Salgında Romanlar: “Yokluktan öğün atlıyorlar” 

*Kapak fotoğrafı: Doruk Seymen

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen dezavantajlı gruplardan olan Romanlar odağında yapılan saha çalışması, Roman Diyalog Ağı (RODA) tarafından rapor haline getirildi. Çalışma hakkında bilgi veren RODA Koordinatörü Elmas Arus, “Pandemi sürecinde hayatta kalmak için yeni stratejiler geliştirmeye başladılar. Üç-beş aile bir araya gelip birlikte yemek yemeye, yokluktan öğün atlamaya başladılar. ‘Evde bir boğaz daha olmasın’ diye kız çocuklarının evlendirilmeleri çok can acıtıcı bir durum” dedi.

RODA, bir buçuk yıl süren bir saha araştırması sonucu koronavirüs salgınında, Romanlar’ın yaşadığı sorunları raporladı. Salgın sürecinde Türkiye’nin dezavantajlı gruplarından Romanlar’ın durumunu değerlendirmek amacıyla yürütülen, “COVID – 19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Sosyo-ekonomik Etki Araştırması” raporunun sonuçları, önceki gün İstanbul’da düzenlenen toplantıyla, kamuoyuyla paylaşıldı.

Rom, Dom, Lom ve Abdal olmak üzere dört Roman grubunu kapsayan saha çalışması, koronavirüs salgınının nasıl yıkıcı etkiler yarattığını, yaşanan eşitsizlik ve adaletsizlikleri derinleştirdiğini ortaya koyuyor. Rapor ayrıca salgın sürecinde Roman toplumunun devlet tarafından yapılan sosyal yardımlara yeterince erişemediğini de gözler önüne seriyor. 

Boğaziçi Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Fikret Adaman öncülüğünde yürütülen saha çalışmalarını Baran Alp Uncu, Gökçe Yeniev ve İsa Ali Demir yaptı. Artvin, İzmir, Edirne, Gaziantep ve Şanlıurfa’da 178 Roman ile görüşme sonucu ortaya çıkan rapor, mevcut sorunların iyileştirilmesi ve sorunların çözümü için politika önerileri sunuyor.

Prof. Dr. Fikret Adaman | Boğaziçi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü

“Romanlar, borç sarmalına girmiş”

Araştırmanın çıktılarını Medyascope’a değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Fikret Adaman, Romanlar’ın yaşadığı sıkıntıların ve eşitsizliklerin salgın esnasında çok daha fazla derinleştiğine dikkat çekti. İstihdam, eğitim, barınma, sağlığa ulaşma ve sosyal dışlanmaya ilişkin mevcut durumun olduğundan daha kısıtlı olduğu gerçeğiyle karşılaştıklarını vurgulayan Adaman, “Pandemi süresince çok önemli bir kesim çalışamamış ya da çalışma yoğunluğunu azaltmış. Çalışanların ağırlıklı çoğunluğu güvencesiz, niteliksiz ve düşük gelirli işlerde çalışmalarını sürdürüyor. Dolayısıyla pandemi sürecinde gelirleri düşmüştü. Bunun bir etkisi olarak borçlanarak hayatta kalabilmiş. Tekrar borçlanıp, borç ödeyerek bir borç sarmalına girmişler” dedi. 

Ataman, salgın döneminde Roman çocukların eğitime erişimde engeller ile karşılaştığını aktardı. Çocukların uzaktan eğitime erişimde büyük sıkıntılar yaşadığına dair bulguları ortaya koyduklarını söyleyen Ataman, evde sağlıklı bir çalışma ortamının olmamasının yanı sıra internet ve tablete ulaşımda da ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekti.

Fotoğraf: Ekin Çuhadar

“Kırılgan grupların sorunlarının çözümü yapısal”

Raporda, benzer krizlerde Romanlar’ın kırılganlıklarının artmamasına yönelik bir dizi politika önerileri sunduklarını belirten Ataman, sözlerine şöyle devam etti:

“Genel anlamda kırılgan kesimlerinin sorunlarının çözümü çok daha yapısal ve uzun soluklu olmak durumunda. İstikrarlı bir şekilde politikaların yürütülmesi gerekiyor. Bizin yaptığımız bu çalışmada, pandemi gibi bir krizle karşılaşıldığında Romanlar’ın sorunları nasıl derinleştirdiğine baktık. Çıkardığımız politika önerilerinin verdiği cevap ise benzer bir kriz yaşandığında, örneğin iklim krizi bizi daha fazla vurmaya başladığında, ne tür önlemler alalım ki ilave sıkıntılar yaşanmasın ve derinleşmesin.”

Elmas Arus-Roman Diyalog Ağı Koordinatörü

‘Evde bir boğaz daha olmasın’ diye kız çocukları evlendiriliyor 

Romanlar’a yönelik saha çalışmalarını uzun yıllardır devam ettiren RODA Koordinatörü Elmas Arus, ilk defa umutsuzluğun Roman toplumunda bu kadar ciddi bir şekilde var olduğunu vurguladı. Arus, Romanlar’ın içinde bulunduğu umutsuzluğun yanı sıra hayatta kalma mücadelelerinin de ilk defa bu denli sert olduğuna dikkat çekti:

“Romanlar bin yıldır Anadolu topraklarında, türlü badireler atlattılar. Fakat pandeminin yarattığı bu can alıcı yoksulluktan nasıl kurtulacaklarını bilmiyorlar. Romanlar’ın meslekleri ellerinden alınınca ne kadar güçsüzleştiklerini farkettim. Pandemi sürecinde hayatta kalmak için yeni stratejiler geliştirmeye başladılar. Üç-beş aile bir araya gelip birlikte yemek yemeye, yokluktan öğün atlamaya başladılar. ‘Evde bir boğaz daha olmasın’ diye kız çocuklarının evlendirilmeleri çok can acıtıcı bir durum.” 

