Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün iddianamesini kabul ettiği Kobani soruşturması ile ilgili tensip duruşmasında, aralarında eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 28 tutuklu HDP’linin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirtaş ile ilgili verdiği karara da atıfta bulunan mahkeme, AİHM’nin verdiği kararın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı soruşturma ve ilk tutuklamaya yönelik olduğunu, mahkemelerindeki dava yönünden bağlayıcılığının bulunmadığını belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı Kobani soruşturması iddianamesi, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bugün (7 Ocak) kabul edildi. İddianamede 108 kişi için “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ve 38 kez “insan öldürme” başta olmak üzere çeşitli suçlardan cezalar istendi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 37 maktul, 3 bin 676 müşteki ve mağduru ve 108 şüpheliyi kapsayan 3 bin 530 sayfadan oluşan Kobani olayları ile ilgili iddianameyi kabul ederken, tensip duruşması ile tutuklu 28 kişinin tutukluluklarının devamına karar verdi. Aralarında eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ile eski milletvekillerinin de bulunduğu tutuklu 28 kişinin tutukluluğunun devamına hükmeden mahkeme, kararında AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş ile ilgili verdiği ve ikinci tutukluluğunu da kapsayan kararı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Mahkeme, Demirtaş’ın tutuklandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dava dosyasında bulunmayan ve talep edilmeyen, sözkonusu mahkemece tutukluluk konusu yapılmayan suçlardan ve eylemlerden tutuklandıklarının görüldüğünü belirterek kararında şöyle dedi:
“Mahkememiz ilk etapta iki dosyanın olay ve taraflarının aynı olmadığı ve mahkememize açılan yeni ve farklı bir dosyanın varlığının altını çizmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş Türkiye davası kararında 63. paragrafta, Selahattin Demirtaş hakkında Diyarbakır Savcılığı’nın 39 ayrı ceza soruşturmasını tek bir dosyada birleştirdiğini, halihazırda yerel mahkemeler önünde başvurucu hakkında yedi ayrı ceza davasının devam ettiğini, sözkonusu soruşturmalar ve kovuşturmaların bu başvurunun konusunu oluşturmadığını belirterek verdiği kararın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma ile ilgili olacağını belirtmiştir. AİHM, başvurucu hakkında yukarıda belirtilen inceleme konusu tutukluluğu ile ilgili karardan sonra başvurucunun 20 Eylül 2019 tarihinde hükmedilen ve hâlâ devam eden ikinci tutukluluğu (mahkememiz dosyasındaki tutuklanması) değil, 4 Kasım 2016’dan 7 Aralık 2018’e kadar devam eden tutukluluğunun inceleme konusu olmadığını, ilk tutukluluğunun inceleme konusu olduğunu belirtmiştir. Sözkonusu mahkememizdeki tutuklulukla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru hâlâ derdesttir. Dolayısıyla mahkememiz dosyasında mevcut olan tutuklulukla ilgili herhangi bir inceleme yapılmamış olduğundan ve bu durum da AİHM tarafından teyit edildiğinden, bahsi geçen kararın mahkememiz yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır.”