Gazeteci Murat Yetkin, YetkinReport‘ta yayımladığı yazısında, koronavirüs salgını yönetiminin kamuoyunda iktidara karşı özellikle belli kesimlerde büyük bir “güven kaybı”na yol açtığını, Cumhur İttifakı seçmeninin ise 1994 yılında yaşanan bir deniz kazasından hareketle literatüre giren “Estonya sendromu”ndan mustarip olduğunu savundu.
“Estonya Sendromunun adıysa 1990’larda konmuş. 1994 yılında Estonya’nın başkenti Talin’den Stockholm’e giden Estonya feribotu batar. Denizcilik tarihinin en büyük facialarından sayılan kazada 137 yolcu kurtulur, 852 yolcu ve mürettebat ölür. İşin ilginci, feribot battığı sırada kıyıya yakın mesafededir. Su almasıyla sulara gömülmesi arasında bir saat kadar süre vardır, yani herkesin kurtulacak zamanı vardır. Ama kurtulanların tamamı, geminin su almaya başlamasıyla gemiyi terk edenlerdir. Ölenlerin tamamıysa, kaptanın ‘Panik yapmayın, dünyanın en güçlü gemisindesiniz’ sözlerine inanarak gemide kalanlardır. Bir saatin ardından dengesi aniden bozulan geminin çok kısa sürede alabora olmasıyla tamamı ölmüştür. Ölenler, kaptana inanmaktan öte, kaptanın kendisini kurtaracağına son dakikaya dek inanmak istedikleri için ölmüşlerdir.
Türkiye’de geminin su aldığını göre göre, kaptanın sözüne inanmak isteyerek itaat eden Estonya feribotu yolcularına benzeyen davranış sergileyen milyonlar var. Bu benzetmede Estonya feribotu Türkiye değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli destekli, AK Parti yönetimi, yolcuları da Cumhur İttifakı seçmen tabanı sayabiliriz” diyen Murat Yetkin‘in yazısının tamamını okumak için tıklayınız.