Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Muhalefet, seçmeni ghostluyor mu?

Muhalefet partilerinin seçimleri kaybetmesinin üzerinden günler geçti. Ancak seçmenin karamsarlığı da liderlerden özeleştiri beklentisi de sürüyor. Peki, muhalefet liderleri nerede ve neden konuya ilişkin bir açıklama yapmıyor? Psikiyatr Arzu Erkan ile siyaset bilimciler Berk Esen ve Hakan Yavuzyılmaz, muhalefetin sessizliğini ve seçmeni değerlendiriyor.

Ghosting, yakın ilişkilerde taraflardan birinin açıklamada bulunmadan iletişimi kesmesi anlamına geliyor. Bir psikolojik şiddet olarak ghostingi uygulayan kişi, muhatabını yok sayıyor ve onu yanıtsız bırakıyor. İngilizce “ghost” yani hayalet sözcüğünden türeyen “ghostlamak” fiili de güncel Türkçede artık sık sık karşımıza çıkıyor.

Son olarak Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yenilgisi, Gibi dizisi sevenlerin hemen hatırlayacağı “Love bombing, gaslighting, ghosting, nihayetinde de işte kara toprak” repliğiyle anıldı. Öyle ki, ilk turda da ikinci turda da zaferi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kaptıran Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları tatmin edici bulunmadı. Kılıçdaroğlu’nun konu dışı tweetleri de bu yöndeki eleştirilerin artmasına neden oldu. Buna karşın seçmen, muhalefet figürlerinin hemen hiçbirinden beklenen özeleştiriyi hâlâ duymuş değil.

Psikiyatr Arzu Erkan, Kılıçdaroğlu’nun kalp şeklinde sembol kullanmasının “love bombing” yani sevgi bombardımanı diye nitelenebileceğini söylüyor: “Muhalefetin daha çok duygulara hitap eden, şiddetsiz bir iletişim tarzını benimseyen, gönüllere de hitap eden bir propaganda tarzı vardı ve bu dalga dalga yayıldı. İlişkinin başında yüksek bir enerjiyle çok şey yapmış, karşısındaki büyülemiş ve daha sonra da birdenbire ortadan kaybolmuş oldular.”

“Demokrasinin temel prensibi”: Şeffaflık

Siyaset bilimci Hakan Yavuzyılmaz, Kılıçdaroğlu’nun pozitif kampanyasının doğru olduğunu savunuyor. “Yaratılan beklentiden sonra ortadan kaybolmak ya da muhalefetin hatalarının konuşulmasının üzerini örtmek, demokratik bir refleks değil. Çünkü demokrasilerin temel prensibi hesap verebilirliktir ve hesap verebilirlik ancak şeffaf tartışmayla olur” diyen Yavuzyılmaz, Türkiye’nin dirençli toplumsal muhalefetinin bu gibi hamlelerle demoralize olabileceği görüşünde.

Erkan da Yavuzyılmaz’ı “Hem yakın hem de kitlesel ilişkilerde insanların ihtiyacı, sağlıklı bilgi akışı ve kayıp varsa yasını beraber tutmaktır. Bu yenilgi hissinin içerisinde o yüksek duygulardan birdenbire bir iniş ve o dayanışmanın çözülmesi var diye tahmin edebiliriz” görüşüyle destekliyor. Erkan’a göre muhalefet seçmeninin karamsarlığının nedeni de bu olabilir.

“Muhalefet kendine çekidüzen vermeli”

Siyaset bilimci Berk Esen ise CHP’nin geçen 10 yılda benzer bir siyasi tavır benimsediğini söyleyip “2011 seçimlerini bir kenara bırakacak olursak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında gidilen bütün seçimlerde her zaman bu şekilde davranıldığını gördüm” diyor.

Esen, “Muhalefete muhalefet etmeyin” denilmesinin de riskleri olduğuna işaret ediyor: “Kılıçdaroğlu’nun yanlış aday olduğunu ve yanlış bir kampanya takip ettiğini söyleyen herkes susturuldu. Gelinen noktada çok ağır bir yenilgi alındı. Bence bundan sonra büyük yenilgiyi alan kadroların eleştirilmesi ve bu eleştiriler üstünden muhalefetin kendine çekidüzen vermesi gerekiyor. Çünkü eğer muhalefet kendini toparlayamazsa otoriterleşmiş bir ülkede bu iktidarı sandık yoluyla değiştirmenin imkanı kalmadı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.