Akademisyenler de geçinemiyor | Zeynep Ardıç: “Yoksulluk sınırının üzerinde maaş almamız gerekiyor”

Hayat pahalılığı karşısında eriyen maaşları nedeniyle geçim sıkıntısı çeken akademisyenler sosyal medya üzerinden bir kampanya başlattı. #AkademikZam” etiketiyle seslerini duyurmaya çalışan akademisyenler meslektaşlarını dayanışmaya çağırıyor. Geçim sıkıntısı çeken akademisyenlerden biri olan Zeynep Ardıç, “Ben bir akademisyen olarak geçinemiyorum ve bunu dile getirmekten de artık korkmuyorum. Ben insanca yaşamak istiyorum. Yoksulluk sınırının üzerinde maaş almamız gerekiyor. Keşke herkes korkusuzca düşüncelerini ifade edebilseydi ama mevcut ortamda bu çok da mümkün değil maalesef” dedi.

Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ve gelir adaletsizliğinin derinleşmesiyle birlikte ortaya çıkan hayat pahalılığı “geçinemeyenler”in saysını her geçen gün artırmaya devam ediyor. Yoksulluk ve geçim sıkıntısı Türkiye’de yaşayan tüm kesimler için bir sorun halini aldı. Öğrenciler, asgari ücretle çalışan işçiler ve sağlık çalışanlarından sonra şimdi de akademisyenler geçinemiyor. Bu nedenle akademisyenler hem yaşamak hem de mesleklerini daha iyi koşullarda yapmak için zam istiyor. Bir süredir Twitter’da kampanya yürüten akademisyenler #AkademikZam etiketiyle seslerini duyurmaya çalışıyor. Akademisyen Zeynep Ardıç hem kendisinin hem de meslektaşlarının içinde bulunduğu zor durumu Medyascope’a anlattı. 

2020’de ataması yapılan ve göreve başlayan Zeynep Ardıç, o yıllarda kirasını ve faturalarını rahatlıkla ödeyebildiğini ve arkadaşlarıyla yemeğe, konsere ve sergilere giderek sosyal bir hayat sürdürdüğüne dikkat çekerken şimdi ise nadiren dışarı çıktığını ve bir kahve içerken bile fiyatını düşünmek zorunda kaldığını söylüyor. Bu durumun kendisine çok ağır geldiğini belirten Ardıç, akademisyenlerin maaşlarına bir an önce zam yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Zeynep Ardıç | Akademisyen

“Üniversite hocası olarak 19 bin 122 TL maaş alıyorum”

Türkiye’de akademisyen olmanın çok zorlaştığına dikkat Zeynep Ardıç, “Ankara Hukuk Fakültesi mezunuyum. İngiltere’de master ve doktora yaptım. Üniversite hocası olarak 19 bin 122 TL maaş alıyorum, bu gerçekten çok komik bir rakam. İstanbul’da çalışıyorum ve İstanbul’da gerçekten insan gibi yaşayabilmek için sadece akademisyenlerin değil ortalama bir insanın en azından 40-50 bin TL alması gerekiyor” dedi.

Kılıçdaroğlu akademisyenlere söz verdi: “İyileştirme yapacağız”

“Akademik zam” kampanyasına bir destek de Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelmişti. Kılıçdaroğlu akademisyenlerin maaşlarının azlığına dikkat çekerek, “Sürekli yüksek yetenek inşasından bahsediyorum; tabii ki önce bu yetenekleri yetiştirecek olan akademisyenlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde hemen iyileştirmeler yapacağız” demişti.

“Hayatımın hiçbir döneminde evsiz kalacağımı düşünmemiştim”

Kartal’da oturan Ardıç, evini ilk tuttuğunda kirası maaşının dörtte biriyken, şimdi bu evden çıkmış olsa kazandığı para ile aynı dairenin kirasını ve apartman aidatını bile karşılayamıyor.

Oturduğu ilçede kiraların 10 katına çıktığını belirten Ardıç, “Çalıştığım üniversiteye yakın civardaki evlere baktığımda şu anki maaşımla ben oda kiralayabiliyorum sadece. Daire dahi tutamıyor olmak bana gerçekten çok ağır geliyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan akademisyenler için bu çok çok ciddi bir problem. Hayatımın hiçbir döneminde evsiz kalacağımı düşünmemiştim. Kirada oturduğum evimi kaybedersem, bir şekilde çıkmak zorunda kalırsam nerede yaşarım? Gerçekten bilmiyorum” diye konuştu.

“Bu şartlarda yaşamayı hak etmiyoruz”

Son dönemde yaşadıkları ekonomik sıkıntıların artık akademisyenlik mesleğini sürdürmelerine mani olduğunu belirten Ardıç, “Yaptığımız işi ve öğrencilerimizi sevmesek artık yapılabilir bir meslek olmaktan çıktı akademisyenlik” dedi. Ardıç sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’deki en prestijli meslekler arasında hakimlik, doktorluk ve akademisyenlik vardı. Şimdi ise hakim ve doktorluk meslekleriyle aramızdaki maaş farkı inanılmaz açıldı. İşçiler açısından çok seviniyoruz, fazlasını bile hak ediyorlar. Fakat şu an belediyedeki belki ilkokul, ortaokul veya lise mezunu bir işçiden daha az kazanıyoruz. İnsanları maaşlarımızın bu kadar düşük olduğuna inandıramıyoruz. Zenginlik kaygımız yok. Zaten öyle olsa akademiyi seçmezdik ama bu şartlarda yaşamayı da hak etmiyoruz.”

