Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 914. haftalarında Düzgün Tekin için adalet istedi: “Kayıp yakınlarına yaşatılan belirsizlik uluslararası hukuka göre işkencedir”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 215. haftasında sosyal medyadan açıklama yaptı. 914. hafta açıklamasında 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 21 yaşındaki Düzgün Tekin’in akıbeti soruldu. Haftanın açıklaması avukat Ümmühan Kaya tarafından okundu. Cumartesi Anneleri ile İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından yapılan açıklamada, “Kayıp yakınlarına yaşatılan belirsizlik uluslararası hukuka göre işkencedir. Kayıp yakınlarının hakikati bilme hakkının yetkililer tarafından sistemli olarak ihlal edilmesi ise suçtur” denildi.

“Cevapsızım, yönsüzüm!”

Haftanın açıklaması şöyle:

“Uluslararası hukuk; gözaltında kaybedilen kişilerin akrabalarının yaşadığı ağır ıstırapla ilgili yetkililerin sergilediği kayıtsızlık nedeniyle, işkence görmeme haklarının ihlal edildiğini değerlendirmektedir. Yani kayıp yakınlarına yaşatılan belirsizlik uluslararası hukuka göre işkencedir. Kayıp yakınlarının hakikati bilme hakkının yetkililer tarafından sistemli olarak ihlal edilmesi ise suçtur.

914. haftamızda 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Düzgün Tekin’in annesi Elif Tekin’e yaşatılan işkencenin ve onun ‘Oğlum Düzgün neredesin? Seni bulmak için Cumartesi Anneleri’ne katıldım. Cevapsızım, yönsüzüm!’ haykırışının tanığıyız diyerek kamuoyu karşısındayız.

“Evin önünde bekleyen otomobil de bir daha gelmedi”

Sosyalist kimliğiyle bilinen 21 yaşındaki Düzgün Tekin; sendikal mücadelenin içerisindeydi ve DİSK Tekstil –İş Sendikası 2 No’lu Şube delegesiydi. Ailesine bir haftadır polis tarafından takip edildiğini söyleyerek, kendisini takip eden araçlardan birinin plakasının 34 F 6676 olduğunu kağıda yazarak eve bıraktı. Evdekiler de içinde sivil giyimli şahısların bulunduğu bir otomobilin günlerdir evlerinin önünde beklediğini gördü.

Düzgün Tekin 21 Ekim 1995 tarihinde, İstanbul Güneşli Evren Mahallesi’ndeki akrabasının evinden Bayrampaşa’daki işyerine gitmek için çıktı ve bir daha kendisinden haber alınamadı. O günden sonra evin önünde bekleyen otomobil de bir daha gelmedi. Düzgün Tekin’in ailesi avukatlarıyla birlikte tüm resmi kurumlara başvurdu. İnsan Hakları Derneği yasal girişimlerde bulundu, Af Örgütü kampanya düzenledi. Ancak Düzgün Tekin’i günlerce takip eden güvenlik birimleri onun nerede olduğunu bilmediğini söyledi.

“Düzgün’ün bedenini de Edirne yakınlarındaki Çadırkent çöplüğüne gömdük”

Olaydan 18 ay kadar sonra, JİTEM’le bağlantılı itirafçı Kasım Açık; Düzgün Tekin ile ilgili açıklamalarda bulundu. Basına da yansıyan itiraflarda Açık, Düzgün Tekin’in kendisinin de içinde bulunduğu itirafçılar, polis memurları ve askerlerden oluşan JİTEM birimi tarafından sorgulanarak öldürüldüğünü söyledi. Düzgün’ün bedenini de Edirne yakınlarında askeri alan içinde bulunan Çadırkent çöplüğüne gömdüklerini anlattı. Düzgün’ün eşkâl bilgilerini ve üzerindeki giysilerini tarif eden Kasım Açık, olay yeri ile ilgili de bir kroki çizdi.

Bu gelişme üzerine, 27 Mayıs 1997 tarihinde, arama faaliyetinde bulunmak için Düzgün’ün ailesi, arkadaşları ve insan hakları savunucuları Çadırkent’e gitti. Ailenin ve avukatların tüm ısrarlı taleplerine rağmen yetkililer göstermelik bir arama çalışması yaptı ve sonuç alınamadı. Kasım Açık’ın itirafları kendi el yazısı ve imzası ile savcılığa verilse de, etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bugüne kadar yetkili makamlardan Düzgün Tekin’in akıbetine yönelik hiçbir açıklama yapılmadı, hukuk işletilmedi ve dosya cezasızlık zincirinin bir halkasına dönüştürüldü.

Çadırkent’teki çöplükte elleriyle oğlunun kemiklerini bulmaya çalışan baba Veli Tekin, oğluna kavuşamadan aramızdan ayrıldı. Annesi Elif Tekin hala oğluna kavuşmayı bekliyor. Onun, Galatasaray Meydanı’ndan “Dağlar, taşlar, kuşlar bana yön verin, ben oğluma kavuşayım” haykırışıysa hafızalarımızdan asla silinmeyecek.

Kaç yıl geçerse geçsin; Düzgün Tekin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 215 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.