Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kanal İstanbul’un gerçek maliyeti açıklanandan en az beş kat fazla, projenin bu yaz başlaması mümkün değil

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin dünkü (7 Nisan) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında Kanal İstanbul projesi ile ilgili “İsteseniz de istemeseniz de başlıyoruz. Yaz aylarında projenin temelini atacağız” diye konuşması, projeyi yeniden gündeme getirdi. Prof. Dr. Uğur Emek, proje için böyle bir hızın mümkün olmadığını söylerken “Projenin gerçek maliyeti 75 milyar TL değil, 480 milyar TL” dedi. Prof. Dr. Haluk Levent ise Türkiye’de şu an bu projeye harcanacak tek bir kuruşun dahi olmadığını, gerçek sorunun yoksulluk olduğunu söyledi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün (7 Nisan) partisinin TBMM grup toplantısında, “Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı tamamladık. İsteseniz de istemeseniz de başlıyoruz. Yaz aylarında projenin temelini atacağız” dedi.

Kanal İstanbul projesinin maliyeti, hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda 75 milyar TL olarak belirlenmişti. ÇED raporu öncesi bu maliyetin 60 milyar TL olacağı öne sürülmüştü. 2018 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın hazırladığı resmi sunumda ise projenin toplam maliyetin 20 milyar dolar, yani bugünkü kur farkıyla en az 160 milyar TL olduğu açıklanmıştı. 

Bu resmi açıklamaların dışında, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, projenin sadece İBB’ye maliyetinin 23-35 milyar TL arasında olacağını dile getirmişti. Peki gerçekte projenin maliyeti ne?

Gerçek maliyet: 60 milyar dolar

Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Emek, projenin gerçek maliyetinin 60 milyar dolar, yani bugünkü kur farkıyla en az 480 milyar TL olduğunu belirtti. Emek, bu hesabı Panama Kanalı’na göre yaptı: “Panama Kanalı’nda 2015’te genişletme çalışması tamamlandı. Ben, oradaki maliyeti birimleştirdim ve oradaki birim maliyetini ÇED’de yer alan bilgilere göre Kanal İstanbul’a uyguladım. Kanal İstanbul’da 1,2 milyar metreküp hafriyat çıkarılacak deniyor, bunu esas alarak yaptım. Yanlış anlaşılmasın hafriyat maliyeti demek değil bu, hafriyat üzerinden projenin inşa maliyetini hesaplamak. 55,5 milyar dolar buldum. Buna ek olarak bir de bağlantı yolları, köprüler vb. var. Bunlar dışında su tesisleri, altyapı faaliyetleri var.”

“Yaz aylarında başlaması mümkün değil”

Yetkililerin farklı açıklamalar yaptığına değinen Emek, ülkede böyle bir paranın şu anda bulunabilme olasılığının çok düşük olduğunu belirterek, “Bu parayı bulmak kolay değil. Bütçede böyle bir para yok. Yani kesinlikle borçlanarak yapacaklar. Nasıl yapacaklar ama? Şimdi, çevreye olan zarar nedeniyle Batı’dan alınamaz, Rusya’da da bu para yok ki Montrö nedeniyle girişimde bulunmaz diye düşünüyorum. Çin’in çok ismi geçiyor, yüksek ihtimal böyle olacak. Montrö konusunda ABD ve Rusya karşı tarafta yer alıyor zaten, bir de Çin’i de getirip bu tartışmaya katacağız” diye konuştu.

Emek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yaz aylarında projenin temelini atacağız” sözlerini ise şöyle değerlendirdi: “Böyle bir hız mümkün değil. Her şey hazır oldu diyelim. Yani ihaleyi yaptık, kurumu da bulduk. Böyle bir projenin kredi anlaşmasını yazmak aylar sürer. Önce sözleşmesini yapacağız, sonra kredi sözleşmesini yapacağız. Bu süreç bile en az bir seneyi bulur diye düşünüyorum.”

Gemilerden para kazanılabilir mi?

Kanal İstanbul ile birlikte tartışılan bir diğer konu ise kanaldan geçen gemilerden kazanılacak para. Boğazlar’dan 2019’da geçen 42 bin gemiden Montrö Sözleşmesi’ne dayanılarak alınan fener-tahlisiye ve sağlık ücretlerine ilave olarak, kılavuzluk ve römorkör hizmetleri dahil toplam 143 milyon dolar gelir elde edildi. Üstelik yine sözleşme gereği, Boğaz’dan geçen gemileri, birkaç saatlik avantaj için Kanal İstanbul’dan geçirme gibi bir şart koşmanın da imkanı bulunmuyor. 

Panama Kanalı’nın yıllık işletme maliyeti 1 milyar doların üzerinde. Kanal İstanbul’un da bu düzeyde bir işletme maliyeti olacağı öngörülürse en az 2 milyar dolarlık bir gelirin olması bekleniyor. Projenin gemiler üzerinden kâr elde edebilmesi için gemilerden şu koşullarda elde edilen 3-4 bin dolarlık kazancın, 100 bin dolar civarına gelmesi gerekiyor. 

Prof. Dr. Emek’e göre bu çok da mümkün değil. Fakat Emek, Türkiye’nin bunu düşünürken, daha Montrö’den kaynaklı bir gelir hakkını kullanmadığından bahsetti: “Boğazlar’dan geçen gemiler için Montrö’den kaynaklı ücretlendirme yetkimiz var. Bu da ‘altın frank’ uygulaması. Burada bir sıkıntı var o da şu: 1980’li yılların başındaki hata nedeniyle doları sabit tutmuşlar. Türkiye, altın frank uygulamasına geçerse dolar kuru üzerinden mevcut gelirin 22 katını tahsil edebilir. Bu da 3,6 milyar dolar yapar. Montrö’den kaynaklanan bir hak bu. Şu anda kazanılan ise birkaç yüz milyon dolar. Madem derdimiz gelirse bunu kullanalım. Oradan elde edilemeyen gelir buradan nasıl edilecek? Bu hakkınızı kullanmıyorsunuz yeni kanal yapınca mı kullanacaksınız? Derdimiz gelirse, buraya bakmak gerekiyor. O yüzden bana çok inandırıcı gelmiyor.”

“Projeye harcayacak tek bir kuruşumuz yok”

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent ise “Proje için harcayacağımız tek bir kuruşumuz dahi yok” dedi ve ekledi: “Bu bir siyasi proje haline dönüştü. İktisadi değerlendirme yapmak çok doğru değil. Biz bu projelere gereksiz, dayatılmış, devasa projeler diyoruz. Bizim derdimiz yoksulluk. Aldı başını gidiyor, işsizlik çok yüksek ve daha da artacak. İntiharlar var. Velev ki böyle bir para var. Bu parayı, bu tür ucu bucağı olmayan, 60 milyar dolarlık bir yere harcamayı doğru bulmuyoruz. Bu doğrudan doğruya açlık çeken herkesin kanının hükümetin eline bulaşması anlamına geliyor. Doğa tahribatı geri döndürülemez bir şey. Proje için laf etmeyen bilim insanı kalmadı. Paha biçilemez bir zarar yaratıyor. ‘Para var mı, yok mu’ meselesinin çok ötesinde bir mesele. Para olsa da bu faaliyeti gerçekleştirmek doğru değildir. Çünkü içinde bulunduğumuz süreç içinde gelir kaybına uğramış insanların dayanılmaz hale gelen yaşam şartlarını düzeltecek bütçe kompozisyonuna ihtiyacımız var.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.