Ece Balekoğlu 20 yaşında. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Medya ve İletişim Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi. Ece, üniversiteyi tam burslu kazanmış. Fakat tam burslu olmasına rağmen okul ona herhangi bir yemek yardımında bulunmamış. “Okul içinde burssuz öğrenciden hiçbir farkım yok” diyen Ece, okuldaki yemeği karşılamakta güçlük çekiyor. Ailesiyle yaşadığını ve çalıştığını söyleyen Ece, “O yüzden diğer burslu öğrencilere göre biraz şanslıyım” diyor.
Okulda üç kap yemek 18 lira
Okulda üç çeşit yemeğin fiyatı 18 lira. Ece, parasının önemli bir kısmının yemeğe gittiğini ve fiyatları absürt bulduğunu anlatıyor. Okul çevresindeki yemek yenebilecek yerlerin fiyatlarının da okuldaki fiyatlardan bir farkı olmadığını söyleyen Ece, “Bir nebze daha ucuz olabilir, fakat hak ettiği ucuzluk da değil. Alibeyköy’de 5 liraya yiyebileceğiniz bir yemeği sırf okulun çevresinde diye 10 liraya yiyorsunuz” diyor.
“Bu fiyatlar karşılanabilir değil”
Ece sabah erken saatte dersi varsa kahve ya da otomattan aldığı yiyecekle kahvaltı yaptığını fakat akşam dersi varsa mutlaka yemek yiyerek geldiğini söylüyor. Hem sabah hem akşam dersi varsa bütün gün okulda geçeceğinden, Ece için şartlar daha da zorlaşıyor: “İki öğünü burada yemem gerekiyor. Arkadaşlarımla oturup kahve içeyim desem masrafım o gün minimum 50 liraya çıkıyor.”
“Müşteri değil öğrenciyiz”
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin yemekhanesi yok. Kampüste bulunan restoran ve kafe gibi mekanlar özel şirketler eliyle işletiliyor. Ece, okul tarafından müşteri olarak görüldüklerini düşünüyor: “Bütün gününü okulda geçiren insanlar var. Bu noktada müşteri değil öğrenci olduğumuzun altını çizerek daha ucuz fiyatlarda yemek talep ediyoruz.”
