Süper Lig 22/23 sezonunda geride bıraktığımız 11 haftada bir maç eksiğine rağmen lider olan, UEFA Avrupa Ligi’nde de Rennes karşısında 3-0’dan 3-3’lük beraberliği yakalayan ve orada da liderliği sürdüren Fenerbahçe’nin 68 yaşındaki Portekizli teknik direktörü Jorge Jesus’un, diğer hocalardan farkını Hasan Hüseyin Alimoğlu yazdı.
Jorge Jesus’un farkı ne?
Fenerbahçe’nin Portekizli kurt hocası Jorge Jesus, geldiği günden bu yana ezber bozmaya devam ediyor. Jesus, yıllarca gördüğümüz ve maalesef kabullendiğimiz davranışların yerine doğru olan modelleri itinayla oyuncuları üzerinden Türk futboluna işliyor. İşte Jesus’u diğerlerinden ayıran bazı farklar!
1) Bahaneye yer yok!
Yıllardır her basın toplantısında duyduğumuz bazı cümleler vardır, futbol ile ilgilenin veya ilgilenin bu cümlelere kulağınız mutlaka aşinadır. “Takımımız çok yorgundu… Avrupa’ya gitmek bizi yoruyor haftada iki maç oynuyoruz. Kadromuz çok dar (geniş), sakatımız çok, en iyi oyuncumuz satıldı…” Peki Jorge Jesus’un bugüne kadar herhangi bir maçın sonunda bir bahaneye sığındığını gördük mü? Herhangi bir maçın sonunda hakemden bahsettiğini veya maç yoğunluğundan şikayet ettiğini duydunuz mu?
Jorge Jesus’un elinde bu bahaneleri kullanmak için çokça sebep de vardı. Örneğin Dinamo Kiev’e elenmesini Kim Min Jae gibi bir aseti kaybetmesine bağlayabilirdi. Konyaspor maçındaki mağlubiyet için Enner Valencia’nın kırmızı kartından söz edebilirdi. Ancak bunları yapmak yerine saha içindeki eksikleri konuşup bu eksikleri tamamlamak için çalışmak gerektiğini vurguladı. Keza transfer döneminin sonunda yaşanan forvet kaosunda taraftarın belki de en son istediği isim olan Michy Batshuayi kadroya katılınca “Elimdeki kadro yeterli” dedi. Başka bir açıklama yapıp, kendisini kurtarmayı da tercih edebilirdi.
2) Ayrıntılara yoğun mesai!
Jesus’un özellikle duran toplara çok yoğun mesai harcadığını görüyoruz. Fenerbahçe, Süper Lig’de duran toplardan en çok xG (gol bekletisi) üreten 3. takımken aynı zamanda duran toplardan en az xG veren 1. takım. Yani hem savunmada hem hücumda çok başarılı bir Fenerbahçe görüyoruz. Maçları dikkatli izlediğimizde neredeyse her maç ve her duran topta ayrı bir duran top setini uygulamaya çalışan Fenerbahçe dikkatlerden kaçmıyor. Mesela son Ankaragücü maçındaki bir pozisyonu gösterelim ve açıklayalım. Korner kullanılmadan Batshuayi ve Valencia kendilerini dışarıya atıyorlar, topla buluşan Batshuayi arkadan bindiren Osayi’nin önüne yuvarlıyor ve Fenerbahçe bu organizasyon sayesinde arka direkte sayısal üstünlük kuruyor.
Duran top çalışmalarını sadece frikiklerde veya kornerlerde görmüyoruz. Duran top sayılıp sayılmadığından bazen şüpheye düştüğümüz penaltıyı dahi çalışıyor Jorge Jesus. AEK Larnaca maçında hem Batshuayi’nin hem de Enner Valencia’nın penaltısında ceza sahasının çevresine Osayi ve Ferdi’yi seken toplar için yerleştirdiğini görüyoruz.
3) Kırılgan takıma elveda!
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Fenerbahçe camiasının son 10 yılını nasıl tanımlarsınız diye sorulsa, tek kelime ile “kırılgan” yanıtı verilebilir. Son saniyede kaçan şampiyonluklar, büyük heveslerle gelen futbolcular ile yapılan vedalar, büyük ümitler bağlanan Ali Koç’un şu ana kadar sportif anlamda yarattığı hayal kırıklıkları… Bu sebepler tüm camianın psikolojisini ciddi şekilde bozdu. Kadıköy’de geriye düşer düşmez orada olanlar ve ekran başındakiler tabloyu çok net görürdü: Burada negatif bir hava var! Örneklerle ilerlersek çok daha açıklayıcı olacaktır. Fatih Karagümrük maçı geçmiş senelerde oynansaydı Fenerbahçe oyuncuları kulübesi ve taraftarı son dakikanın son saniyesine kadar oyunda kalıp 3 puanı alabilir miydi? Hayır! Eminim ki Burak Kapacak’ın golünün ardından homurdanmalar başlar son golü bulan taraf da yüksek ihtimal ile yakaladığı momentum ile deplasman ekibi olurdu. Ancak Jesus’un Fenerbahçe’sinde konsantrasyon kaybına ve kırılmaya yer yok!
Kırılma meselesinden söz ederken sadece saha içerisinde yaşanan pozisyonları değerlendirmek eksik olur. Jesus, oyuncuların kırılmasına da müsaade etmiyor. Birçok izleyici son yıllarda Alex dönemi hariç hatırlamıyordur ki bir Fenerbahçe futbolcusu ıslıklandıktan sonra ayağa kalksın ve kendisini yeniden sevdirsin. Eğer ıslıklanırsan, Kadıköy’de istenmezsen kimse seni kurtaramaz ve kariyerin yokuş aşağı bir yolculuğa başlar. Ancak Jesus’un burada da oyuncuları için biricik bir rolü var. Jesus, taraftar ile futbolcuların arasına girerek adeta bir “Akil Adam” gibi sorunları da çözüyor. Başka bir teknik adam Altay Bayındır’ı kurtaramayabilirdi. Bundan sonra işler çok daha kötü hale gidebilirdi ancak Jorge Jesus, taraftara doğru zamanda doğru mesajı vererek zeytin dalı uzattı. Eminim ki bir sonraki maç Fenerbahçe taraftarları Altay’ı çağırarak kaptanlarına sevgi gösterisinde bulunacaklardır.
Yazan: Hasan Hüseyin Alimoğlu
Editör: Doğa Üründül