Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Asgari ücrete ne kadar zam yapılacak, yükünü kim ödeyecek?

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Ergün Atalay, geçen perşembe (16 Haziran) günü AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından, temmuzda asgari ücret artışı yapılacağının işaretlerini verdi. Görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın “Olanların farkındayım, çalışmalarımız var” dediğini aktaran Atalay, “Bugüne kadar aralık ayı dışında Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu toplamadık ama şartlar öyle bir hale getirdi ki insanlar haziranda alım gücünü kaybetti” diye konuştu. Olası senaryoları Medyascope için değerlendiren Prof. Dr. Aziz Çelik, asgari ücrete küçük bir “dokunuş” olacağını ve 5 bin Türk Lirası (TL) civarına yükseleceğini söyledi ve “Taraflar kamuoyu önünde bir tartışma yürütmüyor, hepimiz senaryolardan durumu anlamaya çalışıyoruz” dedi.

Yüksek enflasyon karşısında alım gücü günden güne eriyen herkesin gözü, ortalama ücret haline gelen asgari ücrette artış olup olmayacağında. Çalışanların yarıya yakınının asgari ücretli olduğu Türkiye’de, enflasyon oranında bir ücret artışı beklentisi sürüyor ancak daha önce benzeri görülmeyen yıl ortasında asgari ücret düzenlemesinin nasıl yapılacağı haziran ayının bitmesine 10 gün kalmışken belirsizliğini koruyor. Altı aylık enflasyon, haziran ayı rakamlarının 4 Temmuz’da açıklanmasıyla kesinlik kazanacak.

Merkez Bankası’nın (MB) 17 Haziran’da açıkladığı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre haziran aylık enflasyonunun yüzde 3,77 olması bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tartışmalara konu olan ve mayıs ayında aylık yüzde 2,98, Aralık 2021 itibariyle yıllık yüzde 35,64  olarak açıkladığı enflasyonda, haziran ayında aylık yüzde 3,77 oranında bir artış olursa altı aylık enflasyon oranı yüzde 40,75 seviyesine ulaşıyor. Bu oranları dikkate alarak, enflasyonu endeksli asgari ücret zammı olasılıklarını inceledik.

Asgari ücret neye göre artacak, hangi oranlar esas alınacak?

2022 yılı için net 4 bin 253 TL olarak belirlenen asgari ücrete, beş aylık enflasyona göre (yüzde 35,64) zam yapılırsa 5 bin 768 TL, altı aylık enflasyona göre (yüzde 40,75) zam yapılırsa 5 bin 986 TL oluyor. Ancak 2021 yılı enflasyonu yüzde 36,08 olmasına rağmen, asgari ücrete yaklaşık yüzde 50 oranında zam yapılmış ve 2 bin 825 TL’den 4 bin 253 TL’ye çıkarılmıştı. 2021 sonunda yıllık enflasyon kadar zam yapıldığını, refah payı olmadığını varsaydığımızda 2022 asgari ücreti 3 bin 842 TL olurdu. Bu ücret, beş aylık enflasyon oranında artış ile 5 bin 225 TL, altı aylık enflasyon oranında artış ile 5 bin 408 TL düzeyine ulaşabilirdi.

Asgari ücrette bu düzeyde bir artış yapılabilmesi ve 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girebilmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun haziran ayı içerisinde toplanması gerekiyor. Ancak sıklıkla dillendirilen seçenek, ücret artışının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primi ve işsizlik sigortası priminin kesilmemesi yoluyla yapılacağı yönünde. Emeklilikte eksik prim ödenmesi gibi bir hak kaybına yol açmayacak olan prim indirimi ile asgari ücretlerde “dokunuş” denebilecek bir artış yapılmasının, geçici süre ile düzenlenebilmesi mümkün görünüyor.

Çalışanların yüzde 50’ye yakını asgari ücretli

Devrimci İşçi Sendikaları Araştırma Komisyon Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Aralık 2021’de yayımladığı rapora göre, ücret artışlarının en fazla resmi enflasyon oranında yapılması ile asgari ücret, ortalama ücret haline geliyor. 2005 yılında ortalama ücret, asgari ücretin 2,2 katı iken, 2019 yılında 1,7 katına kadar geriledi. Türkiye’de ücretli çalışanların yüzde 33,8’ini oluşturan 6,3 milyon işçi, asgari ücret veya altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda. 

DİSK-AR, daha sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için asgari ücretin yüzde 20 üstünde ve altında ücret alanları da hesaba katıyor ve 9,7 milyon işçinin, bütün ücretli çalışanların yüzde 50’sine yakınını oluşturduğuna dikkat çekiyor. 2022 itibarıyla yüzde 50 zamlanan ücrete vergi muafiyetiyle asgari ücretlilerin oranının, 2021’den bu yana daha da arttığını öngörebiliriz.

Aziz Çelik: “SGK primini Hazine karşılarsa, işçinin parasıyla asgari ücret artmış olacak”

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik’e göre, olası senaryoların gerçeğe ne kadar yakın olduğunu bilmek mümkün değil:

Birinci senaryo olarak, SGK prim desteğinin bir bölümünün Hazine’den ya da bütçeden karşılanması seçeneği tartışılıyor. Bunun yapılabilmesi için kanunla düzenleme olması gerekiyor. Bu şekilde en fazla 700 TL’lik SGK primi ve 50 TL’lik işsizlik sigortası primi net ücrete dahil edilerek, 750 TL civarında bir artış olabilir ve asgari ücret 5 bin 4 TL’ye çıkabilir.”

