Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Medyascope sınırda insan kaçakçılığı dosyasını açıyor – Van’da kaçak geçişler azalsa da sürüyor

İçişleri Bakanı Sileyman Soylu’nun İran’da bekleyen milyonlarca mülteci olduğu söylemesi üzerine Van’ın Özalp ilçesindeki sınır geçişlerini araştırdık. Sınır geçişlerinin sürdüğü köylerdeki görüşmelerimize göre mülteciler, temmuz-ağustos dönemine göre daha yoğun bir şekilde geri itiliyor. Ancak sınır köylerindeki insan kaçakçılığı faaliyetleri önlemlere rağmen devam ediyor.

Haber: Doğu Eroğlu- Sema Kızılarslan

534 kilometrelik Türkiye-İran sınırının neredeyse yarısı Van topraklarından oluşuyor. Sınırın 295 kilometrelik bölümünü kaplayan Van, İran üzerinden Türkiye’ye düzensiz geçişlerin merkezi. 2019’la birlikte yükselen sınır geçişlerinin, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte daha da artacağı öngörülerek yapımına başlanan 241 kilometrelik duvar projesinin inşaatı sürüyor. Mültecilerin, Van üzerinden Türkiye’ye geçişleriyse duvar inşaatının tamamlanmadığı yerlerde devam ediyor.

2021’in yaz ayları, sınırdaki hareketliliğin gazetecilerce görüntülenmesi üzerine başlayan tartışmalarla geçti. Her gün bin ila bin 500 Afgan mültecinin Van üzerinden Türkiye’ye geçtiği haberleri gündemden düşmedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, temmuz ayındaki açıklamalarında, 2021’de Türkiye’ye girmeye çalıştığı tespit edilen Afgan mültecilerin sayısının yaklaşık 120 olduğunu söylemişti.

İçişleri Bakanı Soylu’nun, “Günde 5 bin kişi Afganistan-İran sınırını zorluyor. 3 binini durduruyorlar, 2 bini İran’a giriyor. 3 milyon 600 gibi İran’da Afganlı var ve bunların iki milyonu hareket etmeye hazır. Her gün [Afganistan’dan İran’a] gelen 2 bin kişiyi de bunun üzerine ilave ederseniz çok önemli bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek isterim” sözleri üzerine gözler tekrar Türkiye-İran sınırına, yani Van’a çevrildi. Medyascope, mülteci geçişlerini araştırmak üzere Van’da sınır hattına gitti, mülteci geçişlerini araştırdı.

“Sınır geçişlerinde önlem arttı ama kaçak geçişler sürüyor”

Van’da yaptığımız ilk görüşmelerde yaşamını mülteci kaçakçılığıyla kazandığını gizlemeyen birileriyle kolaylıkla tanışabildik. Tanıştığımız kaçakçı, Türkiye içine girmeyi başarabilmiş mültecilerin Van üzerinden diğer kentlere geçişinde görev aldığını aktarıyor. Kaçakçıya göre, Özalp ilçesinde yoğunlaşan sınır geçişlerinin ikinci ayağı, göçmen ve sığınmacıların önce Van’a, oradan da Bitlis’in Tatvan ilçesine nakledilmesi. Buraya ulaşmayı başarabilenler otobüs ya da özel araçlarla Türkiye’nin diğer kentlerine gönderiliyor. Özellikle Afganistan’dan gelenlerin hedefi Avrupa’ya geçebilmek. Dolayısıyla Tatvan’dan sonra gidilmek istenen yerler ya Ege kentleri ya da İstanbul. Bu kentlere ulaşabilenlerin hedefi, Ege Denizi ya da Edirne üzerinden Yunanistan’a geçebilmek.

İşte kaçak geçiş güzergâhı

Kaçakçılara göre, Tatvan yolundaki en zorlu nokta, Van’ın Gevaş ilçesindeki askeri kontroller. Görüştüğümüz kaçakçılar, bu noktadaki kontrolleri atlatmak için mültecileri yol üstünde indirdiklerini anlatıyor. En zorlu kontrol noktasına ulaşmadan önce araçlardan indirilen mülteciler anayol etrafındaki tepeleri yürüyerek aşıyor, kontrol noktalarının etrafından dolaşıyor ve birkaç kilometre sonra tekrar kaçakçıların araçlarına biniyor. Böylelikle kontrol noktalarında yakalanmayan kaçakçılar mültecilerle Tatvan’a kadar ulaşabiliyor.

