Wagner ordusunun eski komutanı Marat Gabidullin: “Rusya bizim varlığımızı her zaman kesinlikle inkâr etti”

“Soylu bir dâvâ”ya hizmet ettiğine kanaat getirerek Wagner’in paralı askerlerinden biri olduktan sonra, eski hayâtına sırt çeviren Marat Gabidullin, Rus gizli ordusunun hem Donbass’ta hem Suriye cephesinde yürüttüğü çarpışmalar hakkında, yüzünü göstererek tanıklık eden ilk kişi.

Marat Gabidullin 28 Nisan’da Paris’teydi. (Lucile Boiron/Libération)

Veronika Dorman – 9 Mayıs 2022

Marat Gabidullin pişmanlığını dile getiren biri değil. Vicdan azâbına kapılarak, bir gün, parçası olmuş bulunduğu örgüte karşı dönüp onu ihbar eden bir alarm verici de değil. Hayır. Marat bir asker”. Vladimir Putin’in çok gizli ordusunun eski bir savaşçısının yüzünü göstererek yaptığı ilk tanıklığın önsözü böyle başlıyor. “Ben Marat, Wagner Ordusunun Eski Komutanlarından” (Moi, Marat, ex-commandant de l’armée Wagner)(1) birinci tekil şahıs ağzından bir anlatı — yüzü bulanıklaştırılmamış, sesi değiştirilmemiş. Yerler, târihler, savaşta yaptıkları… hepsi sâhici. Gabidullin, silâh arkadaşları ve üstleri için savaş adları uydurmuş sâdece. Bu şekilde, özel askerlik şirketi SMP, nâmıdiğer Wagner’in kurucusu Dimitri Utkin’in adı “Beethoven” olmuş. Marat Gabidullin ise, M-0346 künyesiyle, “Ded” (dede) adını almış; zîra 49 yaşında, onun deyişiyle “şirket”teki paralı askerlerin en yaşlılarındanmış.

Ergenliğinden beri Sovyet aksiyon filmlerine tutkun olan Marat Gabidullin, havadan taşınan kuvvetlerde bir kariyere hazırlanmaktaymış. Fakat on yıl askerlik yaptıktan sonra, tamâmen bozulmakta olan Rus ordusundan ayrılır. Yeraltı dünyasıyla iş çevirir, bir adam öldürür, üç yıl hapis yatar. 2015’te, bir sene önce kurulmuş olan SMP’ye, Ukrayna’nın Donbass bölgesindeki Rus yanlısı ayrılıkçılara destek vermek için yazılır. Marat Gabidullin, dağıtımda önce Luhansk’a, sonra da birçok kez Suriye’ye gönderilir. Yaşananları mîdesi kaldırmadığından, 2019’da “şirket”i bırakır ve hikâyesini anlatmaya karar verir. Rusya’da 2022 başında çıkan otobiyografik romanı “Aynı Irmakta İki Kere” bir îtiraflar kitabı değil. Marat Gabidullin silâh arkadaşları adına da konuşmuyor ve ona paralı askerliğe sırt çevirten, bu hâdiseye eleştirel bir gözle baktıran ve bilhassa Kremlin’in bunu nasıl kullandığını saptamasını sağlayan içsel yolculuğu gerçekleştirmiş başka kimse yok bildiği kadarıyla. Söyleşi.

Batı’da çok gizli telakkî edilen bir örgütten yüzünüzü göstererek ve adınızı vererek bahsetme karârını nasıl aldınız?

Samîmî söylüyorum, Batı’daki insanların Wagner hakkında Rusya’dakilerden daha çok şey bildikleri izlenimindeyim… Yüzümü göstermeye gelince, en iknâ edici format bu. Kendimi gizlemezsem bana daha çok inanılacaktır. Yüzleri gizlenerek ve sesleriyle oynanarak Wagner’den bahseden bütün o insanlar bence kuşku uyandırıyor. Siperliği kaldırarak ilerlemek, kendimi olduğum gibi sunmak istiyordum — tüm kusurlarımla ve zayıf noktalarımla. Somut kişiliğimle.

Bu kitabı yazma fikrine hangi anda kapıldınız ve kime hitap ediyor?

