Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye’nin Suriye savaşındaki hikayesi: Nasıl başladı, nasıl gidiyor?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriyeli muhalifler ve Esad rejimi arasında arabuluculuk yapabileceğine işaret etti. Medyascope, Suriye’deki iç savaşın Türkiye-Suriye ilişkilerine nasıl yansıdığını sizin için derledi.

Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2021’in Ekim ayında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’la ayaküstü sohbet etme fırsatı bulduğunu açıkladı. Türkiye’nin Suriyeli muhalifler ve Esad rejimi arasında arabuluculuk görevi üstlenebileceğine işaret eden Çavuşoğlu, Suriye Devlet Başkanı’na ilk kez “Esed” yerine “Esad” diye hitap etti.

11 yıl önce başlayan Suriye iç savaşı, Türkiye ve Suriye arasındaki diplomatik ilişkileri kısa süre içinde bozarken Ankara’nın savaşa yönelik politikası çok kez değişti. Medyascope, 2011’den bugüne savaşın ve ikili ilişkilerin önemli anlarını sizin için derledi. 

Savaştan önce

İktidara geldikten sonra “komşularla sıfır sorun” politikasını benimseyen AKP, pek çok ülkeyle olduğu gibi Suriye’yle de diplomatik ilişkilerini iyileştirmek istedi. 2004 yılında iki ülke arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanırken dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşer Esad dışarıya sıkı birer dost imajı verdi. Öyle ki iki lider resmi ziyaretlerin yanı sıra Bodrum’da birlikte tatil yaptı ve Halep’te bir stadyumun açılışına katıldı.

2011’de Suriye iç savaşının başlamasıyla diplomatik ilişkilerde yakalanan bu ivme hızla kaybedildi. Haziran ayında Suriye’nin askeri operasyonları sonucunda en az üç bin Suriyeli mültecinin Türkiye’ye sığınmasının ardından Erdoğan, Suriye’nin “insanca davranmadığı” yönündeki düşüncelerini dile getirdi ve Esad rejiminin tutumunu “vahşet” olarak niteledi.

Erdoğan savaşın başlangıcında bir süre Esad’a karşı açıkça cephe almaktan kaçınsa ve Suriye’de vaat edilen reformların uygulanması gerektiğini vurgulasa da dünya liderlerinin “Esad gitmeli” kervanına katılması fazla uzun sürmedi.

İlk yıllar

9 Ağustos 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “sert bir mesaj vermek için” Suriye’ye seyahat etti. Erdoğan, Esad yönetiminin “vahşeti” sebebiyle sabrının taştığını belirtirken Davutoğlu, iki ülke arasında tüm ticari ilişkilerin ve anlaşmaların askıya alındığını duyurdu.

Çatışmanın ilk dönemleri iki ülke arasında pek çok sınır ihlaline ve küçük çaplı diplomatik krizlere de yol açtı. 21 Kasım 2011’de Türk hacılarını taşıyan iki otobüse Suriye askerlerince ateş açılması, 9 Nisan 2012’de Suriye askerlerinin Türkiye sınırını geçen atışlarda bulunması, 22 Haziran 2012’de hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’ye ait bir keşif uçağının düşürülmesi gerginliği arttıran olaylardan bazılarıydı. 

ABD öncülüğünde uluslararası koalisyon

Ağustos 2012’ye gelindiğinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye’den heyetler, Suriye’nin geleceğine yönelik “toplantılar” yapmaya başladı. Esad rejimine son vermeyi ve Suriye’deki duruma yönelik askeri, siyasi ve istihbari pozisyonlar belirlemeyi amaçlayan toplantılarda, Esad’ın kimyasal silah kullandığı iddiaları da ele alındı.

Barack Obama yönetimi savaşın ilk yıllarında Suriyeli muhaliflere gıda, ekipman gibi ölümcül olmayan desteklerde bulunsa ve çeşitli muhalif komutanlara askeri eğitim verse de ülkeye resmen müdahalede bulunmak için aceleci olmadı.

ABD güçlerinin Suriye topraklarına ilk ayak basışı 4 Temmuz 2014’te IŞİD’in bazı yabancıları rehin almasının ardından bir kurtarma operasyonu kapsamında oldu. ABD, IŞİD’e ait askeri bir üssü bombaladı.

Eylül 2014’te IŞİD’e karşı mücadele etmenin yollarını tartışmak için ABD öncülüğünde bir araya gelen Almanya, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada ve Türkiye, IŞİD’e karşı savaşan unsurları destekleme kararı aldı. 3 Aralık 2014’te “Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) Karşı Uluslararası Koalisyon” adını alan topluluk, Mart 2015’te 60 devlete ulaştı.