Tepelere kontrol noktaları kuruldu

Bu yolu inceleyen Medyascope, Van şehir merkezi ile Gevaş’ta kontrollerin sıkılaştırıldığı bölge arasında 10 tane polis ve jandarma kontrol noktası olduğunu tespit etti. Jandarma ve polisin araçların içine göz attığı, sürücülerin kimliklerini incelediği noktalarda aşırıya kaçan tedbirler uygulanmıyor. Ancak yol kenarlarında araçların durabileceği yerlerde ve yamaçlara giden patikalar üzerinde de çeşitli jandarma noktaları oluşturulmuş. Van-Tatvan karayolundaki geçişleri engellemeyen bu noktalar, yamaçlara dönük bir şekilde düzenlenmiş. Trafiği kesmeyen bu tali jandarma noktalarının oluşturulması, kaçakçıların tepelerdeki yürüyüş yollarını kullanıldığı iddialarıyla örtüşüyor.

Onlarca minibüs sınır yolunda

Van-Tatvan karayolundaki incelememizin ardından yönümüzü, sınır geçişlerinin en yoğun noktası olmayı sürdürdüğü konuşulan Özalp’e çeviriyoruz. Özalp’te yaz boyunca sınır geçişlerinin sekiz farklı sınır köyü üzerinden gerçekleştirildiği konuşuluyordu. Ancak yaptığımız görüşmelerde geçişlerin faal olarak devam ettiği köy sayısının ikiye indiğini görüyoruz. Bu köyler Özalp’in İran sınırına komşu olan Bakışık ve Yukarıtulgalı.

Özalp-Van karayolu, mültecilerin Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra geçmesi gereken ilk güzergâh. Ancak Van-Tatvan karayolundan farklı olarak, Van’dan Özalp’e giden yolda çok az kontrol noktası var. Van-Tatvan karayolunun Gevaş’a kadarki kısmında 10 jandarma ve polis noktası saymıştık. Van kent merkezinden kuzeydoğudaki İran sınırına kadar Özalp ilçesi üzerinden seyahat ettiğimizde, karşılaştığımız jandarma ve polis kontrol noktasın sayısının iki olduğunu görüyoruz. Kaçakçıların asıl faaliyet alanının bu bölge olduğu düşünüldüğünde, beşte bire düşen kontrol noktası sayısı dikkate değer.

Dikkati çeken bir başka unsur, Özalp’i geçip Van-Çaldıran karayolunu terk ettikten sonra girdiğimiz sınır hattında yoğunlaşan beyaz minibüsler. Sınır köylerine giderken 16 beyaz minibüs görüyoruz. 16 minibüsün sadece altı tanesinin içinde yolcu bulunuyor. Diğer minibüsler Bakışık ve Yukarıtulgalı’ya doğru hiçbir yolcusu olmadan ilerliyor.

Bakışık halkı: “Öncüler küçük grupları yakalatıp kalabalık grupları askerden kaçırıyor”

Van-Özalp’i geçip sınır hattına ulaştığımızda uğradığımız ilk köy Bakışık.

Burada kendimizi tanıtıp sınır geçişlerini sorduğumuz kişilerin birkaçı, “Kaçakçılıktan haberimiz yok, kimseyi tanımıyoruz” deyip bizden uzaklaşıyor. Ancak çok geçmeden sınır geçişlerini konuşmaktan çekinmeyen kişilere rastlıyoruz. Bakışık sakinleri, temmuz-ağustos dönemine göre sınır geçişlerinin azaldığı kanısında. Ancak her gün Türkiye-İran sınırını aşan birkaç yüz kişinin Bakışık’tan geçip Van’a gittiği konusunda uzlaşı var. Bazı köylüler bu sayının 200’e varmadığını düşünüyor, bazılarıysa her gün 500 kişinin Bakışık’tan geçtiğini ileri sürüyor. Bu sayılar sadece bir köy için.

