Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dayanışma grupları, Çin’den kalkan gizli uçaklar, FBI tarafından basılan girişimler: ABD’de doktorlara koruyucu ekipman bulmak için yeraltında sarfedilen çabalar

The New Yorker yazarlarından Anna Russell, ABD hastanelerinde çalışan ve koruyucu ekipman bulamayan doktorlara yardımcı olmak için örgütlenen vatandaşları ve gösterdikleri dayanışmayı yazdı. Çevirisini sizin için paylaşıyoruz. 

N95 maskelerin ön tarafına basılmış logoyu belki bilirsiniz: Hava partikülleriyle kaplı bir bulutla çevrilmiş, küçük, noktalarla çevrili bir figür. Noktalar, figürdeki karakterin kafasının etrafında süzülüyor ve ardından tıpkı bir animasyon gibi ağzına ve akciğerlerine doğru ilerliyor. N95 maskenin üzerindeki bu figür, San Diego hastanesinde çalışan 42 yaşındaki acil servis doktoru Amy Aminlari için oldukça tanıdık -özellikle gecenin ortasında, vardiyası bittikten sonra ve üç kızı uyanmadan önce sıklıkla gördüğü – bir figür.

Koronavirüs salgını yayıldıkça, Aminlari’nin çalıştığı hastaneye hiçbir Kovid-19 semptomu olmadan, apandisit veya kalp krizi gibi gerekçelerle gelen hastaların test sonuçları pozitif çıkıyordu. Krizden önce, Aminlari, virüsü taşıyan küçük damlacıkları filtreleyen “altın standart” N95 maskelerini, kendi birimininde bulunan tedarik dolabından alarak tek kullanımdan sonra atıyordu. Ancak şimdi kıtlık başlamıştı ve kullandığı maskeleri tekrar kullanması ya da bir maskeyi sürekli kullanması gerekiyordu. Meslektaşları ise eBay’den gerçek olup olmadıklarını bilmedikleri maskeler almaya çalışıyordu. Bir süre sonra, Aminlari ve bir arkadaşı, internetten maske tedarikçilerini araştırmaya başladı. Görüştükleri tedarikçilerin teklif ettiği maskeleri Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü’nün yayımladığı maske kılavuzundaki özelliklerle karşılaştırıyorlardı. Arkadaşlarının arkadaşları aracılığıyla, bulabildikleri 20 maske tedarikçisini daha yakından araştırmaya başladılar. Teklif edilen maskelerin gerçek mi sahte mi olduğunu anlayabilmek için, saatlerce, maskelerin önündeki işaretleri ve kutularındaki baskıları incelediler. Aminlari, o günleri anlatırken “Kapsamlı ve zahmetli bir araştırma yaptık ama günün sonunda bulduğumuz tüm maskeler sahteydi” dedi.

Aynı esnada Aminlari hastalandı. Merdivenlerden inip çıkarken soluksuz kaldığını hissetmeye başlamıştı. Yapılan ölçümlere göre kan-oksijen değeleri yüzde 88’e düşmüştü. Acil servis doktoru olan eşi, Aminlari’nin vücuduna, aynı zamanda telefonuna da bağlı olan bir ultrason taraması yerleştirmişti ve taramalara göre Aminlari’nin ciğerleri virüsün vücuttaki varlığını gösteren damar desenleriyle doluydu. Aminlari bu sırada maske aramaya devam ediyordu. Bir sonraki adım olarak, kendisinin de mensubu olduğu Kaliforniya’daki küçük bir topluluktan yardım istemişti. Bu toplulukta her tür insan; sörfçüler, inşaat işçileri ve ev sahipleri vardı. “Bir buçuk haftada 100 ya da 200 tane N95 maskesi buldum” diyordu Aminlari. Hemen, bulduğu maskelerden bazılarını yakındaki hastanelere götürmeye başladı. Gittiği hastanelerden birinde çalışan bir acil servis doktoru, Aminlari’ye, kendilerine verilen N95 maskeleri bir veya iki ay boyunca kullanmaları gerektiğinin söylenmesinden dert yanmıştı. Aminlari, “Sadece bir tane maske. Başkalarına yardım etmeye çalışan insanların ihtiyaç duydukları korumaya sahip olmamalarının doğru olduğunu düşünmüyorum” diyordu.