2016’dan sonra, nekahet dönemim sırasında oldu bu. Palmyra’da yaralanmıştım — bir el bombasıyla. Komadan çıktığım sırada, kendime gelmem aylar sürdü. Özel askerlik şirketlerinde çalışanların faaliyetlerine ışık tutma isteğine kapıldım. Ama her şeyden önce, Suriye’deki şu savaş üzerine hakîkati anlatmak istedim. Medyalarımızın bu konuda nasıl yalan söylediklerini görüyordum. SMP konusunun Rusya için çok önemli olduğunu daha sonra anladım. Bizde, paralı askerlik yokmuş gibi yapılır; sâdece Batılılar’ın gerilemesine özgü bir hâdiseymiş gibi, kapitalizmin etyiyici dişlerini göstermesi gibi. Oysa aynısını biz de yapıyoruz. Hattâ daha beterini.

SMP’nin Rusya’daki târihine dönelim biraz.

Sovyetler’den sonra, sâhadaki ilk paralı askerler, 90’lı yılların başında Yukarı Karabağ’da seferber edilen askerî uzmanlardır. Ermeniler de, Azerbaycanlılar gibi, modern silâhları kullanacak yetkin personel eksikliği çekmekteydi. SSCB’nin yıkılmasından sonra, Sovyet ordusu çökmekteydi. Koca koca alaylar yüz üstü bırakılıyordu. Daha sonra, eskortluk ve yük koruyuculuğu hizmetinde uzmanlaşmış Moran Security Group, RSB Group gibi şirketler belirdi. SMP’nin bir biçimiydi, ama daha gidecek yolu vardı. En önemli kilometre taşı, 2013’te Slav Müfrezesi’nin kurulması oldu. Rus paralı askerlerinin Suriye’de ilk ortaya çıkışlarıydı. O dönemde, Rus devletinin hiçbir dahlinin olmadığı katıksız paralı askerlikti bu. Adamın biri elemanları toplamış ve onları bir Suriyeli oligarkın hizmetine vermişti. Dimitri Utkin Slav Müfrezesi’ndeki iki bölükten birine komuta etmişti. Ülkeye döndüklerinde havaalanında gözaltına alındılar ve örgütleyicileri tutuklanıp dört yıl hapis yattı. Çünkü paralı askerlik Rusya’da yasaktır.

Ve sonra Ukrayna’daki çatışma başlıyor, 2014 yılındayız.

Wagner Grubu Ukrayna’ya gidip dövüşmek için kurulmadı, daha ziyâde tersi oldu. Kremlin, “Donbass’ta tek başlarına hiçbir yere varamayacak olan şu beceriksizlere bir el vermek için savaşçıları bir araya getirelim” dedi. Ayrılıkçılar ancak Donetsk ve Luhansk caddelerinde silâhlarıyla geçit töreni yaparak Rus bayrakları sallamayı biliyorlardı, ama savaşa atılıp çarpışmaktan âcizlerdi. Zamanla, oraya kapkaç usulü dağınık biçimde giden Rus paralı askerleri toplanmaya başladılar. “Şirket” biçim almaya başladı. Ama o oluşumlar da bağımsızlığını ilân eden cumhuriyetleri kurtarabilecek durumda değillerdi, Ukrayna ordusu kazanmak üzereydi. Şâyet Rus silâhlı kuvvetleri işe doğrudan karışmasa, çatışma olmazdı ve her şey çok hızlı biterdi.

Wagner’in paralı askerleri 2014’te Ukrayna’da nasıl bir rol oynadı?

Bilhassa Luhansk bölgesinde konuşlandırıldılar. Ayrılıkçılara destek olarak baskınlar yaptılar, pusular kurdular, yıldırım saldırılar düzenlediler. Düzenli Rus ordusunun yanında Debaltseve Harekâtı’na katıldılar. Bir haraççı çetesine dönüşmüş olan Odessa Taburu’nun silahsızlandırılıp tasfiye edilmesiyle de görevlendirildiler. Bu tabur Odessa’daki Rus yanlılarından müteşekkildi; Sendikalar Evi’ndeki trajik yangından sağ kurtulanlarla oluşturulmuştu [milliyetçi militanların çıkardığı yangın; Putin’in Ukrayna’nın “Naziler’den arındırılması”nı haklı göstermek için sürekli hatırlattığı 2014 dönemi – Fr.Ed.N.]. O kurbanlar, o kahramanlar, çabucak cânilere dönüştüler.

Siz Wagner Grubu’na katıldığınızda bir yasadışılık alanına girdiğinizin bilincinde miydiniz?