YPG meselesi ve Kürtler

YPG’yi terör örgütü PKK’nın bir uzantısı olarak gören Türkiye, örgüte askeri yardım yapılmasına yönelik teklifleri uzun süre reddetti. Ancak Kobani’de YPG’ye yardım edilmesine yönelik uluslararası baskının artmasıyla beraber Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 20 Ekim 2014’te Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Peşmerge güçlerinin Türkiye sınırlarından geçerek Kobani’ye yardıma gidebileceğini açıkladı. 28 Ekim’de Erbil’den hareket eden Peşmerge; silahlar, toplar ve makineli tüfekler taşıyan kırk araçla Türkiye topraklarından geçerek Kobani yakınlarına gitti.

Çavuşoğlu’nun Türkiye’nin politika değişikliğini ilan ettiği gün ABD, YPG’nin de dahil olduğu Suriyeli Kürt güçlere hava yoluyla ikmal yardımında bulundu.

Ekim 2015’te Arap çoğunluklu bölgelerin Kobani Kantonu’na dahil edilmesi, Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında koridor oluşturacak bir Kürt devleti kurulacağına yönelik endişelerini arttırdı. Kürt güçleri Türkiye’nin kendilerine ateş açtığını açıklarken Başbakan Ahmet Davutoğlu “Evet, iki kez vurduk” sözleriyle bunu doğruladı ve iki taraf arasında IŞİD’le mücadele için soğuyan gerginlik tekrar başladı. 

Şubat 2016’da Türkiye ve Suudi Arabistan, Suriye’de ABD ve diğer müttefiklerin de dahil olduğu bir kara operasyonu için diplomatik baskılarda bulunmaya başladı. Hizbullah ise iki ülkenin Suriye’de operasyon için IŞİD’i bir kılıf olarak kullandığını iddia etti.

24 Ağustos 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri ABD desteğiyle Suriye’ye doğrudan askeri müdahale niteliği taşıyan “Fırat Kalkanı” kara operasyonunu başlattı. Uluslararası koalisyonun hava desteğiyle IŞİD kontrolündeki Cerablus kentine taarruz eden Türkiye, kenti bir gün içinde IŞİD’in elinden aldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, operasyonun ilk gününde hem IŞİD’i hem de YPG’yi hedef aldıklarını belirterek iki örgütün de “Kuzey Suriye’de Türkiye’yi tehdit eden terör grupları” olduğunu söyledi.

Düşürülen Rus uçağı 

Esad rejimi tarafından asilerle mücadelede askeri yardım sağlamak için ülkeye davet edilen Rus ordusu, Eylül 2015’te ülkeye müdahalede bulundu. İki ay sonra Türkiye-Rusya ilişkilerine tarihte hiç olmadığı kadar zarar verecek bir olay meydana geldi.

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-16, Türkiye’nin açıklamasına göre on kez uyarılmasına rağmen Türk hava sahasını 17 saniye boyunca ihlal eden Sukhoi Su-24M tipi bir Rus askeri jetini 24 Kasım 2015’te düşürdü. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “arkadan hançerlenme” diye nitelediği olayın ardından Moskova, Türkiye’yi kınadı ve iki ülke arasındaki projelerin askıya alınacağını, Ankara’ya ekonomik yaptırımlar uygulanacağını duyurdu.

Türkiye’nin diğer sınır ötesi operasyonları

İdlib: IŞİD ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı’nı yedi ay içinde tamamlayan Türkiye, Ekim 2017’de Suriye’nin kuzeyindeki İdlib vilayetinde kontrol ve gözlem noktaları kurmak için İdlib Harekâtı’nı başlattı. Hâlâ devam eden operasyon boyunca en az 70 askeri üs ve gözlem noktası kuruldu. 

Zeytin Dalı: Suriye iç savaşının başlangıcından beri PKK bağlantılı örgütlerin oynadığı rolden rahatsızlık duyan Türkiye, 2018’in ilk aylarında Suriye’nin kuzeyinde yer alan Afrin kentine bir operasyon düzenleyerek YPG kontrolündeki kenti ele geçirdi. 

Barış Pınarı: Zeytin Dalı Harekâtı ile benzer bir amaç taşıyan Barış Pınarı Harekâtı’nı diğerlerinden ayıran en temel özellik, operasyon sırasında TSK güçleri ile Suriye rejim güçlerinin çatışmasıydı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.