“Ne gurur ne onur karın doyurmuyor”

Pandemi sürecinde kadınlarda fedakârca davranmasının çok canını yaktığını belirten Arus, “Evlerinde un, yağ, et, sebze yok. Çocuklarının karnını nasıl doyuracaklarını düşünmeye başladılar. İlk defa karın doyurma derdine düşen bir toplulukla karşılaştık. Kadınlar, ‘Eskiden kadınlık gururumuz, onurumuz vardı. Şimdi o da yok. Çünkü ne gurur ne onur karın doyuruyor. Dolayısıyla her şeyimizi feda etmeye başladık’ dediler. Bu çok can alıcı bir durum” dedi. 

Gökçe Yeniev – Boğaziçi Üniversitesi

“Çocuklarda bodurluk ya da obezite gibi sağlık sorunları gözlemledik”

Projenin saha çalışmalarını yürüten ekibin içinde bulunan Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar lisansüstü öğrencisi Gökçe Yeniev ise yoksulluk nedeniyle çocukların bodurluk veya obezite gibi sağlık sorunları yaşadığına dikkat çekti:

“Yoksulluk sarmalında yaşayan çocuklar, temel hakları olan gıdaya ve eğitime erişemiyor. Sahadaki en büyük sorun çocuk yoksulluğu. Biz okullarda öğle yemeği verilmesi önerisini sunduk. Bu bir politika olarak geçtiğinde, kendi gelirinden bağımsız olarak en azından bir öğünü düzgün almasını sağlamış olacağız. Yardım kolilerinden çıkan gıdalar tek tip ve kötü kaliteli gıdalarla beslenen çocuklarda bodurluk ya da obezite gibi sağlık sorunları gözlemledik.”

İsa Ali Demir – Koç Üniversitesi

“Öğle yemeği yemediğini gördük”

Projeye emek veren Koç Üniversitesi politika lisansüstü öğrencisi İsa Ali Demir de, “Türkiye’de öğle yemeğini herkesin yiyebildiğini kabul ediyoruz ama Romanlar’ın öğle yemeği yemediğini gördük. Saha çalışmamız esnasında bir çocuk, okul gezisinin ücreti olan 70 TL’yi toplayabilmek için bir yıl boyunca çalıştığından bahsetti. Bizim için çok küçük bir miktar belki ama bir çocuk çıkıp 70 TL için bir yıl boyunca çalıştığını ve söylerken, aynı zamanda ‘Hayatımın en mutlu günüydü’ diyebiliyor” diyerek sahadaki deneyimlerini aktardı. 

Politika Önerileri

Araştırmanın bulguları çerçevesinde raporda öne çıkan politika önerileri şunlar:

1- Kayıtlı çalışmaya geçiş: Kayıtdışı çalışma ile mücadele kapsamında şu an uygulanmakta olan (polisiye olmaktan öteye gidemeyen) yöntemler yerine, gerek hukuksal düzenlemeler gerek makro düzeyde planlamalar yapılması. 

2 – Eğitim ve sağlıkta hak-temelli yaklaşımın gerçek anlamda uygulanması: Yoksulluk sarmalının kırılması için, formal istihdam koşullarını sağlamanın yanı sıra, kamunun sosyal devlet sorumluluğuyla hareket etmesi ve önceliklerini buna göre belirlemesi. 

3 – Vatandaşlık geliri: Parçalı halde olan mevcut yardımların yerini, tüm toplumda yaşayanları, çalışma durumuna bakmaksızın, yoksulluk sınırı üzerinde tutacak düzenli bir meblağ ödenmesi. 

4 – Gider düşürücü önlemler: “Askıda Fatura” uygulaması benzeri uygulamaların hayata geçirilmesi ve bunların Romanlar’a özgü koşul, ihtiyaç ve taleplerin dikkate alınması.

5 – Mahallelerde öğrenci etüt merkezler açılması.

6 – Yetişkin eğitimi: Örgün eğitimin yanında yetişkin eğitiminin de sağlanması.

7- Mahalle topluluk merkezleri: Öğrenci etüt merkezlerinin yanı sıra -ya da öğrenci etüt merkezlerini içerecek bir biçimde- mahallelerde çok amaçlı topluluk merkezlerinin açılması. 

8 – Eğitim teşvik mekanizmaları: Okullarda devamlılığı teşvik eden mekanizmaların (örneğin okullarda kahvaltı ve/veya öğle yemeği verilmesi) tesisi. 

9 – Kreş/okul öncesi eğitim: Kreş/okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması. 

10 – Krizlere yönelik direncin arttırılması: Pandeminin yanı sıra iklim değişikliği, deprem gibi birçok başka riskleri ve eşzamanlı krizlerin dikkate alınarak krizlere direncin artırılması.

*Sıfır Ayrımcılık Derneği: “Covid-19’un Türkiye’deki Roman Toplulukları Üzerindeki Sosyo-ekonomik Etki Araştırması” raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.