Hayâtımın boşluk içinde bir dönemiydi. Yolumu şaşırmıştım, işsizdim. 2015’te, iyi arkadaş olduğum biri, yapmayı bildiğim işlerde, yani savaşta yeni bir şans, yeni bir başlangıç sunabilecek bu şirketten bahsetti bana. Yasadışılık bahsine gelirsek, Rusya’da bütünüyle izâfî meseleler bunlar. Salak değilim: Bir askerî tâlim kampına vardım, silâhlarım verildi, çarpışma tâlimleri yapıyorduk… Yetkililer desteklemese bütün bunların olamayacağını anlıyordum. Bütün silâhlar Savunma Bakanlığı’ndan tedârik ediliyordu — temel malzemeler, kurşun geçirmez yelekler, çarpışma giysileri gibi. Rus standartlarına göre yüklü maaşlı iyi bir işti. Kampta ayda 80 bin ruble (980 euro), sonra ilk görevde 120 bin ruble (1500 euro). Suriye’de göreve gidildiğinde ise 180 000 ruble (2200 euro). Vatana hizmet etme şeklimiz buydu.

Wagner’de hangi görevleri yerine getirdiniz?

Er olarak başladım, sonra bir süre takım komutanı oldum. Daha sonra bir keşif bölüğüne komuta ettim; yaralandıktan sonra da bir baskın mangasında karargâh komutanının yardımcısıydım. Teorik olarak keşifçilerin işi düşman hatlarına girmektir, birliklerin konuşlanmasını gözlemektir, atış konumlarını saptamaktır… Ama bizi baskın birimlerinin hemen önünde gönderiyorlardı, ilk ateşle karşılaşan bizlerdik.

Bütün 2018 yılı boyunca, Suriyeliler’den oluşturulmuş “IŞİD avcıları” taburunun baş danışmanıydım. Orada da, bulunmamam gereken yerlerde bulundum, yani çarpışmanın içinde, ateş altındaydım. Çünkü komutanın bir baskına komuta edebilecek kapasitede olmadığını düşünüyordum; yanından ayrılmadım.

İlk göreviniz sizi Luhansk’a götürdü.

Haziran 2015’te. İki ay sonra, bütün bu insanların [yerel ahâli] bir avuç silâhlı haydutun rehinesi oldukları izlenimine vardım. Tehlike altındaki Rus dünyasını savunmamız gerektiği propagandasına tâbi tutulmuştuk. Ama sâhada, tehdidin tuhaf bir çehresi vardı. Özerkliğini ilân eden Luhansk ve Donetsk cumhuriyetlerinin bâzı savunucuları, Ukraynalılar’ın onlara tam olarak ne yaptığını açıklamaktan âcizlerdi. Hem sonra, sınır çizgisine baktığımda, sürekli Ukraynalılar’a ateş açıldığı besbelliydi. Bense tek bir defâ bile Ukraynalılar’ın açtığı ateşin altında kalmadım.

O ilk görevden sonra, paralı askerliğe bakışınızda bir değişiklik oldu mu?

Evet, kuşkulandığım şeyler olmaya başladı. Bu serüvene bunun için atılmamıştım ben. Ukrayna benim de ülkemdi ve bu kimselerin niçin kötülüğümüzü istediklerini anlamıyordum. Ama bu arada, Suriye görevleri başladı. Bize, “IŞİD’le dövüşeceksiniz” dendi. İşte bu, hakîkî bir dâvâydı! Hakîkaten yabancı bir ülke, başka bir halk, Araplar… pek umurumda değildi, kendi insanlarıma karşı dövüşmeyecektim ya. Düşman çok somuttu.

Sizi burada da hatâya sürüklediklerini hangi anda anladınız?

