Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın bugün (27 Ekim) tutuklanmasına ilişkin mahkeme kararı belli oldu. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında, “terör örgütü propagandası yapmak suçunun işlendiğine dair” deliller, delillerin toplanmaya devam etmesi, ikametinde ele geçirilen materyaller gerekçe gösterildi. Ayrıca “eylemin sabit görülmesi halinde alması muhtemel ceza miktarı da dikkate alındığında tutuklamanın ölçülü olduğu” da kararda yer aldı.
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı dün (26 Ekim) sabah erken saatlerde İstanbul’daki evi aranarak gözaltına alınmış ve Ankara’ya sevk edilmişti. Ankara Adliyesi’nde bugün (27 Ekim) savcılık ifadesi veren Fincancı, tutuklama istemiyle hâkim karşısına çıktı. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği, Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle tutuklanmasına karar verdi.
Medyascope, Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin Fincancı hakkındaki tutuklama kararına ulaştı. Hâkimliğinin kararında, “terör örgütü propagandası yapmak suçunun işlendiğine dair” deliller, delillerin toplanmaya devam etmesi, ikametinde ele geçirilen materyaller tutuklamaya gerekçe gösterildi. “Eylemin sabit görülmesi halinde alması muhtemel ceza miktarı da dikkate alındığında tutuklamanın ölçülüdür” denilen kararda ayrıca, “adli kontrol kararının yeterli olmayacağı” hususunun da tutuklamanın gerekçelerinden biri olduğu belirtildi.
Fincancı’nın savcılık ifadesi
Fincancı, savcılıkta verdiği ifadesinde, Medya Haber TV’den kendisini arayanları şahsen tanımadığını, kanalın PKK silahlı terör örgütüyle irtibatı ve geçmiş haberleri hakkında bilgi sahibi olmadığını şöyle anlattı:
“Bana sormuş olduğunuz incelenen görüntüler kapsamındaki kimyasal, toksik ve zehirli gazlarla ilgili yorum bir ön değerlendirmedir. 18 Ekim 2022’de hekimler arasında yapmış olduğumuz video değerlendirmesi ile 19 Ekim 2022’de canlı bağlantıya çağrılmam arasında bir irtibat yoktur.”
Fincancı’nın avukatı ise “Adli tıpçılar hukukçulara yakın bir görev yapmaktadır. Bu kapsamda müvekkilim de bir adli tıp uzmanı ve akademisyen, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı olarak da görev yaptığı için soruşturmaya konu olaylar bizzat müvekkilimin doğrudan doğruya görev alanıyla ilgilidir” savunmasını yaptı.
“Video Almanya’da gösterildi”
Fincancı’nın ifadesinde şunlar kaydedildi:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Almanya’da Rosa Lüksemburg Vakfı’nın ‘Cezaevi ve İnsan Hakları’ konulu bir konferansında yine nerenin vatandaşı olduğunu bilmediğim, o ortamda tanıştığım bir meslektaşım içinde bulunduğum hekim arkadaşlarıma bir video gösterdi. Bizler bu videoyu izleyip karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Benim Medya Haber TV’de canlı yayında yaptığım bağlantı öncesinde video hakkında böyle bilgi sahibi oldum. Bana sormuş olduğunuz incelenen görüntüler kapsamındaki kimyasal, toksik ve zehirli gazlarla ilgili yorum bir ön değerlendirmedir. 18/10/2022 tarihinde hekimler arasında yapmış olduğumuz video değerlendirmesi ile 19/10/2022 tarihinde canlı bağlantıya çağrılmam arasında bir irtibat yoktur. Benim yaptığım bu ön değerlendirmede de herhangi bir kurum ve kuruluşa müracaatımız olmuyor. Uluslararası Cenevre Sözleşmesinde bir araştırma yapılması için devletler tarafından başvuru yapılmasını gerekmektedir.”
