Giresun’da 16 yaşındaki S.Ş., 21 yaşındaki Hüseyin Can Gökçek isimli erkek tarafından öldürüldü. Cinayetin ayrıntılarını öğrenmek için dün (17 Şubat) Egehan Deniz Koska ile beraber Giresun’a gittik.
Öldürülen 16 yaşındaki çocuğun cenazesi, Giresun Yalı Mahallesi Camii’nden kaldırılacağı için Giresun’a iner inmez camiye gittik.
Giresun Valisi Enver Ünlü de cenazeye katılacağı için cami ve çevresindeki yollarda polisler hazır beklemekteydi.
Camiye vardığımızda S.Ş.’nin annesinin feryatları duyuluyordu.
Burada kılınan cenaze namazından sonra, S.Ş. Yalıköy/Erikliman Mezarlığı’na defnedildi.
Aile yakınları anlattı
Yakınlarına olayın nasıl olduğunu sorduk.
Yakınlarının anlatımına göre S.Ş.’nin babası balıkçı, annesi ise çay fabrikasında işçi. S.Ş.’nin bir de erkek kardeşi var. S.Ş. eğitimine açıktan lise okuyarak devam ediyordu. Cenaze merasiminde gençlerin ve S.Ş.’nin yaşıtlarının olmaması dikkat çekiyordu.
Kameralara konuşmak istemeyen akraba ve yakınları, süreci anlattı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Konuştuğumuz kişiler, S.Ş.’nin bir yıl önce katil zanlısı Hüseyin Can Gökçek ile internet üzerinden tanıştığını ve Gökçek’in yanına Ankara’ya gittiğini söyledi. Bunun üzerine ailenin polise gidip şikayetçi olduğunu ve S.Ş. ile Gökçek’in yakalandığını anlattı.
Gökçek’in “çocuğun cinsel istismarı” ve “çocuğun kaçırılması ve alıkonulması” suçlamalarından tutuklandığını anlatan kişiler, S.Ş.’nin ailesinin şikayetinden vazgeçmesi ve yüzde 50 engelli raporunun olması nedeniyle Gökçek’in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını aktardı.
İddialara göre S.Ş. ve Gökçek bu sürede görüşmeye devam etti. Edindiğimiz bilgilere göre Gökçek, Ankara’da dedesi ile beraber yaşıyordu, Gökçek’in babası S.Ş.’nin ailesiyle görüşmek istemiyordu. Konuştuğumuz kişiler S.Ş.’nin babasını “çocuklara daha fazla zarar gelmesin” diyerek aile arasında “söz” kestiğini anlattı.
“Nişan olsa haberimiz olurdu”
S.Ş.’nin akrabaları, basında çıkan “Gökçek ile nişanlı olduğu” iddialarına karşı çıkıyor.
S.Ş.’nin yakın bir akrabası, “Nişan olsa bizim haberimiz olurdu” diyor.
Akrabalar, S.Ş.’nin, artık kendisi ile görüşmek istemediğini söylemesi üzerine Gökçek’in cinayeti işlediğini iddia ediyor.
Bakanlığın açıklaması farklı
Bu konuda ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yaptığı açıklama farklı:
“22.03.2021 tarihinde bu ilişkinin S.Ş.’nin ailesi tarafından onaylanmaması sebebiyle S.Ş. ailesi tarafından şiddete maruz kalmıştır. Gelişen olaylar neticesinde kız çocuğu ve zanlı birlikte kaçmıştır. Ailenin şikayeti üzerine emniyet kontrol noktasında S.Ş. ve H.C.G. polis memurları tarafından yakalanmıştır. 25.03.2021 tarihinde kız çocuğu S.Ş. hakkında acil koruma kararı alınmış ve bakanlığımıza bağlı bir kuruluşa yerleştirilmiştir. Bu süreçte H.C.G. de hakkında yapılan şikâyete istinaden tutuklanmıştır.”
Bakanlığın açıklamasına aile yakınlarından bir cevap alamadık.
Muhtar: “Kesinlikle nişan, söz yok”
Olayı mahallenin muhtarına da sorduk.
Yalı Mahallesi Muhtarı İsmail Yüksel, “Kesinlikle nişan yok, söz yok. Aile sadece taraflar sakinleşsin diye ‘Tamam karşı çıkmıyoruz’ dedi. Kız da sonradan katilin suç kayıtlarını öğrenince vazgeçti çocuktan. Bunun üzerine tehdit telefonları aldı” dedi.
Uçakla Giresun’a gelen Gökçek, Giresun Uygulama Oteli’nde kalıyor. Dönüş için uçak biletini de alan Gökçek, cinayetin ardından havaalanına giderken yakalanıyor, ardından tutuklanıyor.
Cinayetin izleri
Cinayetin işlendiği eve gittik. S.Ş., ailesi ve babaannesiyle kalıyordu.
S.Ş.’nin ailesiyle yaşadığı ev, kent merkezinden uzakta. Karadeniz’in coğrafi yapısından dolayı evler birbirinden uzak ve dağınık.
Evin önünde Giresun Belediyesi temizlik personelleri vardı. Evin içindeki eşyalar, kapıya yanaşan kamyona yükleniyordu. Evin içine girmememize rağmen, yaşananların izleri kamyona bırakılan eşyalardan anlaşılıyordu.
Aile yakınları başsağlığı için gelip gidiyordu. Evden annenin ve akrabaların ağlama sesleri duyuluyordu.
Ankara Barosu’nun dünkü açıklaması durumu özetliyor:
“Ölüm tehdidi altında olan bir çocuğu koruyamayan, gerekli önlemleri almayan, yasaları uygulamayan, ihmali bulunan herkesin sorumluluğu bulunmaktadır.”
