Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yaşamın İzleri (41): Metin Solmaz ile “Kelimeler, notalar, anason kokusu ve hayat”

Yaşamın İzleri‘nin 41. bölümünde İrem Afşin ile konuğu Metin Solmaz, anason kokulu sohbetlerinde her şeyden bir kuple tadımlık dertleşiyor. 

1969’da Konya’da doğan Metin Solmaz çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği Ankara’ya tutkun. “Ben bir Ankara milliyetçisiyim” diyen Metin Solmaz, programda kendisi için Ankara’nın anlamını anlatıyor. 

Aralarında Hacettepe Matematik, ODTÜ Fizik ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hinoloji gibi bölümlerin bulunduğu beş farklı üniversitede farklı bölümler kazanan ancak hiçbirini bitirmeyen Solmaz, çalışma hayatına atıldığını belirterek “Hacettepe Matematik’e cidden matematikçi olmak girdim, ama diğer dört üniversite başka amaçlarıma hizmet ediyordu” diyor. 

“Temel olarak çalışmamaktan yana bir insanım ben”

Tıpkı üniversite hayatı gibi, Metin Solmaz’ın yaptığı işler de çok çeşitli: Garsonluk, DJ’lik, tezgahtarlık, bavul ticareti, barmenlik, elektrik teknisyenliği, buzdolabı tamirciliği, editörlük, gazetecilik, yayıncılık… Bu çeşitliliği “Temel olarak çalışmamaktan yana bir insanım ben, ama hayatım boyunca çok farklı işler yaptım. Annem harikulade bir kadın, çalışıp beni büyüttü, mühendis olayım istedi ama ben araştırdım, bana göre olmadığına karar verdim. Ama para kazanmak da istiyordum, ne iş olursa yaptım” diye açıklıyor.

“Garsonluk şahane bir iş”

Ama garsonlukla arasında farklı bir bağ var: “Garsonluk şahane bir iş. Arkadaşlarınlasın, istediğin zaman aralığında çalışıyorsun, gidip geliyorsun, üstelik bira bedava. Müzik yazarlığı yaparken de yazımı yazıp gidip garsonluk yapıyordum. Marjinallik değil bu, seviyordum.”

Farklı kentlerde yaşayan, çok gezen Metin Solmaz’ın küçük oğlu Dünya, anaokulunda babasının işi sorulduğunda “seyyat” olduğunu söylüyor. Solmaz için, gezmek sadece gezmek için yapıldığında güzel, iş olarak yapıldığında gezmek o kadar güzel değil: “Atlas dergisi için bir kez yaptım, düzenli olması sıkıcı geldi, baktım benim hayatımı kazanabileceğim bir iş değil, vazgeçtim.”

“Çok iyi yazarlık abilerim oldu”

Hayatı boyunca yaptığı işler arasında en uzun soluklu olanı ise yazarlık: “Yazmak çok konforlu bir şey. Türkçeyi güzel kullanan birisi yazacak mecrası varsa oturup yazıyor. Ben de çenesi düşük birisi olarak bu konforu kullanıyorum. Çok iyi yazı abilerim oldu, Raşit Çavaş, Tanıl Bora, Kemal Can gibi.”

Müzük dergisini çıkaran, Çalıntı ve Express dergilerinde yazarlık yapan Metin Solmaz, halen Gazete Duvar‘da yazmaya devam ediyor. siberalem.com, idefix.com ve uzuncorap.com sitelerinin kurucularından olan Solmaz için internet başlangıçta bir vahaymış: “İnternet işinde çok para olduğunu sanıp naif bir ihtirasa kapılıp girdim ama tüccarlıktan çok anlayan biri olmadığım için öyle olamadı tabii.”

Overteam ve “anason kokulu işler”

Metin Solmaz 2004’te kurduğu OverTeam New Media ajansı ile ağırlıklı olarak içerik üretiyor. Halen ailesiyle Bodrum’da yaşayan Solmaz, 2010’da kurulan Overteam Yayıncılık ile de kitaplar yayınlıyor. Ancak Overteam’in farklı bir çalışma alanı var; ana konu “rakı”. Metin Solmaz Overteam’de yaptıkları rakı kültürü ile ilgili farklı projelerden örnekler vererek “anason kokulu işler”i anlatıyor: “Rakı üzerinden 15-16 yıldır iş yapıyoruz. Rakı ansiklopedisi, kitaplardan etkinliklere kadar. Bence meyhane kelimesinin yeniden itibar kazanmasında payımız var.”

Gençlerin de rakı kültürünün değişmesinde rol oynadığını anlatan Solmaz, “Eski kuşak muhalifler biraz ukaladır, yeni kuşak öyle değil. Gençler ve rakı konusunda da durum böyle bence, gençlerden öğreniyoruz, rakının erkek kılıklı bir şey olmaktan çıkmasında bence kadınların ve gençlerin payı var” diyor. 

Yeni projesi “Anason İşleri” sitesinin ortaya çıkışını “Rakı ritüeli değişti, değişimin ucundan nasıl tutarım diye düşündüm, Anason İşleri de böyle ortaya çıktı. Rakıyla ilgili objeler, eşyalar, tasarımlar üretiyoruz, daha çok yeni, bakalım insanların ilgisi nasıl olacak?” diye anlatıyor.

“Bence şimdi daha kaliteli kitaplar basılıyor ve daha çok okur var” diyen Solmaz, yayıncılık sektörünün sorunlarından şöyle dem vuruyor: “Yayıncılık çok zorda. Çok niş işler yapan, çok özel yayınevleri var, bu yayıncıların desteklenmesi lazım, ama memlekette öyle bir durum yok. Memlekette doğru düzgün kitapçı kalmadı, kitapçı yok ki yayıncılık iyi olsun!”

Öte yandan Solmaz, müzik sektöründen çok ümitli: “Müzik konusunda teknoloji ile her şey çok kolaylaştı. Bir de gençler çok yetenekli, rap’ten caza öyle deneysel şeyler dinliyorum ki kulaklarıma inanamıyorum. Bence Batı standartlarında işler çıkıyor, gelecek parlak.”

“Çok fazla kötü giden şey olabilir, ama bence en kötüsü çevre problemleri”

Programın sonunda Türkiye ve dünyadaki en önemli sorunun “çevre/doğa olayları” olduğunu anlatan Metin Solmaz, “Beton aşkı yüzünden geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratıldı memlekette. Çok fazla kötü giden şey olabilir, ama bence en kötüsü çevre problemleri. Bütün fena siyasetler sözünü tüketti. Eski solcular da değişip dönüşmek durumunda kaldı, dünya da kıpır kıpır. Önümüzdeki 5-10 yılda farklı şeyler göreceğiz, ama çevre felaketleri de kötüleşecek” diyor. 

Kamera: Leyla Özkaynak & Nazım Özgün İpek 

Kurgu: İrem Afşin & Sercan Öztürk 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.