Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 859. haftasında: “12 Eylül 1980 askeri darbesinde yarası hâlâ kapanmayan ağır suçlar işlendi”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 160. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. 859. haftanın moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan yaptı. Bu haftaki açıklamada 12 Eylül askeri darbesinin 41. yılında darbe döneminde yaşanan insan hakları ihlalleri hatırlatıldı ve gözaltında kaybedilenler için adalet istendi.

İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, 12 Eylül darbesinin üzerinden 41 yıl geçtiğini hatırlatarak, “12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen ve 12 Eylül’ün devamcısı iktidarlar tarafından akıbetleri gizlenen, failleri korunan kayıplarımız için adalet istiyoruz” dedi.

Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren: “12 Eylül kayıplarını anıyoruz, adalet istiyoruz”

12 Eylül’de kaybedilenlerin aileleri adına, 1980 yılında İstanbul Emniyeti’nde Gayrettepe Siyasi Şube’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren konuştu. Eren şunları söyledi: “12 Eylül darbesinin üzerinden 41 yıl geçti ama askeri darbe hayatımızı hâlâ etkiliyor. O zaman çıkan yasaların çoğu hâlâ uygulamada, 12 Eylül’de daha doğmamış olanların bile hayatlarını etkiliyor 12 Eylül askeri darbesiyle yaratılan rejim. Çok şey aldı götürdü bizden 12 Eylül, yakınlarımızı da aldı götürdü. Gözaltında zorla kaybetme politikası aslında 12 Eylül askeri darbesiyle sistematik olarak başladı. Hayrettin Eren, Cemil Kırbayır, Nurettin Yedigöl gibi birçok devrimci genç gözaltına alındı ve gözaltından bir daha çıkamadı. Hatta Veysel Güney gibi idam edilen devrimci gençlerin, 12 Eylül rejiminin idam ettiği Veysel Güney’in bile mezarı yok. 12 Eylül kayıplarını anıyoruz, adalet istiyoruz. Kayıplarımız nerede? Failler belli.”

Gözaltında kaybedilen Nurettin Öztürk’ün yeğeni Hülya Öztürk: “Hâlâ beklemekteyiz bir gün çıkıp gelecek diye”

12 Eylül döneminde Ankara Emniyeti Siyasi Şube’de kaybedilen Nurettin Öztürk’ün yeğeni Hülya Öztürk de şöyle konuştu:

“1984 yılında Ankara’da polis tarafından gözaltına alınıp bir süre işkence gördükten sonra kaybolduğunu ben tesadüf eseri bir dergide okudum. Okuduktan sonra babama gösterdim ve babam ve bizler o günden bu yana amcamı aramaktayız. Fakat geçen 37 yılda hiçbir sonuca ulaşamadık. 1989’da ölümüne kadar babaannem her gün ağlardı, ‘Oğlum bir gün çıkıp gelecek’ diye. Her kapı çaldığında, babaannem ‘Şimdi geldi’ diye kapıya koşar, onu göremeyince tekrar üzülür, ağlardı. Ölmeden kısa bir süre önce ‘Tamam çocuğumun öldüğüne inanacağım ama yeter ki kemiklerini verin ona bir mezar yapayım, mezarını ziyaret edeyim, ondan sonra süreç içerisinde kabul edeyim’ derdi.”

Veda haklarının ellerinden alındığını vurgulayan Öztürk, “Hâlâ beklemekteyiz bir gün çıkıp gelecek diye. Yaşam nasıl bir insan hakkıysa ölen kişinin bir mezarının olması da bir insan hakkıdır. Ben ve ailem yaşadığımız sürece onu arayacağız” dedi.

“41 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül ile yüzleşilmedi, hesaplaşılmadı”

859. haftanın basın açıklamasını 1994 yılında Mardin-Midyat’ta gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan‘ın kızı Nejbir Aydoğan okudu. Açıklamada şöyle denildi:

Yarın, tarihimizin utanç sayfalarından biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin 41. yılı. 41 yıl önce 12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri emir-komuta zinciri içinde  askeri bir darbe gerçekleştirdi. İnsan yaşamının, onurunun, hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı koşullarda yarası hâlâ kapanmayan ağır suçlar işlendi. 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 41 yıl geçmesine rağmen bu süreçte işlenen insanlığa karşı suçlarla yüzleşilmedi, hesaplaşılmadı. Aksine darbeci zihniyetten kopuş yaşamayan iktidarlar, ülkeyi darbecilerin hukuk dışı kurumları ve zihniyetiyle yönetti. 12 Eylül’ün kurumları ve ideolojisi bugün hâlâ sivil siyasetin aracı olarak kullanılmaya devam ediyor.”

Cumartesi Anneleri, 12 Eylül kayıplarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

*Kars’ta Cemil Kırbayır ve Mahmut Kaya, Bingöl’de Hüseyin Morsümbül, Ankara’da Nurettin Öztürk, Yalova’da Zeki Altunbaş, İstanbul’da Hayrettin Eren, Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan, Mustafa Hayrullahoğlu ve Maksut Tepeli 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedildi. 

*Süleyman Cihan’ın işkence ile öldürülen bedenine üç ay sonra, Mustafa Hayrullahoğlu’nun işkence ile öldürülen bedenine beş ay sonra “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ulaşıldı. Diğerlerinin mezarları ise hâlâ gizleniyor.

*12 Eylül rejiminde Antep’te Veysel Güney, İzmir’de İlyas Has idam edildi. Onların bedenleri ailelerine teslim edilmedi, mezar yerleri açıklanmadı. İlyas Has’ın mezarına 28 yıl sonra ulaşılabildi. Veysel Güney’in mezarı ise hâlâ gizleniyor.

“12 Eylül’ün zihniyeti bugün de sürüyor”

Tanıklara, belgelere ve adli tıp raporlarına, Meclis raporuna rağmen 41 yıldır adalet sağlanamadığının dile getirildiği açıklamada, şöyle denildi:

“12 Eylül’ün gözaltında kayıpları inkâr eden ve kaybedenleri cezasız bırakan zihniyeti bugün de sürüyor. 12 Eylül’ü aşmak ancak bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Türkiye toplumu ne yazık ki 12 Eylül’le hesaplaşmak, gerçeğin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması konusunda talepkâr olmadı. Biz, 12 Eylül sürecinde işlenen insanlığa karşı suçlardan biri olan gözaltında kaybetmeleri yeniden gündeme getirmeye, 12 Eylül zihniyetinin hâlâ yaşatıldığına dikkat çekmeye, 41 yıldır yaşana inkâr ve cezasızlık siyasetini teşhir etmeye devam edeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilenler için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 160 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.