2016’dan îtibâren. Baş yalan, Beşar Esad’ın iyi bir tip olduğu, kahraman bir ordunun başında istilâcıya karşı dövüştüğüydü. Evet, tabii IŞİD’le dövüşmek gerekmekteydi. Ama bu görev bir yerine getirildikten sonra, 2018’de, yeni bir evre başlamıştı. Bilinçlenmemde de yeni bir aşamaydı. Paralı asker olduğun ve iyinin tarafında dövüştüğün zaman, bu iyi bir şeydir. Ama aslında hiçbir zaman seçen sen değilsindir. Bir dahaki sefere, ilkelerine ters şeyler yapman gerekecektir. Meselâ Guta’daki temizlik harekâtı, artık IŞİD’le hiç alâkası olmayan bir iç savaşa katılmaktır. Biz paralı askerler, Suriye ordusunun ilerleyişini pekiştirmek durumundaydık; oysa Rus topları ve savaş uçaklarının verdiği desteğe rağmen, bu ordu kararlı bir biçimde ilerleyemiyordu ve sürekli ricatla tehdit ediyordu. Bu gerilemelerin önünü almamız gerekiyordu. Palmyra’da sâdece IŞİD’le uğraşmıştık. Guta’da ise El Nusra ve El Kaide savaşçıları vardı tabii, ama Özgür Suriye Ordusu da vardı. Bunlar muhâlefetti, cihadcı değillerdi. Bir kara câhil çetesine, ülkelerindeki en güzel şeyleri, dövüşmeyi bilen ve IŞİD’e karşı mücâdelemizde o kadar eksikliğini hissettiğimiz iyi insanları, o normal Suriyeliler’i yok etmede yardımcı olduğumuzun ayırdına vardım.

7 Şubat 2018’de, Deir el-Zor’dasınız: Amerikan savaş uçaklarının Suriye rejimine bağlı kuvvetlere ünlü saldırısı oluyor. Çok adam kaybediyorsunuz. O gün ne olup bitti?

Kürtler’in elindeki Conoco doğalgaz sâhasını bir ele geçirme denemesiydi bu. Onları becermemiz gerekiyordu. İki müfreze, 400 paralı asker. Ben Suriyeliler’den müteşekkil bir tabur olan “IŞİD Avcıları”na [“Isis Hunters”] komuta ediyordum. Fakat daha saldırıya geçilmeden üzerimize bir cehennem boşandı. Her taraftan bir şey atılıyordu. Roketler, sonra da helikopterler bizi taradılar. Arkamız ateş altındaydı, bize yardım etmesi gereken asker kolu, cephanelik, karargâh, her şey yanıyordu. Ben şanslı çıktım, hafif yaralandım. O ölüm ve bozgun mıntıkasını katederek geri çekilmek zorunda kaldım. En az yüz delikanlıyı kaybetmiştik.

Rusya bunu tamâmen inkâr etti, sonra da beş yurttaşının öldüğünü kabul etti. Rus komuta merkezi sizin ilerlediğinizi bilmiyor muydu?

Resmî olarak, doğru, Rus düzenli ordusundan hiçbir asker canını kaybetmedi. Biz paralı askerlere gelince, orada değilmişiz biz. Rusya bizim oradaki mevcûdiyetimizi, hattâ düpedüz varlığımızı ısrarla inkâr etti hep. Sâhadaki Rus komutası bizim ilerlemekte olduğumuzu biliyordu elbette. Ama inkâr ettiler.

Rusya modern savaşlarda neden paralı askerler kullanıyor?

Her somut durumda, paralı askerlerin bir işlevi vardır. Suriye’deki hedef, zaferin gerçek bedelini Rus halkından gizlemekti; az kan kaybederek kazandığımız yanılsamasını yaratmaktı. Ama bu doğru değil. Ukrayna gibi başka yerlerde, lojistik ve hukukî bakımdan saldırıya hazır birkaç taburu çabucak sâhaya sürmek çok daha basittir; bunlar yere ayak basar basmaz operasyona katılabilirler.

Rusya Ukrayna’ya saldırdığı zaman tepkiniz ne oldu?

Dehşete kapıldım. Nasıl başka türlü olabilir ki? Cânice bir yanlış bu.

Wagner’in adamlarının bu savaştaki katılımı hakkında neler biliyorsunuz?

Bütün cephelerde mevcutlar; aynen Suriye’deki şema uyarınca, baskın yapma ve gedik açmada kullanılıyorlar. Zâten “Donbass çarpışması”nı yürütmek için görevlendirilen General [Aleksandr] Dvornikov’un en sevdiği yöntem paralı askerlere başvurmaktır. 2016’da Palmyra’da da yapmıştı bunu. Suriye ordusunun almayı başaramadığı, IŞİD’in elindeki bir geçidi ele geçirmeye göndermişti bizi.