Koruyucu ekipman için küresel yarış

Dünyanın her yerindeki hastanelerde ve bakım evlerinde, sağlık pratisyenleri, işlerini güvenle yapabilmeleri için kişisel koruyucu ekipmanlara sahip olabilme mücadelesi verdi. Koronavirüs salgınının patlak vermesi; doktor önlükleri, yüz kalkanları ve özellikle de N95 maskeler için küresel bir yarış başlattı. ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, birçoğu teknoloji endüstrisinde çalışan 20’li yaşlardaki gönüllüleri, hükümete ekipman sağlamaları için bir araya getirdi. Ancak bu yalnızca daha fazla karışıklığa sebep oldu. Mesela bu gönüllüler, Silikon Vadisi’ndeki bir firmayla solunum cihazı üretmeleri için 69 milyon dolarlık bir anlaşma yaptı. Ancak bu firma bir tane bile solunum cihazı üretmedi. Federal hükümet koordineli bir politika izlemedikçe, eyalet hükümetleri sağlık ekipmanı için birbirlerine teklif yapmak zorunda kaldı. Geçen ay, Maryland Valisi Larry Hogan, Güney Koreli eşinin yardımıyla Güney Kore merkezli bir şirketle 5 bin test kitini içeren bir anlaşma imzaladı.

Illinois Valisi J.B. Pritzker’ın da, Çin’den maske getirmek için birtakım anlaşmalar yaptığı ancak maskelere federal hükümet tarafından el konulmasından çekindiği için bu anlaşmaları gizli uçuş operasyonlarıyla gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. Pritzker’ın basın danışmanı, Chicago Sun-Times gazetesine verdiği demeçte “Tedarik zincirleri iyice Vahşi Batı’ya benzemeye başladı. Maskeleri alsanız bile onu eyaletinize getirebilmeniz için Herküllük yapmak zorundasınız” demişti. 

Özel hastanelerdeki durum da daha iyi değil. Massachusetts hastanelerinin bağlı olduğu sistem olan Baystate Health’in başhekimi Andrew W. Artenstein, New England Tıp Dergisi için kaleme aldığı yazıda, yalnızca kişisel koruyucu ekipman teminatıyla ilgilenen bir çalışma ekibinin, 24 saat mesai yaptığını yazdı. Artenstein, yazısında “Ekipman için oldukça garip ve ne olduğunu tam olarak anlamadığımız anlaşmalar yapıyoruz. Bazen daha çok para veren biri, bazen de federal hükümet geliyor ve bütün anlaşmalar bir anda bozuluyor” diyordu. Çin’den eyalete gizlice gelen koruyucu ekipmanın, tespit edilmemesi için teslimat noktalarına yiyecek arabalarıyla taşındığını ancak FBI ajanlarının olayı fark etmesiyle operasyonun bir süre durduğunu anlatan Artenstein, araya giren bir Kongre üyesinin, yetkilileri arayarak hükümetin sevkıyata izin vermesini sağladığını söylüyor.

Tedarik zincirleri azalmaya başladıkça ve hükümetten gelen yardımlar sınırlı olmaya devam ettikçe, sıradan vatandaşlar ABD çapında yardımlaşma ağları kurmaya başladı. Get Us PPE (Bize kişisel koruyucu ekipman al) ülkedeki en büyük yardımlaşma gruplarından bir tanesi. Yalnızca nisan ayında 1,5 milyon maskenin teslimatında rol oynadıkları söyleniyor. Zoom’da, WhatsApp’ta ve diğer sanal platformlarda örgütlenen daha küçük gruplar da var. Bu grupların içinde hiyerarşi yok, yalnızca iyi niyetli gönüllülerden oluşan çalışma ekipleri var: Öğretmenler, kod uzmanları, avukatlar, sanatçılar, tarihçiler ve salgınla beraber işsiz kalanlar. Acil servis doktoru, aynı zamanda da Get Us PPE kurucusu olan Megan Ranney, “Tıpkı bizim gibi, ülke genelinde onlarca grup çalışıyor. Bulabildiğimiz her ekipmana ihtiyacımız var” diyor. 

Başlangıçta hikayesini anlattığım acil servis doktoru Amy Aminlari, bir ay boyunca virüsle mücadele ederek onu yendi. O sırada bir arkadaşı, Aminlari’nin, “Last Mile” adlı bir yardımlaşma grubuyla temas kurmasını sağladı. İlk olarak New York’ta kurulan Last Mile, kısa zamanda ülke geneline yayıldı ve Aminlari’nin çalıştığı Los Angeles’ta da etkili olmaya başladı. Aminlari, maske tedarik etme konusundaki tecrübelerini Los Angeles grubuyla paylaştı ve kısa bir süre sonra San Diego bölgesinde kendi yardımlaşma ağını kurdu. Tüm bu çabayı “geçici ancak gerekli” olarak niteleyen Aminlari, ekipmanın neden ön hatlarda çalışan doktorlara ulaşmadığı konusunda çok fazla konuşmak istemiyor: “Olan biten açık, elimizde ekipman yok.”