“Yurtiçindeki akademik faaliyetleri bile yürütmekte zorlanıyoruz”

Akademinin doğası gereği çalıştıkları alanlarda iyi bir yere gelmek için uluslararası dergilerde yayın yapmanın önemine değinen Ardıç, bunun bile mümkün olmadığını şu sözlerle dile getirdi:

“Uluslararası kongrelere katılmanız lazım ve şu anki maaşlarımızla bu imkansız. Alanınızda iyi bir yere gelmek istiyorsanız uluslararası dergilerde yayın yapmanız lazım. Yurtiçindeki akademik faaliyetleri bile yürütmekte zorlanıyoruz. Ben iki sene önce doktora tezimi kitap kitaplaştırdığımda bunun için kendi cebimden bir ücret ödememiştim. Fakat şu an kağıt fiyatları çok arttığı için birkaç hafta önce bir kitap bölümü yazdım ve sadece bir bölümü bastırabilmek için 800 TL gibi bir para ödemek zorunda kaldım.”

“Yoksulluk sınırının üzerinde maaş almamız gerekiyor”

Akademisyenlerin maaşlarında daha önce yapıldığı gibi ciddi bir düzeltme yapılması gerektiğini vurgulayan Ardıç, aksi takdirde bu gidişle hiçbir başarılı öğrencinin akademiye yönelmeyeceğini ve bu durumun Türkiye için çok acı bir kayıp olacağını düşünüyor:

“Akademisyenlere diğer memurlara yapılan zam dışında faaliyetleri yürütebilmesi için ciddi bir düzeltme gerekiyor. Seyyanen zam diyorlar sanırım buna. Aklı, fikri sürekli faturalarda, kiralarda, geçim sıkıntısında ve gelecek kaygısında olan bir akademisyen oturup kolay kolay makale yazamaz. Bu gücü kendimizde fikren de zihnen de bulamıyoruz. Motivasyonumuz çok düşük. Akademinin bu ağır akut durumdan kurtulması gerekiyor. Yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş almamız gerekiyor ki sendikaların yaptıkları araştırmalara göre yoksulluk sınırı 31 bin civarında. Akademisyen maaşlarının da en azından bu bandın üzerine çekilmesi gerekiyor.”

“Geçinemiyorum ve bunu dile getirmekten korkmuyorum”

Ardıç, geçinemediği için akademik zam istemenin en temel insan hakkı olduğunu söylüyor. Akademik zam kampanyasına çok az sayıda meslektaşının destek verdiğini belirten Ardıç, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:

“Ben bir akademisyen olarak geçinemiyorum ve bunu dile getirmekten de artık korkmuyorum. Bir vatandaş olarak da benim en temel taleplerimden bir tanesi. Ben insanca yaşamak istiyorum. Seslerini duyurmaktan ya da görünür olmaktan çekinen arkadaşları kesinlikle kınamıyorum onları da bir noktada anlıyorum. Çünkü gerçekten akademide mobbing çok ciddi bir problem. Özellikle Yükseköğretim Kanunu’nun bazı maddeleri sanki mobbing yapmak amacıyla düzenlenmiş gibi ok ucu açık maddeler. Bu nedenle meslektaşlarımız belki başlarına bir şey gelmesinden korkuyorlar. Keşke böyle olmasaydı. Keşke herkes korkusuzca düşüncelerini ifade edebilseydi. Ama mevcut ortamda bu çok da mümkün değil maalesef.”

“Maaşlarımız rahatlıkla iyileştirilebilir”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin akademisyenlerine, yoksulluk sınırının üzerinde maaş veremeyecek bir devlet olmadığını düşünen Ardıç, bazı meslek gruplarına yapılan zamların akademiye de rahatlıkla nasıl yapılabileceğini şöyle özetliyor:

“Akademik zam meselesinde inisiyatif alınması gerekiyor. Bir ülkenin kalkınması için gelişebilmesi için kaliteli, nitelikli insan kaynağı çok önemli ve akademisyenler bunu yetiştiriyor. Doktorları, hakimleri, mühendisleri hep akademisyenler yetiştiriyor. Bu kavrandıktan sonra ben çok rahatlıkla akademisyenlerin maaşlarını iyileştirilebileceğini düşünüyorum. Sadece bunun politik bir tercih olduğunu ve böyle bir adım atılması gerektiğini düşünüyorum.”

“Bütün akademisyenlerin kampanyamıza destek vermesi gerekiyor”

Akademisyenlerin bir araya geldiğinde sadece ekonomik problemlerini konuştuklarını fakat buna rağmen bunu dillendirmekte zorlananların olduğunu söyleyen Ardıç, sesini duyurmaktan çekinen akademisyen arkadaşlarına ise şöyle seslendi:

“Kampanyamıza destek vermeyen akademisyenler geçindiği, geçinebildiği için değil, başka kaygılardan dolayı bu kampanyaya destek vermiyorlar diye düşünüyorum. Biraz da sanki maaşlarına zam istemek, para istemek ayıp ya da utanılacak bir şeymiş gibi düşünüyorlar. Aslında hiç öyle değil. Biz emeğimizin karşılığını istiyoruz. İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürmek istiyoruz. Türkiye’deki bütün akademisyenlerin kampanyamıza destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Sürekli geçinememekten şikayet edip de hiçbir şekilde ses çıkarmayarak, öylece oturup beklemekle bu iş olmayacak. O yüzden herkesin buna destek vermesi ve haklarını talep etmesi gerekiyor. Çünkü hak kazanılır, hak verilmez, alınır.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.