Şu son zamanlarda, Wagner neredeyse, orada savaş suçları da işleniyor…

Onları savunmak ya da imajlarını güzelleştirmek hiç istemem, ama ihlâl haberleri paralı askerlerin savaşta kullanıldığı yerlerden gelmiyor. Meselâ Libya’da olduğu gibi. Sorunlar ve aşırıya kaçmalar, paralı askerlerden polislik ya da yarı-polisiye işleri yerine getirmeleri istendiğinde başlıyor. O kimseler silâhlı bir düşmanla çarpışmaya alışkındır. Ve başka şey yapmak için gerekli olan hukukî ya da zihinsel mefhumlara ille de vâkıf değillerdir.

Başka deyişle, işlevleri sâfî askerî olmadığı zaman, vahşete mi yol açıyorlar?

O vahşet sahnelerine onların yol açmamış olduğu umuduna sığınıyorum hâlâ… Ben hiç savaş suçlarına tanık olmadım. Aksine, bâzen insanlarda, meselâ düşman bir savaşçıyı defnetmek gibi çok insânî davranışlara şâhit oldum. Suriyeliler’in düşman cesetlerini zelil etmelerine tahammülleri yoktu.

Ya bir Suriyeli’ye işkence ettikten sonra başını kesen adamların görüldüğü ve tüm dünyayı dolaşan o video?

Evet, oradaki her şey, bunların Wagner’in adamları olduğunu gösteriyor, ama onları tanımıyorum. Alelacele, adam seçmeksizin, hiçbir hazırlık yapmadan kurulan mangalardı bunlar. Genel olarak, 2017’den îtibâren, şirketin işleyişini yönlendiren mefhumlarda ve iç kurallarda bir bozulma süreci başlamıştı. Komutanların bu yapıyı, her görevi katiyetle yerine getirmeye, etik ve ahlâk kurallarını takmadan her girişime katılmaya hazır hâle getirme karârı almalarına bağlıdır kuşkusuz.

Wagner Grubu’nun bugünkü hâlini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Huzurun olmadığı, sürekli çatışmalarla, darbelerle, etnik temizlik operasyonlarıyla sarsılan bölgelerde Rus çıkarlarını gözetmek için gerçekten çok kullanışlı olan güçlü bir yapı hâline geldi. Fakat Wagner’in cüssesinde bir askerî oluşum, hukukî bir varlıkla da donatılmalıdır; bu ona bazı güçler verirken, aynı zamanda vazîfeler ve uluslararası hukuk nazarında mecbûriyetler de getirecektir. Kremlin, SMP’nin varlığını inkâr ederek, bir hukuksuzluk mıntıkasında tutuyor onları.

Rus devleti yurttaşlarının eylemlerini ve yazgılarını üstlenmez. Ama bu durum o yapının sâhibinin ve komutasının da işine geliyor; paralı askerlik alanında tam bir tekeli muhâfaza etmelerini sağlıyor bu. Hiç rakip yok, kimse onlara hesap sormuyor.

Dimitri Utkin’i şahsen tanıyor musunuz?

Evet, onun emri altındaki bir keşif bölüğünün komutanlığını yaptım. Gerçek askerî şef o; hep sâhadaydı, çarpışmalara katılıyordu. 2015-2016’da en ön saflardaydı. Başlangıçta, benim için bir otorite çehresiydi, ona karşılıksız bir saygı duyuyordum. Ama ilerledikçe, ona bakışım da değişti.

Şirkette bahsettiğiniz bozulmada, onun kişiliği ve komuta etme üslûbunun katkısı oldu mu?

Tabii ki. Eğilimleri belirleyen odur. Şirketin vardığı durum onun vizyonunun sonucudur. Onun dürtülerini durduracak kimse yok artık. Çok kararlı, azimli, hiçbir ahlâk sınırı tanımayan bir adam. Ve onun gözünde insan hayâtının hiç değeri yok. Kayıpların hesâbını hiç tutmamıştır.

Ya Wagner’in baş sponsoru olduğu söylenen Evgeni Prigojin –“Putin’in aşçısı”–, onu tanıyor musunuz?

Bireylerden bahsetmek istemiyorum. Olguları tartışmak isterim. O olmasa, başka biri olurdu. Döneminde başka birinin Stalin’den daha iyi olacağını söylemek gibi bir şey olurdu bu. Hayır, doğru değil bu. İsmi başka olsaydı da aynı zorba olurdu.

(1) Marat Gabidullin, Moi, Marat, ex-commandant de l’armée Wagner, Rusça’dan Fransızca’ya çevirenler Laetitia Decourt ve Veronika Dorman, Michel Lafon.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.