Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda dün (4 Ekim) görüşmelerine başlanan “Sansür Yasası”nın ilk iki maddesi kabul edildi. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, yasa teklifini Medyascope’a değerlendirdi. İrvan, “‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’ diye yeni bir suç yaratılıyor” diye konuştu.
Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen Basın Kanunu’nda değişiklik içeren 40 maddelik teklifin TBMM’de görüşülmesine başlandı ve ilk iki maddesi kabul edildi. Kabul edilen ilk iki maddeden biri “internet haber sitelerinde çalışanlara basın kartı verilmesini” sağlayan maddeydi. Diğeri ise Basın Kanunu’nun ikinci maddesine eklenen “internet haber siteleri” hükmüyle, internet sitelerinin de yaygın dağıtım kapsamındaki basın kuruluşları arasında yer almasıydı.
İrvan, yaklaşık 27 senedir Türkiye’de internet haberciliğinin olduğunu söyledi ve kabul edilen maddelerin internet haberciliği için önemli bir adım olduğunu vurguladı. 2012 senesinde internet medyasını yasal çerçeveye oturtmak için bazı girişimlerin olduğunu ancak sonuçsuz kaldığını belirten İrvan, teklifin iki ayrı başlıkta incelenmesi gerektiğini belirtti.
İrvan, dün akşam kabul edilen maddeler hakkında şöyle konuştu:
“27 yıldır internet haberciliği yapılıyor bu ülkede ama ‘internet medyası’ diye hukuki bir çerçeve yok. İnternet medyasında çalışan gazeteciler, gazeteci olarak kabul edilmiyor. Basın kartı alamıyorlar. Bunun bir yasal çerçeveye oturtulması gayet doğal, önemli ve gerekli. İnternet medyasını yasal bir zemine oturtma anlamında olumlu bir hamle olarak görüyorum 29. maddeye kadar” diye konuştu.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu“
Yasa ile birlikte yeni bir suç çıkarılabileceğini söyleyen İrvan, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”nun sadece gazetecileri değil, sosyal medya kullanıcılarını da kapsadığını söyledi. İrvan şöyle devam etti:
“Bazı gazeteciler ve gazeteci örgütleri bu yasanın sansüre ve otosansüre yol açacağını söyledi. Bu yasayı getirenler ise ‘dezenformasyon’ yasası olarak adlandırıyor. Ben de ‘Sansür Yasası’ olarak adlandırıyorum. ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’ diye yeni bir suç yaratılıyor aslında. Bu suç, sadece gazetecileri değil, herkesi kapsıyor. Ben de mesela bir tweet attığımda, yargılanabilirim bu maddeden dolayı. Yasayı yapanlar, aslında sosyal medyadaki olumsuz olarak saydıkları haberleri engellemek istiyor gibi geliyor bana.”
TÜİK ve ENAG örneği
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) üzerinden örnek veren İrvan, ENAG’ın olası enflasyon açıklamasına gelecek bir şikayet üzerine dava açılabileceğini söyledi. Açılacak dava sonrası, hâkimin bilginin doğruluğunu devlet kurumu olan TÜİK’e sorduktan sonra ENAG’ın açıklaması için “yalan-dezenformasyon” demesi durumunda yaşanacak olası senaryoları anlattı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İrvan, verdiği örnekten sonra “Bilginin doğru-yanlışlığına kim karar verecek?” diye sordu ve şunları ekledi:
“Bağımsız kurul olsa, ‘Hangi bilginin doğru veya yalan bilgi olduğunu gazetecilik meslek örgütlerinin oluşturduğu bağımsız bir kurula bırakalım’ deseler o zaman bu yasa daha anlaşabilir bir şey. Burada öyle bir şey yok. Burada mahkemeler karar verecek. Hâkim nasıl karar verecek buna? Türkiye’de insanlar tutuklanabilir, yargılanabilir, ceza alabilir, suçlanabilir. Ama suçlandığı süreçte, insanlar ceza almaz. Mahkeme süreçlerinde insanlar yeterince mağdur oluyor zaten. Bir sürü insan tutuklu yargılanıyor.”