Önce deprem sonra sel… Hatay, depremin 38. gününe sağanak yağışla girdi. Tüm geceyi çadır temizlemek ile geçiren vatandaşlar, çadırlarını olası bir yağmura karşı yükseltmek zorunda kaldı. Vatandaşların tek istedikleri konteynerlere yerleştirilmek.
Depremden en fazla etkilenen illerin başında gelen Hatay’da gece (14 Mart), yoğun bir yağış ile başladı. Yağan yağmur, çadırda kalan vatandaşların da zor bir gece geçirmesine neden oldu. Hatay’ın en büyük ikinci ilçesi olan İskenderun’da iki çadırkente gittim. İkisinde de aynı manzara ile karşılaştım: Çadırların içi su içinde, her çadırın başında briket ve beton palet var. Vatandaş bu malzemeleri çadırlarını yükseltmek için kullanıyor. Hepsinin ağzından tek bir cümle çıkıyor: “Çok zor durumdayız, bize yardım edin.”
Briketler ve palet betonlar yağmur yağdığı gibi çadır alanlarına getirilmiş. Fakat Meteoroloji Genel Müdürlüğü hafta boyunca deprem bölgesinin yağışlı olacağını konusunda uyarıda bulunmuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da bu uyarıyı Twitter hesabından paylaşmıştı. Uyarılara rağmen bölgede önlem alınmadı.
“Rezilliğimizi mi anlatalım?”
Çadırkentte konuştuğumuz vatandaşlar ne yapacağını bilmiyorlar. Çadırlarını yükseltip etrafını taşlarla kapatmaya çalışıyorlar ancak bunun nihai bir çözüm olmadığının farkındalar. Kameraya konuşmayan ama bana dertlerini anlatan vatandaşlar da oldu. Kameraya konuşmama nedenleri de yardımların kesilmesi korkusu ve “fişlenmek.”
- Okuyun: Kılıçdaroğlu, Akşener ve Davutoğlu Şanlıurfa’da | Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından “Hükümet istifa” sloganı atıldı
Artık vatandaşların söyleyecek tek bir sözü bile yok. Her konuşmak istediğim kişiden “Rezilliğimizi mi anlatalım, halimizi görmüyor musun?” cevabını alıyorum. Vatandaşlar şu anda konteyner istiyorlar ve bunun neden çözülmediği konusunda da bir bilgileri yok. Depremin üzerinden 38 gün geçti, vatandaşlar şimdi de yaslarını yaşamak yerine ellerinde olan çadırlarını korumaya ve hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Yok olan mahalle: Emek Mahallesi
İskenderun’dan çıkıp Hatay merkezin yolunu tuttum. Merkeze girdiğiniz andan itibaren yıkılmayan veya hasarlı olmayan bir bina göremiyorsunuz. Buralardan biri de Emek Mahallesi. Mahalleye girer girmez ağır bir koku ile karşılaşıyorsunuz. İlk köşede bir teyze ve onun yeğeni ile konuştum. Tüm mahallenin yok olduğunu söyleyen teyze, eşyalarını çıkarmak için tekrar evine gelmiş. Evinin içine girdim. Duvarlar çökmüş, eşyalar kırılmış, ev neredeyse yerle bir olmuş. Ancak şu anda o evden eşyalarını kurtarmak tek umutları.
Daha sonra mahallenin içerisine doğru ilerledim. Tek tek çadırlar gördüm ancak çadırda yaşayanlarla konuştuğumda eşyalarını enkazdan çıkarmak için beklediklerini söylediler. Mahallede tek bir tane bile hasarsız ev yok. Daha da kötüsü vatandaşlar evlerine girip eşyalarını almaya çalışıyorlar.
Tamamen yok olan mahallede konuşacak insan bulmak da çok zor çünkü mahalleliler burayı terk etmeye başlamış. Ben oradayken bir evin sahibi geldi ve neredeyse yıkılmak üzere olan evine girip bir eşya aldı. Yaklaşık bir saatimi geçirdiğim mahallede, sadece 15 kişi ile karşılaştım.
“Ağzımızdan kötü bir şey mi duymak istiyorsun?”
Bu mahalle aslında 21 Şubat’ta Hatay merkezli 6,4 ve 5,8 şiddetindeki depremlerde yerle bir olmuş. Mahallede gezerken bir çadırda yaşayan aile ile karşılaştım. Gazeteci olduğumu söyledim. Röportaj teklifimi reddeden aile, bana, “Ne istiyorsun, ağzımdan kötü bir söz mü duymak istiyorsun? Biz gayet iyi yaşıyoruz. Hiç uğraşma. Bu deprem başka yerde olsa sanki böyle olmayacak mıydı” diyerek tepki gösterdi.
Emek Mahallesi tamamen yok olmuş durumda. Mahallenin ara sokaklarında henüz enkaz kaldırma çalışmaları da başlamamış. Deprem bölgesindeki vatandaşlar geceyi zor geçiyorlar ve tekrar dün geceki gibi bir durumu yaşamak istemiyorlar.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bölgedeki dördüncü günümde Hatay-Samandağ’dan aktaracağım.