“Kimyasal silahlara ilişkin otopsilere katılmışlığım vardır”
Fincancı daha önce kimyasal silahlar üzerinde Türk Tabipleri Birliği bünyesinde oluşturulan, Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin de aralarında bulunduğu 20 branş derneği ile ‘kimyasal silahlar gösteri kontrol ajanları’ ve ‘kimyasal gösteri kontrol ajanlarıyla temas edenleri sağlık sorunlarını değerlendirme raporu’ adlı iki ayrı kitabın hazırlanmasında aktif rol aldığını söyledi. Fincancı ifadesinde şunları kaydetti:
“2012 yılında Bahreyn’de, 2016 yılına kadar Galatasaray Üniversitesi’nde hukuk fkültesi öğrencileriyle otopsilere katıldım. Soruşturma konusu olayla ilgili olarak kimyasal gazlara ilişkin biber gazı, siyen gazı, siyester ve göz yaşartıcı gazlar nedeniyle yaşanan olaylara ilişkin otopsilere katılmışlığım vardır. Bu olaylara ilişkin örnek almışlığımız da vardır. Yine bu konuda otopsisi önce yapılıp değerlendirme için bize başvurulduğu durumlar da vardır.
“Kuzey Irak yerini IPPNW raporunda okuyarak öğrendim”
Ben Kuzey Irak yerini IPPNW raporunda okumak suretiyle öğrendim. Kapalı bir alan olduğu anlaşılıyordu ve rapor kapsamında Kuzey Irak’ta olduğundan bir bilgimiz rapor kapsamında yoktur. Bu hususu da yine yukarıda belirtmiş olduğum gibi 18 Ekim 2022’de videonun izlendiği hekim arkadaşlarımın grubunda söylemiştir. O arkadaşlarda IPPNW grubuna üyedir. “
“Yakın dönemde otopsili bir olay için aranmamıştım”
“Beni Medya Haber TV’de canlı bağlantı için arayan kişiyi tanımıyordum. Yine söz konusu yayın kuruluşunun PKK silahlı terör örgütünün irtibatlı ve geçmiş haberlerini, yayınlarını bilmiyorum. Çünkü ben hiç haber izlemeyen, hatta kendi bağlantı yaptığım programları da sonrasında izlemeyen bir insanım. Yakın dönemde Türk Tabipleri Birliği görevim ve otopsili pek bir olay olmadığı için aranmamıştım ancak TİHV’de bulunduğum dönemde hak ihlallerinden dolayı daha sık aranıyor ve haber niteliği paylaşımlar ve adli tıp içerikli bilgime danışılıyordu.”
“Doğrudan görev alanıyla ilgilidir”
Avukat Oya Meriç Eyüboğlu ise savunmasında şunları söyledi:
“Adli tıpçılar hukukçulara yakın bir görev yapmaktadır. Bu kapsamda müvekkilim de bir adli tıp uzmanı ve akademisyen olarak Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı başkanı olarak da görev yaptığı için soruşturmaya konu olayları bizzat müvekkilimin doğrudan doğruya görev alanıyla ilgilidir.”
“Bağımsız heyetlerce inceleme yapılması gerekir”
Eyüboğlu, Fincancı’nın görüntüleri izlemesi ve ön değerlendirme yapmasının normal olduğuna şu sözlerle dikkat çekti:
“Müvekkilimin de görüntüleri izleyerek dolaylı deliller üzerinden yapmış olduğu ön değerlendirme sonrasında daha ayrıntılı çalışma yapılmak suretiyle nihai değerlendirmeye dönüştürülür. Kimyasal gazlar açısından Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan komisyona üye devletlerin başvurusu gerekmektedir. Bu iddialar araştırılmalı, rapor ve değerlendirmeler ayrıntılı olarak hazırlanmalıdır. Görüntüler üzerinden bu mümkün değildir, ön değerlendirme yapılabilir. Müvekkilim de bu kapsamda ön değerlendirme yapmıştır. Cenevre Anlaşması gereği yerinde ve bağımsız heyetlerce inceleme yapılması gerekir. Sözleşmenin de gereği budur.”