Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

New York Times: “Koronavirüs eşitsizliği, eşitsizlik ise salgını derinleştiriyor”

New York Times muhabirleri Max Fisher ve Emma Bubola, koronavirüs ve diğer salgın hastalıkların ekonomik ve sosyal eşitsizlikler ile ilişkisini anlatan bir yazı kaleme aldı. Haberi özet olarak aktarıyoruz. 

Koronavirüs eşitsizliği, eşitsizlik ise salgını derinleştiriyor

Salgın hastalıklar, ekonomik ve sosyal sınıf ayrımlarını derinleştiriyor ve virüsü daha ölümcül hale getiriyor. Virüsün etkili olduğu toplumlarda hastalığı daha ağır geçirenler genellikle ekonomik olarak toplumun alt kesiminde olan insanlar. Bunun yanı sıra araştırmalar yoksul kesimlerin virüse yakalanma ihtimalinin de daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Yoksul insanlar hastalığı yenseler bile hem gelirlerini hem de sağlık sigortalarını kaybediyorlar. Yani ekonomik eşitsizlik salgında çarpan etkisi yaratırken yoksul insanların test yaptırma olanakları daha düşük olduğu için hastalığın bu kesim arasındaki geçirgenliği de giderek artıyor. Washington Üniversitesi’nde halk sağlığı uzmanı olarak çalışan Nicole A. Errett de bu verileri doğrularken, “Var olan sosyal kırılganlıklar bir felaket durumunda daha da derin hale geliyor. Koronavirüs vakası da bunun için mükemmel bir örnek” diyor. 

Eşitsizlik koronavirüsün etkilerini nasıl daha kötü hale getiriyor?

Virüsü kapan bir kişi için koronavirüsü daha ölümcül hale getiren iki önemli risk faktörü var. Bunlardan ilki yaş, ikincisi ise virüs bulaşmadan önceki sağlık durumu. Ancak araştırmalar son derece önemli üçüncü bir faktörü de ortaya koydu: Düşük sosyoekonomik koşullar.

Araştırmalara göre yoksulluk düzeyinin üzerinde olsa bile düşük gelirli insanlarda kronik hastalıkların görülme olasılığı fazlasıyla yüksek. Ekonomik eşitsizlikler hastalık tedavilerinde ve önleyici tedbirlerde zenginleri çok daha avantajlı bir pozisyona yerleştiriyor. Düşük ekonomik şartlarla yaşayan sınıfların kronik hastalığa yakalanma ihtimalleri on kat fazla.

Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin araştırması da bunu doğruluyor, çünkü koronavirüs de yoksullar için on kat daha ölümcül hale geliyor. Aynı zamanda kronik sağlık sorunları bu kişilerde, varlıklı bireylere kıyasla 5 ila 15 sene önceden görülmeye başlıyor. 

Yaş kriterini ele aldığımız zaman da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Uluslararası sağlık organizasyonları 70 yaş üzeri için virüsün çok daha ölümcül olduğunu yinelerken yoksul halk kesimleri için bu yaş sınırı 55’e kadar iniyor. 

Çin’de çalışan pek çok kişi resmî olarak istihdam edilmiyor, dolayısıyla kendi açılarından güvenilir bir sağlık sistemi mevcut değil. Bu insanların çoğu hizmet sektöründe çalışıyor ve her gün onlarca farklı insanla temas kurmak zorunda kalıyor. Yani sağlığına daha az para ayırabilen insanlar için risk oldukça yüksek.

Tıpkı Milano yakınlarda bir fabrikada işçi olarak çalışan Lorena Tacco’nun dediği gibi: “Zenginler kaçabiliyorken işçilerin hayatını kim önemser ki? Günün sonunda dışarı çıkıp risk alanlar, yine evine ekmek götürmek zorunda kalan yoksul insanlardır.” 

Fransa ve İspanya’da hükümetlerin kapatılması emrini verdiği işletmelerdeki işçi hakları korunacak gibi görünüyor. Ancak daha ufak işletmeler kapalı kaldıkları süre boyunca çalışanlarına maaş vermekte zorlanabilirler.

Pek çok büyük ekonominin aksine gelir eşitsizliğinin daha az olduğu Japonya’da taksi şoförlüğü oldukça güvenli bir iş. İtalya’da ise tam tersi bir durum söz konusu. İtalyan bir taksi şoförü şöyle diyor: “Ödemem gereken faturalarım ve bakmam gereken iki çocuğum var. Evde oturamam. Ancak günlük 20 euro kazanabiliyorum.”

Koronavirüs eşitsizliği nasıl derinleştiriyor?

Eşitsizlik yüksek olduğu zaman yaşam maliyetleri de artıyor. İşçi sendikalarının güçsüzleşmesi ve yarı zamanlı çalışan işçi sayısının artması da düşük gelirli kişilerin daha az hakka sahip olmasıyla sonuçlanıyor.

Sağlık hizmetlerine erişimin eşitsiz olması da pek çok ülkede büyük sorunlara yol açıyor. Geçen sene Amerikan toplumunun yüzde 26’sı ödeme güçlüğü çektiği için aldığı sağlık hizmetlerini erteledi. Aynı araştırmaya göre yine geçen sene ABD’de her dört kişiden biri doktorlar tarafından yapılması önerilen sağlık testlerini ekonomik olarak karşılayamadıklarından dolayı yaptıramadılar. 

Saat başı para karşılığında çalışan kişiler ise çoktan yoksullaşmaya başladı bile. Toplumların ekonomik sınıflara göre kümeleştiğini belirten Doktor Errett virüsün bulaşma ihtimalinin yüksek olduğu insanlar ile virüsten olumsuz etkilenme ihtimali en yüksek olan kişilerin birbirleriyle iç içe yaşadığını ve bunun da salgının yayılma hızını arttırdığını söylüyor. 

Salgının uzun dönemdeki sonuçları ise şimdiden görünür olmaya başladı. New York yerel yetkilileri, mahalle okullarının kapatıldığını ilan etti. Bu da demek oluyor ki 114 bin evsiz öğrencinin en azından bir kısmı sıcak yemeklerden ve sağlık hizmetiden bir süre uzak kalmak zorunda. 

Ekonomik sınıf farklılığının en belirgin olduğu toplumlardan birine sahip Hindistan’da yapılan bir araştırmaya göre, Delhi’deki gecekondu mahalleleri grip gibi salgınların çıktığı yer olurken oradan bütün şehre yayılması da uzun bir zaman almıyor.

Doktor Errett ise bu durumu şöyle özetliyor: “Toplum sağlığı sadece sizin bireysel sağlığınızdan ibaret değildir. Toplumun büyük kısmının sağlığı demektir. Eğer tedavi olamayan bir kişi varsa herkes risk altındadır.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.