Medyascope deprem bölgesinde: Yer gök Hatay için ağlıyor

Depremin 13. gününde (18 Şubat Cumartesi) yeniden Antakya’dayız. Önceki gece üç kişinin enkazdan sağ olarak çıkarıldığını öğreniyoruz. Arama kurtarma çalışmasının devam ettiği noktaları bulmaya çalışıyoruz. Birkaç yerde duruyoruz, arama kurtarma ekipleriyle ve enkaz başında bekleyen yurttaşlarla konuşuyoruz ama maalesef hayat belirtisi yok, hepsi cenaze bekliyor. Yer gök Hatay için ağlıyor.

İlk iki katı çökmüş ağır hasarlı bir evin iş makineleriyle yıkımına tanık oluyoruz. Evin önünde yakınlarının cenazesini bekleyenler var. Bir AKUT görevlisi çöken katlarda üç kişinin cenazesinin olduğunu, onları çıkarmak için binayı tamamen yıkmaları gerektiğini, başka şekilde çalışamayacaklarını anlatıyor.

Yer gök Hatay

Buradan ayrılıp Hatay depreminin sembolü olan Rönesans Rezidans’a doğru yola çıkıyoruz. Enkaz kaldırma çalışması başlamış. Halk arasında “kepçe” olarak bilinen 11 adet iş makinesi aynı anda çalışıyor. Alan çok büyük. Ancak gözümle görebildiklerimi sayabiliyorum ama etrafta park halinde de onlarca iş makinesi var. Kamyonları saymıyorum bile. Alanın etrafında çok sayıda güvenlik görevlisi var. Kendisinden günlerdir haber alınamayan Hatayspor’un Ganalı futbolcusu Christian Atsu’nun cenazesi bu enkazdan çıkarıldı.

Arama ve kurtarma çalışmaları bitti: Yer gök Hatay için ağlıyor.

Önceki günlerde konuştuğum bir yurttaş, depremin ilk gününü “Gökler sanki bizim için ağlıyordu” diye anlatmıştı. Hatay’da depremin ilk iki günü sağanak yağmurluydu. Onu kastediyor olmalı. Altınözü ilçesine bağlı Tepehan Köyü yakınlarında depremin oluşturduğu yarığı görünce nedense aklıma bu cümle geldi. Hem gök hem de yer ağlamış. 200 metre genişliğinde, 400 metre uzunluğunda, 50 metre derinliğinde olan bu yarık Hatay’ın sembolü zeytin ağaçlarıyla dolu bahçeyi içine içine almış. Biz çekim yaparken çok sayıda yurttaş arabalarını durdurup yarığa bakmaya geliyor. Aralarında geçen konuşmaları dinliyorum: “Buraya bir cam teras yapar, turizme açarlar, utanmazlar.”

Uluslararası bir şirketin Hatay temsilciliğini yapan iş insanıyla görüşmeye gidiyoruz. Ekonomik olarak güçlü olup da kalmaya karar verenlerden. İsmini vermek istemiyor. Çünkü “Bu çok büyük bir fedakârlık değil, bunun reklamını yapmak istemiyorum” diyor. “Nasıl kalacaksınız?” diye soruyorum:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Burada çalışan 200 arkadaşımız var. Yedi arkadaşımızı kaybettik. Yakınlarını kaybedenler var. Herkes gitti. Ama Hatay’ın dokusunu korumak için elimi taşın altına koymak istedim. Firmamızın binası kullanılamaz halde. Prefabrik yapılarla devam edebiliriz belki. Hayatı yeniden normale döndürmek gerekiyor. Biz kalırsak burada çalışanlar da kalabilir, belki başka büyük işletmelere örnek olur. Bunu para için yapmıyorum. Ekonomik olarak burası olmasa da hayatıma aynı şekilde devam edebilirim, buna ihtiyacım yok. Ama ileride ‘Neden mücadele etmedim?’ demek istemiyorum. Deneyeceğim.”