Last Mile da, koronavirüs zamanında ortaya çıkan birçok oluşum gibi, acil durum hali ve şefkatli komşuluk ilişkilerinin sıcak bir karışımı. Virüs, New York’un altını üstüne getirirken Brooklyn’de yaşayan 39 yaşındaki sosyolog ve teknoloji etnografı Tricia Wang, bugünlerin geleceğini biliyordu. Wang yıllar önce Vuhan’da yaşamıştı, savunmasız gruplardaki insanların teknoloji kullanımını inceliyordu. Ocak ayında Vuhan’da karantina ilan edildiğinde, Wang orada yaşayan iki arkadaşıyla beraber Vuhan halkının virüsle nasıl başa çıktığı konusunda araştırmalar yapmaya başladı.

Arkadaşlarıyla WeChat üzerinden röportajlar yapan Wang’ın bu hikayeden çıkardığı en önemli ders, şehrin dört bir yanındaki hiper-yerel grupların önemiydi. Virüs, şehri vurduğunda gönüllüler tarafından idare edilen bu hiper-yerel gruplar, kendilerini izole eden vatandaşlara gıda, ilaç ve diğer ihtiyaç malzemeleri taşıyan yardımlaşma ağlarına dönüştü. Ayrıca sosyal medya paylaşımları, yemek tarifleri ve spor egzersizleri gibi yollarla insanlara psikolojik destek de sağlıyorlardı. Wang, New York’ta kendi yardımlaşma grubunu kurdu. Benimle konuşurken “Enfeksiyonu azaltan ya da karantina önlemlerini başarılı yapan şey yalnızca tepeden tabana alınan tedbirler değil. Tabandan tepeye giden bir arada olma durumunun da etkisi var” diyordu Wang.

Wang, yaptığı yerel çalışmalardan bağımsız olarak, teknoloji dünyasından uzun süredir tanıdığı Harper Reed tarafından kurulan WhatsApp grubuna davet edildi. Harper Reed, Barack Obama’nın 2012 yılındaki seçim kampanyasının baş teknoloji sorumlusuydu ve salgın ortaya çıkınca virüsle ilgili bilgi/fikir paylaşımı oluşturmak için farklı geçmişlere sahip insanları bir araya getirmek istemişti, tıpkı bir çeşit düşünce kuruluşu gibi.

“Gücümün insanları bir araya getirmek için iletişim ağları oluşturmak olduğunu biliyordum” diyen Reed’in grubu hızla büyüdü. Bir süre sonra da koruyucu ekipman tedarik etmek gibi özel görevlere odaklanılan daha küçük birimlere ayrıldı. Wang da nihayetinde daha yerel çalışma odaklı bir alt grup oluşturdu ve bu gruba #NYCPPE ismini verdi.

#NYCPPE, ilk başlarda yaklaşık 30 üyeye sahipti. İlk teslimatları oldukça küçüktü. Grubun ilk üyelerinden biri, Wang’ın yaşadığı yerin birkaç blok ötesinde yaşayan 29 yaşındaki Çinli kadın sanatçı Xin Liu’ydu. Mart ayının başlarında, Çin’de doktor olan babasının kendisine yüzlerce N95 maske göndermesi Liu’yu endişelendirmişti. Liu’nun New York’ta yaşayan Çinli arkadaşlarının da evlerinde çok sayıda maske vardı. “Hastanelerde olan biteni gördük ve acaba maskelerimizi bağışlayabilir miyiz diye düşündük” diyordu Liu. Arkadaşlarıyla #NYCPPE’ye katılarak sağlık çalışanlarına emekleri için teşekkür eden küçük notlarla maske göndermeye başladılar.

Teslimatlar hızlanmaya başlamıştı. Mart ayının sonlarında, gruptaki bir üye Vaşington’dan 2 bin adet N95 maske bulduğunu ve birinin şehre giderek maskeleri alıp alamayacağını soruyordu. New York’un Yukarı Doğu yakasındaki özel bir muayenehanede jinekolog olarak çalışan 32 yaşındaki Sarp Aksel, “Şimdi yola çıkıyorum” yazdı. Bir meslektaşının arabasını ödünç aldı ve 45 dakika içinde yollardaydı. Aksel yolların da boş olmasıyla hızlıca Vaşington’a ulaştı. Maskeleri alarak New York’a döndü ve şehirdeki birçok hastaneyi dolaşarak maskeleri dağıttı.