Sayılar üzerinde fikir birliğine varılamasa da kaçakçıların yöntemleri herkesçe biliniyor. Sınırı geçip Bakışık’a kadar ulaşmayı başarabilen mültecilerin Van’a kadar katetmesi gereken daha çok yol var. Üstelik sınır köylerinde yakalananlar için geri itilme tehlikesi çok büyük. Bu yüzden Bakışık’a ulaşanların askerden saklanması gerekiyor. Köylülere göre bu iş için “şok evleri” kullanılıyor.

Kaçakçılar sınır geçiş yoğunluğunun yüksek olduğu aylarda bu yöntemi kullanmaya başlamış. Köyde boş duran evleri gecelik kiralayan kaçakçılar, buraya bir ya da birkaç gece sakladıkları mültecileri farklı saatlerde köylere gelen minibüslere doldurup Van’a naklediyormuş. Bu evlerin sahiplerine gecelik ödenen ücret ise 350 TL civarında. Ancak asker boş evlerin bu şekilde kullanıldığını keşfedince yöntem değişmiş. Bakışıklılar’a göre, artık sınırdan geçirilen mülteciler boş evler yerine köyde yaşayanların evlerine saklanıyor ve köylülere evlerinde konaklayan kişi başına ödeme yapılıyor. Bu ödeme genellikle evde saklanan kişi başına 50 TL’yi aşmıyor.

Mültecileri toplayıp Van’a götürmek için Bakışık’a giden minibüslerin belirli saatleri yok. Köylülere göre, kaçakçılar minibüsleri askerin durumunu gözleyerek köye sokuyor. Hızla mültecileri toparlayan minibüsler, yakalanmamak için yine hızla köyü terk ediyor. Öyle ki, Bakışıklılar bu minibüslerin yol açabileceği kaza ve ölümlerden endişelenerek köy yollarına kendi çabalarıyla hız tümsekleri ve setler inşa etmiş.

Sınırı geçen mültecileri evlere saklamak ve minibüslerle toplayıp Van’a götürmek yöntemlerden biri. Kalabalık geçişlerde askerin gözetimine takılan gruplar başka yöntemler de uyguluyor. Bir Bakışık sakini kalabalık geçişleri şöyle anlatıyor:

“Kaçakçılar 200 kişiyi birden sınırdan geçirecekse, grubu örneğin kırkarlı kişiden oluşan küçük gruplara bölüyor. Kaçakçılar önden gözcü yollayıp geçiş hattını tespit ediyor; gözcü çok zorda kalırsa bazen gruplardan birini yakalattırıyor ki diğer 160 kişi yakalanmasın. Asker bir grubu yakalamaya uğraşırken diğerleri kaçıyor.”

Bakışık halkı, köyden beş-altı hanenin kaçakçılıkla uğraştığını, askerin kimi zaman geçişlere göz yumduğunu ekliyor.

“Her kaçakçının ayrı müşterisi, ayrı kodu var”

Sınırın sıfır noktasına daha yakın olan Yukarıtulgalı’da manzara biraz daha farklı. Bakışık’tan ayrılıp Yukarıtulgalı’ya doğru harekete geçince karşımıza bir dönemeçte, sivil bir araç ve aracın yanında yere çömelmiş, üzerlerinde resmi bir işaret olmayan ama baştan ayağa kamuflajlı, birinin yüzü kapalı iki kişi çıkıyor. Bu ikilinin önünde çatal ayak üstünde bekletilen iki tane Kalaşnikof tipi tüfek de var. Yukarıtulgalı’da dolaşıp köylülerle konuştuğumuz sırada dikkat çekmiş olmalıyız ki köyden ayrılırken sivil aracın önünde bekleyen bu ikili tarafından durduruluyoruz.

Aracımızın camından bizi durduran kişilere korucu olup olmadıklarını sorduğumuzda, “Evet korucuyum, komutanım da yanımda” yanıtı geliyor. “Komutan” olarak tarif edilen kişinin yüzü kapalı ve üzerinde resmi bir ibare yer almayan bir kamuflaj var. Bagajımız açılıp eşyalarımız aranıyor. “Korucu” olduğunu söyleyen kişi kimlik göstermemizi de istiyor ama diğeri ise, “Gerek yok, devam edin” diyor.

Yukarıtulgalı’daki görüşmelerimizde, daha sonra bizi durduracak korucunun başka köylerden getirildiğini öğrenmiştik. Baskılara rağmen Yukarıtulgalı koruculuğu kabul etmemiş. Bunun sebebi köyün uzun yıllardır temel geçim kaynağının kaçakçılık olması.

