Bakrom Madencilik, Çanakkale’ye bağlı Ayvacık ilçesindeki Büyükhusun Köyü’nde, Assos Antik Kenti yakınlarında Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurmak için sondaja başladı. Valilik sondaj için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu gerekli değil” kararı verirken köylüler ve çevre aktivistleri yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için 116 kişi ile dava açtı. Büyükhusun Köyü Dayanışması’ndan Cem Tüzün, sondaj çalışmasını ve köylülerin ve hak savunucularının itirazını Medyascope’a anlattı.
Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre Büyükhusun Köyü, Assos Antik Kenti’ne en yakın olan yerleşim yerlerinden biri. Köyde kurulacak bir JES’in antik kente ciddi zarar vereceği düşünülüyor. 20 Aralık 2019’da, “ÇED gerekli değildir” raporu alan şirkete ve bu kararı veren Çanakkale Valiliği’ne köy halkı, çevre aktivistleri ve STK’ların tepkisi ise sürüyor.
Büyükhusun köylüleri ve aktivistler Çanakkale İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma ve kararın iptali için 17 Ocak 2020 tarihinde dava açtı. Büyükhusun Köyü Dayanışması’ndan Cem Tüzün, köye yapılması planlanan JES’e karşı hukuki yollardan mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Bu kararın 20 Aralık 2019 tarihinde alındığını yineleyen Tüzün, doğa katliamının bununla da sınırlı kalmadığını, bugün yani 21 Ocak itibarıyla Balıkesir Valiliği’nin de İzmir Körfezi’nde 11 tane jeotermal kaynağın işletilmesi için ihaleye çıktığını söyledi.
Tüzün, Ayvacık ve çevre ilçelerdeki maden arama çalışmalarına karşı direnme sebeplerini ise şöyle açıkladı:
“Kuzey Ege’nin yeraltı kaynaklarının yerüstüne çıkartılması, sanki ekonomik açıdan ülkeye yararlı bir çalışmaymış gibi gösteriliyor. Özellikle metal madenlerinde üç beş yıl çıkartılacak bir madenden sonra yüzyıllar boyunca çevrede yaşam kalmayacak, ekosistem bozulacak. JES’ler ile de yeraltından buhar çıkarılacak zannediliyor, insanlara böyle anlatıyorlar. Oysa yerin binlerce metre altındaki arsenik, hidrojen sülfür, bor, metan gibi yaşam için oldukça tehlikeli mineraller, gazlar yeryüzüne çıkacak ve bu yeryüzünde tarımı, hayvancılığı, içme sularını, sulama sularını kirletecek. Bu mineral ve gazlar havada soluduğumuz oksijeni azaltıyor, daha doğrusu oksijenin içine zararlı bileşenler de katmış oluyor. Kanser vakaları, sakat doğumlar ve ölümler artıyor. Bu nedenle bu sürece karşı biz Büyükhusun Dayanışması olarak yasal ve demokratik bir direnme süreci başlattık.”