Kısa süre sonra, Lisa Cloitre isimli bir yönetim danışmanı Wang ile temasa geçti. 48 yaşındaki Cloitre’nin bağışıklık sistemiyle ilgili sorunları vardı ve üç yaşındaki oğlu Christophe ile birlikte Boston’daki evlerinde kendilerini izole ediyorlardı. Maske bulma konusundaki problemlerden haberdardı ve hem kendisi hem de sağlık çalışanlarına bağışlamak için bir miktar maske almak istiyordu. Şanghay’da yaşayan bir arkadaşı, Cloitre’ye, ofisinde 80 bin maskenin bulunduğunu ve bunların tamamını ona indirimli olarak satabileceğini söylemişti. Geçirdiği yoğun bir haftadan sonra Cloitre hiçbir tereddüte düşmeden maskeleri satın almayı kabul etti, arkadaşına “Hepsini yolla” dedi. 

Geçenlerde Cloitre ile konuştuğumda, izolasyonunun 38. günündeydi ve benimle daha sonradan kuru gıda deposuna dönüştürülen bodrumundaki misafir odasından konuştu. Cloitre, maskeleri satın aldıktan sonra, ilk aşamada kendisi ve çevresi için bin adet maskeyi ayırmaya karar verdi. Maskelerden 40 binini ise Boston’daki hastane sistemine – Beth Israel Lahey’e bağışladı. Geriye 39 bin maske kaldı. Maskeler daha önce konuşulduğu gibi New York’a gidiyordu. Jinekolog Aksel, maskeleri havalimanından ofisine götürecekti, Wang da maskelerin dağıtımından sorumluydu.

Cloitre, Aksel’e “Kamyonunuz, yükleme rampanız var mı?” diye sordu. Aksel “Hayır” diye cevap verdi. 

30 Mart günü, akşam saat 10 sıralarında, Aksel’in ofisine gelen bir kamyon, karton kutulara paketlenmiş iki palet maskeyi kaldırıma boşalttı. Aksel tam olarak dört saatini harcayarak kaldırımdaki kutuları içeri taşıdı.

Cloitre tarafından bağışlanan 39 bin maske #NYCPPE’nin kurumsallaşmasını da beraberinde getirdi. Maskeler için olan talepler önemli ölçüde artınca, grup, dağıtımını yaptıkları maskelerin kara borsacılara değil de doktorlara gittiğinden emin olmak için bir “teyit ekibi” kurdu. Entübasyon gibi bazı hastane birimlerine öncelik vermek için çeşitli kılavuzlar hazırladılar. Wang, tedarik zincirlerinde çalışan ve koruyucu ekipman tedarikçilerini araştırmak için “durum tespiti birimi” adında bir birim oluşturulmasını öneren bir arkadaşını gruba aldı. Bu birimin amacı, tedarikçilerin sertifikalarını, banka referanslarını ve sattıkları ekipmanı araştırmaktı. Bu doğrultuda bir kılavuz hazırlayarak işleyişin nasıl olması gerektiğini belirlediler. Tedarik zincirinin tamamlanmasından sonra geriye bir tek isim belirlemek kalmıştı: Last Mile. Grup için, sağlık çalışanları tarafından giyilen turkuaz önlüklerden yola çıkarak, tıbbi bir haçı andıran turkuaz bir logo tasarladılar. 

Last Mile, New York için şehirdeki her teslimatın yapılış şeklinin ve teslimatlardaki tedarikçilerin ve sağlık çalışanlarının bilgilerinin yer aldığı kapsamlı bir veritabanı oluşturdu. Yakın zamanda Wang ve veritabanını tasarlayan Bitsy Bentley ile Zoom üzerinden bir görüşme gerçekleştirdim. Wang’ın arkasında bir kitaplık ve şemalarla kaplı olan beyaz bir tahta vardı. Bentley “Strateji açısından New York’taki her hastaneye ulaşıp ulaşamadığımızdan emin olmak istiyoruz ve şu an buna çok yaklaşmış durumdayız” dedi. Veritabanını açarak, grubun şu ana kadar yaptığı her teslimatın haritasını ve kuryeler için tasarlanmış spesifik yolları gösterdi. Bentley’nin gösterdiği veritabanında hangi hastanelerin ihtiyaçlarının hangi aciliyet derecesinde olduğu, ne tür ekipmana ihtiyaç duyulduğu gibi bilgiler de yer alıyordu. Ayrıca gönüllülerin sağlık çalışanlarından aldıkları teşekkür mektupları ve fotoğrafları için de bir bölüm vardı.