Bunun işverene yük getirmeyecek seçenek olduğunu söyleyen Çelik, artış işsizlik sigortasından karşılanırsa, işçinin kendi parasıyla asgari ücretin artırılmış olacağına ve gerçek bir artış olmayacağına dikkat çekti. 

“Yıllık, altı aylık artışlarla ücretleri korumak mümkün değil”

Asgari ücrette 5 bin TL’lik psikolojik sınırın aşılacağına dair bir değerlendirme olduğunu söyleyen Çelik, “Seçim düşünmedikleri için asgari ücrette köklü bir artışı temmuzda yapmayacaklar. Bunun yerine, kamuoyunda yükselen beklentiyi karşılayacak biçimde, Numan Kurtulmuş’un söylediği şekilde bir ‘dokunuş’ yapacakları kanaatindeyim. 5 bin TL’ye çıkması ya da bin TL civarında bir artış olmasını sağlayacak bir formül olacağını düşünüyorum” diye konuştu. 

Asgari ücrette yaşanan kayıp ve yıl sonunda öngörülen enflasyonu dikkate alan bir iyileştirme yapılmadığı sürece küçük artışlarla asgari ücretteki kaybı gidermenin olanaklı olmadığını vurgulayan Çelik, “Gerçek kaybı hesaplayan, gerçek bir artış yapılması ve bunun artık üç ayda bir yapılması gerekiyor. Bu tip enflasyonlarda, yıllık ya da altı aylık artışların ücretleri koruması mümkün değil” dedi.

“Enflasyonla mücadele TÜİK’in görevi değil”

Enflasyonla mücadelenin Merkez Bankası’nın ve hükümetin görevi olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: “TÜİK enflasyonla mücadele etmesi gereken değil, doğru ölçmesi gereken bir kurumdur ama enflasyonu düşürmek kendisinin işiymiş gibi hareket ediyor. Bunu bırakması, kamusal sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Enflasyonu doğru ölçmediklerinde, Türkiye’deki yoksullaşmanın vebali büyük ölçüde TÜİK yönetiminin üzerinde olacaktır.”

“Asgari ücret artışında hükümet ya da cumhurbaşkanı yetkili değil”

Türkiye’deki sisteme göre asgari ücretteki artışın, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından saptandığını ve komisyonun bu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla kesinleştiğini hatırlatan Çelik, mevcut formüllerin komisyonda konuşulmamasının vahim olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

Komisyon dışında bu iş bakanlık ya da iktidar partisi tarafından olgunlaştırılmaya çalışılıyor, sonra da komisyonu toplayıp ‘Bunu kabul edin’ diyecekler. Taraflar açıkça, kamuoyu önünde bir tartışma yürütmüyor, bu yüzden de hepimiz senaryolardan durumu anlamaya çalışıyoruz. Şu anda kamuoyunda, hükümet tespit edecekmiş gibi yanlış bir algı var ama asgari ücrette hükümetin ya da cumhurbaşkanının doğrudan bir yetkisi yok. Hükümet ancak asgari ücret üzerindeki vergi ve kesinti yükünü düzenleyebilir, nitekim geçen sefer asgari ücretin vergiden muafiyetini hükümet sağladı. Ama bu asgari ücret artışı değil, brüt ücretten net ücrete giderken ele geçen ücretin artırılmasıdır.

“TÜİK, Türkiye’deki en büyük işveren gibi”

TÜİK mayıs ayında aylık enflasyonu yüzde 2,98 olarak açıkladı ve madde sepetindeki fiyatları açıklamayı bıraktı, bu durum temmuz ayında yapılacak ücret zamlarını düşük tutmaya yönelik bir hazırlık olarak yorumlandı. Aralık ve haziran aylarında TÜİK’in, çeşitli teknik müdahalelerle enflasyonu düşük gösterme çabasına girdiğini belirten Çelik şöyle konuştu:

TÜİK, örtülü biçimde Türkiye’deki en büyük işveren gibi bir fonksiyonu var çünkü TÜİK tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), çok büyük bir grubun gelirini belirliyor. Toplu sözleşmeli işçilerin çoğu ve memur maaşları ile emekli aylıkları enflasyona endeksli. Asgari ücret, doğrudan enflasyona endeksli olmasa da, tespiti tartışmaları sırasında TÜFE üzerinden konuşuluyor. TÜFE oranları, bağımlı çalışanlar ve sabit gelirliler açısından çok ciddi bir gösterge, dolayısıyla TÜİK’in belirlediği oranın birkaç puan fark etmesi, insanların eline geçecek parada ciddi bir değişikliğe yol açıyor.

“Türkiye’deki yoksullaşmanın vebali TÜİK yönetimine”

Mayıs 2022’ye kadar açıklanan madde sepetindeki 409 maddenin fiyatları gizlenmesi ve bunun yerine 150 civarında üründen oluşan gruptaki fiyat endeks oranlarının açıklanmaya başlanmasıyla ilgili Çelik, “Kuşkusuz bu karartmayla birlikte, ücretlere büyük etkisi olacak enflasyonun, temmuz ayından önce düşürülmesi girişimi olarak yorumlamakta haklıyız” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.