İnsan kaçakçılığı nasıl gerçekleştiriliyor? Burası asker kontrolünde değil mi?” dediğimiz bir Yukarıtulgalı, birkaç yüz metre ötemizde kurulmuş askeri gözetleme kulelerinden ikisini göstererek, “Bak, şu iki kulenin arasından geliyorlar. Sınır kevgir gibi. Ama bugünlerde biraz sıkı tutuyorlar” diyor. Kaçakçıların askerle işbirliği yaptığı iddiaları burada da karşımıza çıkıyor ama belgesi olmayan bu iddiaları teyit edebilmek şimdilik mümkün değil.

Yukarıtulgalılar’a göre, kaçakçılık tek bir koldan yürütülmüyor. Mültecilerin, İran sınırından Türkiye’ye geçirilmesi sırasında, Yukarıtulgalı’daki her kaçakçının İran’da ortaklaşa çalıştığı bir partneri var. İranlı kaçakçılar sıfır noktasına getirdikleri mültecilere farklı kodlar söylüyor. Örneğin, İranlı kaçakçılar sıfır noktasına getirdikleri beş kişilik bir gruba, “Sizin kodunuz Barzan. Su boyunca ilerleyin, Barzan diye seslenen kişi sizi alacak” diyor. Böylelikle Türkiye tarafına geçen mülteciler hangi kaçakçıyla yola devam edeceklerini anlayabiliyor. Bir diğer grup kendilerini “Hoca” diye çağıracak kaçakçıyı bekliyor, bir diğeri “Ramazan” kodunu duyunca doğru kaçakçıyla buluştuğunu anlıyor.

Yukarıtulgalı sakinleri de sınırı geçen kişiler konusunda farklı sayılar öneriyor. Ancak ortak kanaat, temmuz-ağustos dönemine göre geçişlerin azaldığı. Her gün sınırı Yukarıtulgalı üzerinden geçenlerin yaklaşık 200-300 kişi olabileceği konuşuluyor.

Sınır bölgesinde daha kasıma gelmeden düşen sıcaklık, güneşli havada bile hissedilebiliyor. Yukarıtulgalılar, geçmiş yıllardaki tecrübelerinden hareketle, sıcaklıklar azaldıkça sınır geçişlerinin düşeceği tahmininde bulunuyor. Fakat sınırdaki önlemlerin artırıldığını da ekliyorlar.

“Kaçakçılar kalabalık grupları sınırından geçirdiğinde bir gecede 10 bin liradan fazla kazanıyor”

Kaçakçılık ekonomisinin detaylarına buradaki görüşmelerimizde de değiniliyor. Yukarıtulgalılara göre kaçakçılar, kalabalık grupları sınırdan geçirdiklerinde bir gecede 10 bin liradan fazla gelir elde edebiliyor ama köyde kaçakçılıkla uğraşan kişilerle konuşamadığımız için bu iddiayı doğrulatmamız mümkün değil. Yukarıtulgalılar, kaçakçılık ağının diğer aşamaları için ödenen meblağlardan da bahsediyor. Köylülerin bu konudaki iddiaları, hem Bakışık’ta işittiğimiz hem de Van’da yaptığımız diğer görüşmelerde ileri sürülen tutarlarla uyum içinde. Köylülere göre, mültecilerin sınırı geçtikten sonra köy evlerinde konaklaması için ev sahiplerine 50 TL ödeniyor. Minibüslerle Van’a taşınan kişi başına minibüs şoförleriyse 400 TL alıyor.

Bakışık’ta dinlediğimiz “şok evleri” uygulamasını Yukarıtulgalı’da da duyuyoruz. Kaçakçıların kullanılmayan evlerde mültecileri sakladığını fark eden askerin, artık Yukarıtulgalı’da insanların yaşadığı evleri de kontrol etmeye başladığı aktarılıyor. Ancak bu uygulama gerginlikleri de beraberinde getirmiş. Her iki köyde yaşayanlar da, askerlerin birkaç gün önce bir evde saklanan mültecileri bulmak için baskın yaptıkları evin sakinleriyle karşı karşıya geldiğini ve aynı haneden birkaç kişinin gözaltına alındığını anlatıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.