İstanbul’un su sorununu çözmek üzere Sakarya’da 2014 yılında temeli atılan ve 2016’da açılacağı vaadedilen Melen Barajı hâlâ kullanıma açılmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclis Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, barajın sağlıklı bir şekilde yapılma şansının olmadığını vurguladı. Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise “Baraj revize edilemiyorsa bir an önce yeni bir baraj inşaatına başlanmalı” dedi.

2016 yılında bitmesi gereken Melen sisteminin, gelinen noktada gerekli iyileştirmelerin yapılmasının ardından planlanandan 10 yıl sonra, yani 2026’da tamamlanması öngörülüyor. Bugün, İstanbul’un içme suyunun yaklaşık üçte biri Melen’den geliyor. Ancak baraj henüz kullanıma açılmadığı için su doğrudan Melen Çayı’ndan çekiliyor. Bu işlem ise İSKİ’nin maliyetini artırıyor.
“Zemine uygun olmayan baraj yapılmış”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclis Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, Melen Barajı’nın üzerinde çatlaklar olduğunu bu nedenle kullanılamadığını belirtti:
“Melen Barajı’ndan İstanbul’a düzensiz bir akış var. Zemine uygun olmayan bir baraj yapılmış. Böyle yapılınca da barajın üzerinde çatlaklar oluşmuş. Anladığım kadarıyla o barajın onarılma şansı da yok. 2023 Şubat ayında bitmesi ve su toplamaya başlamış olması gerekiyordu. Ama iş tasfiye kararnamesi ile tasfiye edildi.”
“İBB’nin baraj yapma şansı yok”
Önümüzdeki 5 yıl süreyle Melen Barajı’nın sağlıklı bir şekilde yapılma şansının olmayacağını vurgulayan Subaşı, “Bize ‘2040’a kadar su sorununu çözdük’ diyorlardı. Böyle diyerek sanki İstanbul’un su sorununu çözen bir iktidar görüntüsü vermişlerdi ama bunların doğru olmadığını da anlamış oluyoruz” dedi.
Subaşı, baraj yapımının sorumluluğunun Devlet Su İşleri’ne ait olduğunu belirterek, “Bizim İBB olarak gidip orada baraj yapma şansımız yok. Ama o barajın parasını yapıldıktan ve hizmet aldıktan sonra İBB ödeyecek. Bu nedenle bu yerel idare mi genel idare mi diye tartışılacak konu değil. Bu genel idarenin, Devlet Su İşlerinin görevidir” dedi.
Sorunun çözümü için Devlet Su İşleri’ne bağlı siyasi kişilerin barajın neden yapılmadığını anlatması gerektiğini söyleyerek seçimden sonra gelecek iktidarın çözmesi gereken ilk konulardan birinin Melen Barajı olduğunu belirtti.
1) Bir Beceriksizlik Örneği: Melen Barajı
“İstanbul’un su sorununu 2040 yılına kadar çözdük”(Erdoğan) ve
“…2071 yılına kadar çözdük”(Eroğlu) gibi büyük ama gerçeği yansıtmayan söylemlerle halka sunulan ama tam 33 yıldır bitirilemeyen Melen Projesini biraz konuşalım mı?— Doğan Subaşı (@DoanSubasi) January 22, 2023Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Baraj bize göre teknik, müteahhide göre ekonomik sebeplerle durdu”
Su Politikaları Derneği Başkanı ve eski DSİ Yöneticisi Dursun Yıldız, Melen Barajı’ndaki son durumu anlattı. “Melen Barajı’nın gövdesinde oluşan çatlakları güçlendirmek için başlayan inşaat çalışmaları bize göre teknik, müteahhide göre ekonomik nedenlerle 2022’de durdu” diyen Yıldız, güçlendirme işinin DSİ tarafından feshedilerek, tasfiye edildiğini belirtti.
“Olmuyorsa yeni bir baraj yapılmalı”
Yıldız, barajın inşaatının güvenli bir şekilde tamamlanabilmesi için öncelikle baraj gövdesinin oturduğu zeminin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi:
“Mevcut barajdaki sorunların giderilebilmesinin teknik ve ekonomik olarak yapılabilirliği de çok detaylı araştırılmalı. Bir önceki güçlendirme projesi revize edilecek. Bu nedenle bu şekilde eğer olmuyorsa bir an önce baraj yakınındaki bir başka kesitte yeni bir baraj inşaatına başlanmalı.”
