Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 143. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 842. haftanın moderatörlüğünü gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun üstlendi. Savaş Buldan’ın kızı Zelal Buldan’ın okuduğu açıklamada, 26 yıl önce Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Edip Aksoy ve Orhan Cingöz için adalet istendi.
Gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Edip Aksoy’un kızı Beritan Aksoy, “Babam, insan hakları savunucusuydu. Çok kez gözaltına alınmış, çeşitli işkenceler görmüştü. Babam 7 Haziran günü (1995) Orhan Cingöz’le birlikte Beyaz Toros marka bir araca bindirilip kaybedildi. Cumartesi Anneleri’nde, evlatlarını görmeden ölen birçok anne var. Ben babamı görmeden ölmek istemiyorum, babamı hiç görmedim. Ben 40 günlükken babam kaybedildi. En büyük hayalim, babamın bir mezarının olması ve çiçekler ekip, o mezarı sulamak” diye konuştu.
842. haftanın açıklamasını, gözaltında öldürülen ve daha sonra cansız bedeni bulunan Savaş Buldan‘ın kızı Zelal Buldan okudu. Buldan, “Türkiye’de gözaltında kaybetmelerle ilgili yürütülen süreçler suçun inkârı ve suçlunun cezasızlığı üzerinden şekilleniyor. Görülenlere, söylenenlere, tanık olunanlara, yani gerçeklere ‘soyut iddialar’ damgası vuruluyor” dedi.
Hakikatin izini süren kayıp yakınlarının, kendilerini, inkârın yarattığı bir yalan labirentinde bulduğunu belirten Zelal Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kayıp yakınları, hukukun, delillerin, tanıkların işe yaramadığı, tüm çıkış yollarının hilelerle kapatıldığı bir labirentte hakikati duyurmaya, adalete ulaşmaya çalışıyor. Bugün bayram. Bu bayram da sevinci, ailece bir araya gelişleri değil, Sara Aksoy ve Ayşe Cingöz’ün şahsında, tüm kayıp ailelerinin ‘Evlatlarımızı ziyaret edeceğimiz, dertleşeceğimiz, çiçeklerle donatacağımız bir mezarımız olsun’ talebini paylaşıyoruz.”
Edip Aksoy ve Orhan Cingözün gözaltına alındığını ve Beyaz Toros’la götürüldüğünü gören çok sayıda tanık olduğunu, buna rağmen yaşananların inkâr edildiğini anlatan Buldan, “Ailelerinin ve İnsan Hakları Derneği’nin bugüne kadar ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’den bir daha haber alınamadı” diye ekledi.
“JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan 2005 yılındaki itiraflarında Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’ün infaz edildiğini söyledi”
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) elemanı Abdulkadir Aygan’ın Aksoy ve Cingöz’ün infaz edilerek Silopi yolu üzerinde bir dere kenarına gömüldüklerini 2005 yılında itiraf ettiğini hatırlatan Buldan, daha sonraki gelişmeleri şöyle anlattı: “Aygan, olay yerini detaylarıyla tarif etti. İHD topladığı bilgilerle 6 Temmuz 2005 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Savcılık, Aygan’ın söz ettiği yerde 28 Haziran 1995 tarihinde iki kişiye ait ceset bulunduğunu ve belediye aracılığıyla Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldüğünü tespit etti. Aileler de soruşturma dosyasındaki ölü beden fotoğraflarının Edip ve Orhan’a ait olabileceklerini beyan etti. Savcılık kararı ile açılan söz konusu mezardan dört kişiye ait kemikler çıktı. Alınan kemik örnekleri kimliklendirme çalışması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ancak Adli Tıp Kurumu, yapılan DNA testi sonucunda kemiklerin Aksoy ve Cingöz aileleriyle eşleşmediğini açıkladı.”
Buldan, Cumartesi Anneleri’nin açıklamasını, “Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek bitirdi.