180 bin maske teslimatı

Last Mile, bugüne kadar ülke çapında binlerce eldivenin, önlüğün ve koruma gözlüğünün yanında yaklaşık 180 bin maskenin de teslimatını gerçekleştirdi. Last Mile gönüllüleri yalnızca New York’taki sağlık çalışanları için ise 96 bin maskeye ulaştı. Last Mile, yardım için çalışan GetUsPPE gibi birçok diğer kuruluşla da ortaklık kurmaya başladı. Last Mile’ın uzun vadeli hedeflerinden bir tanesi, New York’taki veritabanını herkese açık bir hale getirerek diğer bölgelerdeki grupların bunlardan faydalanmasını sağlamak. Son zamanlarda da Boston, New Orleans, Şikago, Los Angeles ve San Diego gibi bölgelerde farklı gruplar ortaya çıkmaya başladı. 

Last Mile gönüllüleri, sağlık çalışanlarının verilerinin korunmasında çok hassas. Malzeme talebinde bulunan sağlık çalışanlarının çoğu, bunu çalıştıkları hastanelerindeki tedarik kanallarından bağımsız olarak gerçekleştiriyor, tepkilerden çekiniyorlar. Bu nedenle, teslimatların çoğu, genelde hastanelerde değil doğrudan sağlık çalışanlarının evlerinde gerçekleşiyor. Bronx bölgesindeki bir hastanede jinekolog olarak çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir doktorla konuştuğumda, bana Last Mile çalışanlarından iki parça halinde toplam 1500 adet maske aldığını söyledi. “Bu maskeleri meslektaşlarıma verebileceğim için kendimi çok heyecanlı hissettim. Arkamda birinin desteğini görebilmek çok güzel bir şey.”

“Temassız teslimat yapın, yüzünüzü koruyun ve sosyal mesafeye uyun”

Cunny Hukuk Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Becca Cleary, büyük teslimatların denetiminden sorumlu olan “makro dağıtım ekibinin” başındaki kişi. 28 yaşındaki Cleary, Long Island’da büyümüş ve son altı yıldır da Brooklyn’de yaşıyor. Geçmişte kurye olarak çalışmış ve eczanelere araba veya bisikletle teslimatlar yapıyormuş. “Hayatım boyunca burada olduğum için şehrin her tarafını biliyorum” diyor Cleary. Şu an Bentley’nin oluşturduğu veritabanından yararlanarak günde onlarca farklı teslimat rotası oluşturuyor. Cleary, gruptaki gönüllülerden, katı güvenlik protokollerini takip etmelerini istiyor: “Temassız teslimat yapın, yüzünüzü koruyun ve sosyal mesafeye her zaman uyun.”

Cleary, bana, diğer hiçbir gönüllüyle kişisel olarak tanışmamasına rağmen sanki onları uzun zamandır yakından tanıyormuş gibi hissettiğini söyledi: “Her şey bittiğinde bir şeyler içmeye giderek birbirimizle tanışacağımız gün için sabırsızlanıyorum”

Grubun fon akışını yöneten moda yayıncısı ve mücevher tasarımcısı Christina Tung, “Şu an hayatımdaki herkesten çok bu gruptaki insanlarla konuşuyorum” diyor. Grup, aslında birçok kişiye ortak bir amaç sunuyor. Bed Study bölgesinde yaşayan ve yaklaşık bir aydır Last Mile için çalışan müzisyen ve marangoz Jon Wiley, bazen haftada yüz saat kadar çalıştığını ve salgının başından beri sıkılmaya bile hiç vaktinin olmadığını söylüyor.

Mikro dağıtım ekibi işbaşında

Xin Liu, artık küçük ve hızlı teslimatlar gerçekleştiren “mikro dağıtım ekibini” yönetiyor, yani teslimatları genellikle bisiklet veya motosikletle yapan ekibi. Geçen gün Zoom üzerinden onunla konuşurken, Liu, bir teslimatı gerçekleştirmek için sohbetimize ara vermek zorunda kaldı. Ekipman dolu yemek odasından aldığı 20 kişilik paketi, teslimat yapmak için Queens’teki bir sağlık çalışanın evine giden bir gönüllü için kapının önüne koydu. Gönüllü, Liu’nun kapının önüne koyduğu maskeleri alırken elini sallayarak “Teşekkür ederim!” diye seslendi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.