Medyascope deprem bölgesinden bildiriyor. Felaketin 11. gününü (16 Şubat) Hatay’ın Samandağ ilçesinde, bugünü ise İskenderun’da geçirdik. Samandağ’a bağlı Çanakoluk Köyü’nde yedi aile bir seranın içinde yaşıyor. Depremin ilk günlerinde sayıları 70’e kadar çıkmış. 12. günde (17 Şubat) ise İspanya Sahra Hastanesi’nde gerçek bir koordinasyona tanık olduk.
Depremin 11. gününü (16 Şubat) Hatay’ın Samandağ ilçesinde geçirdik. Çanakoluk Köyü’nde yedi aile bir seranın içinde kalıyorlar. Aralarında iki aylık bebeği olan bir anne de var. Gitmeden önce röportaj yapmak istediğimizi söylemek üzere aradık. Köye vardığımızda bizim için sofra hazırlanmıştı. Onca felakete rağmen “misafir” olarak gördükleri bizi “doyurmayı” ihmal etmiyorlar. Köyde yıkılan ev sayısı iki ama köy sakinleri evlerine girmek istemiyor. Depremin ilk günlerinde serada kalanların sayısı 70’e kadar çıkmış. Hatay’ın merkezindeki evi yıkıldıktan sonra köye gelen Gülhan Karataş ağlayarak deprem anını anlatıyor:
“Biz deprem değil, bir felaket yaşadık. Anlatılmaz. Allah kimseye yaşatmasın. Sanki dünya başımıza yıkılmış. Gökler resmen bizim için ağlıyordu. İnleme sesleri içimizi yakıyor. Anneler, bebekler, çocuklar… Çok acı. Söylenecek çok söz var ama boğazım düğümleniyor, söyleyemiyorum.”
11 gündür kayıp olan Evren bulundu
Meziyet Elma isimli yurttaş, özel gereksinimli oğlu Evren Elma’nın Defne Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde yattığını, depremden sonra hastaların tahliye edilmesiyle kendisinden 11 gündür haber alamadığını anlattı. Bugün konuyu gündeme getirdiğimiz için aldığımız “teşekkür” telefonuyla Evren Elma’nın Adana Şehir Hastanesi’nde bulunduğunu öğrendik.
Ufuk Çeri ile birlikte dünden bugüne en iyi hissettiğimiz an. Evren bulunduktan sonra köyde çocuğu kayıp bir başka ailenin daha olduğunu öğrendik. Tam iletişime geçip röportaj teklifinde bulunacaktık ki DNA testi sonuçları eşleşmiş, çocuklarına kavuşmuşlar. Kim bilir böyle kaç çocuk kayıp…
Günü Samandağ merkezde bitirmek üzere yeniden yola çıkıyoruz. Evleri yıkılmış, çadırda kalan aileler sokağa kurdukları sofraya bizi de davet ediyor. Sadece selam verip “Geçmiş olsun” diyoruz, “Buyurun sofraya” diyorlar. Kadınlarla sohbet ediyorum. Afetin toplumsal cinsiyeti de bir başka boyut. Özellikle tuvalet ihtiyaçlarını nasıl karşıladıklarını soruyorum. Biri gözlerini beş saniye kapatıp dudaklarını sıkarak “Sormayın” dercesine kafasını sallıyor. Antakya’da olduğu gibi Samandağ’da da sadece kalmak zorunda olanlar, gidemeyenler, yani yoksullar kalmış.
12. gündeyiz: İskenderun, sahra hastanesi ve “koordinasyon”
Depremin 12. gününde (17 Şubat) İskenderun’dayız. Geçen yıl “Medeniyetler Bahçesi” temasıyla 500 bin kişiyi ağırlayan EXPO Fuar Alanı artık depremden etkilenen yurttaşlar için kurulmuş sahra çadırlarına ve yardım merkezlerine ev sahipliği yapıyor. İspanya Birliği Sahra Hastanesi’ndeyiz. Günlerdir koordinasyonsuzluğu konuşuyoruz ama burada işler tıkır tıkır ilerliyor. Ayakta tedavi edilen hastalar sıra alıyor, tek tek muayene oluyor.
Türkiye’de doktora öğrencisi olan Carlos Ortega (Medyascope’u yakından takip ettiğini söylüyor, görevlileri röportaj konusunda o ikna ediyor) burada doktorlar ve hastalar arasında iletişimi sağlamak için gönüllü olarak çevirmenlik yapıyor. Hastanenin direktörü “Ameliyat da yapabiliyoruz” diyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile çalışan bu ekip sahaya hakim, her şeyi ve birbirlerini denetliyor. Alana girer girmez, afet yönetimi bilen “profesyonel” bir ekibin sizi karşıladığını hissediyorsunuz. Direktör her geçen gün hastalarının arttığını ve yardım ettikleri için çok mutlu olduklarını söylüyor.
Buradan ayrılıp İskenderun’un merkezine doğru yola çıkıyoruz. Burası Antakya’ya göre çok daha hareketli. Dükkanını açmış olan esnaf, ağır hasarlı bazı evlerin önünde kamyonetler var. Depremden etkilenen yurttaşlar içerde kalan eşyalarını çok büyük bir riski göze alarak kendi imkanlarıyla çıkarıyor.
İki katlı hafif hasarlı bir binanın geçen hafta Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kontrol edildiğini ve oturma izni verildiğini öğreniyoruz. Çevredeki esnaf aracılığıyla binada yaşayan Gökhan Altun’a ulaşıyoruz. Yanımıza geliyor, mikrofon uzatıyoruz:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Binamıza oturma izni verdiler. Ama hasar var. Hafif hasarlıymış. Umarım doğrudur. Korkudan içeri giremiyoruz. Kolonlar sağlam dediler. Ama patlamış bir kolon var. Arkada bir duvar çöktü. Zarar verir mi vermez mi bilmiyorum.”