyor:

“O kadar derin bir yoksulluk yaşıyor ki gerçekten açlıkla mücadele ediyor ve bir güven istiyor. Sizin anlattığınız proje hoşuna gidiyor ama orada hayata geçip geçmeyeceğini tartışıyor bence içinde. İkincisi, bir korku var. Ben bunu mahallelerde görüyordum. Kamu çalışanları, Cumhurbaşkanı’nın mektubunu dağıttı mesela, bir yıl boyunca bunu sistematik olarak yaptılar. Bu aynı zamanda o evde ‘Ben oyumu vermezsem o kıt kaynaklarım da elimden gidecek’ hissini oluşturuyor.”

Balta’nın yazısında sakinlerinin görüşüne yer verdiği Tepecik, “CHP’nin kalesi” diye anılan İzmir’de ağırlıklı olarak AKP’ye oy veren bir mahalle. Balta, “ev kiralarının birkaç yıl içerisinde neredeyse beş katına çıktığı, işsizliğin arttığı ve gündelik işlerin azaldığı” mahallede “Erdoğan’a neden oy verdiniz?” sorusuna yanıtın “Seviyorum işte” olduğunu şöyle anlatıyor:

“‘Seviyorum işte’ mahallenin neden sorusuna en sık verdiği yanıt. O sevginin bir açıklaması olmadığına derinden inanıyorlar. Bir kere kurulan bir bağın bozulmayacağı, bir söze ihanet edilmeyeceği, bir vefa borcunun mutlaka ödenmesi gerektiği gibi. Sevdiğin birinin hatasını, yanlışını, eksiğini görmek istemeyeceğin gibi. Güçlü bir duygusal bağ tarif ettikleri. Bizden biri, bizim gibi biri diyorlar. Ama bizden çok farklı, çok yüksek, çok güçlü.”

Foggo da söyleşimizde Balta’nın bu cümlelerine yanıt niteliğinde bir şey söyleyip “Bizim kendimizi daha iyi anlatmamız gerekiyordu. On yıllardır çalıştığım mahallelerde AKP’den geçişi gördüm. Küçümsemek, önyargıyla bakmak değil dinleyip anlamak ve uzun vadeli çalışmak gerekiyor. İşte ‘Ben askıda faturayı ödedim’ gibi değil yani. Bu bir hayırseverlik değil, bir eşitlik mücadelesi. Bir taraftan anlattığımız hikâyeye oy vermesini diğer taraftan da özgürce konuşmasını sağlamamız gerekiyor. O zaten o özgürlüğü hissettiği zaman, oyunu çok daha bilinçli kullanacak” diyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.