İstanbul’un su problemi çözülecek mi?
Melen Barajı’nın İstanbul‘un su temin sisteminin çok önemli bir parçası olduğunu belirten Yıldız, barajın tamamlanması durumunda İstanbul’un içme suyu depolama kapasitesinin yüzde 70 oranında artacağını söyledi:
“Ayrıca daha yağışlı bir havzada olduğu için su güvenliğini arttıracak. Ancak Melen Barajı tamamlansa bile iki kıtaya yayılmış 17 milyonluk İstanbul’un su sorunu çözülmüş olmaz. Sadece dönemsel olarak rahatlar.”
“İstanbul’un su sorunu sadece fiziki olarak çözülemez”
Yıldız, İstanbul’un su sorununun sadece fiziki su temini ile çözülemeyeceğini belirterek, talebin sıkı bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguladı:
“İstanbul’un nüfusunun yüzde 65’i Avrupa yakasında bulunuyor. İstanbul’a günde sağlanan yaklaşık 3 milyon metreküp suyun üçte ikisi bu bölgeye temin ediliyor. Bu suyun yaklaşık yarısı da Melen sisteminde bulunuyor. Melen Barajı tamamlanamadığı için, bugün için çok büyük enerji maliyeti ile devasa pompa istasyonlarıyla sağlanıyor. Bu miktar artıp azalabiliyor ancak ortalama durum bu. İstanbul’un su sorunu sadece fiziki olarak sürekli su temini ile çözülemez. İstanbul‘da su konusunda talebin çok sıkı bir şekilde yönetilmesi gerekir. Nüfus artışının sınırlandırılması ve tersine göçün teşvik edilmesi lazım. Bu nedenle Melen Barajı tamamlansa da dönemsel olarak İstanbul’a su temini rahatlar ancak İstanbul’un ekonomik, ekolojik, su yönetimi problemi sürer.”
“İnşaat uzarsa İstanbul’un su temini planı bozulur”
Melen Barajı’nın tamamlanacağı sürenin üç defa ertelenmesinden dolayı kesin tarih verilmesinin zorlaştığını belirten Yıldız, yeni inşaatın tamamlanma süresinin uzamasının İstanbul’un su temini planını tamamen bozacağını söyledi:
“İstanbul’u su krizine sokmasa da su arz güvenliğini özellikle Avrupa Yakası’nda çok zorlar. İstanbul’a ekonomik olarak su arz güvenliği büyük riske girer. Çünkü Melen Barajı tamamlanana kadar günde yaklaşık 1 milyon metreküp su Avrupa yakası için toplam 300 metre yüksekliğe pompajla basılmak zorunda kalınır ki bu da büyük bir enerji maliyeti getirir. Bizim hesaplarımıza göre Melen Barajı bitirilemediği için harcanan ilave enerji maliyeti yeni bir baraj yapımının inşaat maliyetine yaklaştı. Bu nedenle barajın bir an önce tamamlanması hem ekonomik açıdan hem de su arzı güvenliği açısından önemli.”
“Su politik çekişmelere konu edilmemelidir”
“Su temini hizmeti atık su arıtımı ile de bir bütün olarak ele alınmalı” diyen Yıldız, bu hizmetin hem ekonomik hem de idari işletme yüklerini arttırdığı görüşünde:
“Bu nedenle merkezi idare ile belediye arasında çok iyi bir koordinasyona ihtiyaç var. Su bir insan hakkı hatta bir canlı hakkı olarak gündelik politik çekişmelere konu edilmemelidir. Bu koordinasyonun İstanbul için yeterince sağlandığını söyleyemeyiz. İstanbul, Avrupa’daki birçok ülkeden daha büyük bir nüfusa sahip ve su konusunda tarih boyunca sıkıntılar yaşamış bir kentimiz. Bu nedenle bugün ortaya çıkan sorunların en uygun ve sürdürülebilir olarak çözümü için merkezi hükümet ile yerel yönetim arasındaki diyalog daha sıkı olmalı ve belediyeye idari ve mali açılardan destekler sağlanmalıdır.”