UEFA Şampiyonlar Ligi yarı final ikinci maçında Manchester City, Real Madrid’i 4-0 ile sahadan sildi. Pep Guardiola’nın asimetrik 3-4-3/3-3-4 taktiği ise devrimsel olarak nitelendirildi. Medyascope Spor’dan Uğurcan Kanca maçta öne çıkan ayrıntıları sizler için değerlendirdi.
UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finali: Manchester City 3-0 Real Madrid | Pep Guardiola ve şaheseri üzerine
Dünya futbolunun en ihtişamlı arenasında çoğu kişinin erken final olarak adlandırdığı bir mücadelede rakibini bu denli sahadan silen kaç takım vardır ki? Rakip dediğimiz takım da buralara gelmesi sürpriz olan bir takım değil. Bu kupayı en fazla kazanan takım olmakla beraber buraları oynamayı en iyi bilen takım belki de. Pep Guardiola’nın müthiş şaheseri ve Manchester City’nin Şampiyonlar Ligi finaline göğsü kabarık bir şekilde çıkması üzerine…
Tur öncesi
Futbolu takip eden ve bu işin taktiksel kısımlarına daha fazla odaklanan her kişi Pep Guardiola’ya hayranlık duyar. Çünkü adamın felsefesi ve bu felsefesini takıma aşılama şeklinin dünya üzerinde ikinci bir örneği yoktur. Bir hocaysanız ise onun başlattığı trendlere uyum sağlamak zorundasınız. Ayağı iyi kaleci, sahte bek, half spacelerin kullanımının artması bunlar Pep’in dünya futboluna kazandırdığı yeniliklerden sadece birkaçı. Fakat her insanda olduğu gibi Guardiola’nın da belirli defektleri vardı. Taki bu sezona kadar. Antrenörlüğe başladığı ilk günden beri en uçtaki oyuncunun da oyunun kurulumuna katılmasını savunan ve sahte 9 rolünün mucitlerinden olan bir dehadan bahsediyoruz. Peki bu sistemi her gittiği takımda tıkır tıkır işleten Pep’in Haaland gibi bir gol makinesiyle birlikteliği size de garip gelmedi mi başlarda. Evet Haaland’ın eksiklerini kapatması ve bağlantı futbolunu öğrenmesi için Pep’den daha iyi bir tercih dünya üzerinde yok. Ama hayatı boyunca bu oyunu hiç oynamamış ve en iyi özelliği gelen topu içeriye atmak olan bir adamla Pep nasıl yapacaktı? Bu senenin başlarında bu soruları hepimiz sorduk ve kabul edelim hepimiz bir şeylerin eksik kalacağını düşündük. Fakat bu işin duayeni yine kafasını çalıştırdı, o kırılmaz denilen zincirlerini kırdı ve dünya futboluna yepyeni bir şey kazandırdı : Asimetrik 3-4-3/3-3-4.
Aslında Pep Haaland’a uygun olacağını düşündüğü sistemi sene başında kafasında tasarladı. Elindeki tek saf sahte 9’u (Gabriel Jesus) ve sahte bek olarak kullandığı (Zinchenko) Arsenal’a yolladı. Yine futbol felsefesinde her zaman inandığı hızlı kanat oyuncusu profilinin dünya futbolundaki en iyilerinden birini (Sterling) bir diğer rakibi Chealse’ye yolladı. Devre arasında da Cancelo’dan vazgeçmesi (ki en radikali bu bence) kafasında planladığı yeni sisteme geçişin habercisiydi. Ake’nin çıkışı sonucunda elindeki en yetenekli stoper haline gelmesi oyunun soldan kurulduğu asimetrik 3-4-3/3-3-4 temellerinin atılmasını sağladı. Zaten dünya futbolunun en iyi orta saha üçlülerinden birine sahipti orta alanda herhangi bir değişime gidilmedi. İleri hatta Haaland’dan en geride ise Ederson’dan hiç vazgçmedi. Yani takımın omurgasına hemen hemen hiç dokunmadı. Bu da oynamalar yapmasını ve elini değiştirerek oynamasını sağladı. Bu sistemi oturtmaya yavaş yavaş başladığı Aston Villa maçından beri de hiçbir maçı kaybetmedi. Önce Arsenal maçı sonrasında da dün gece oynanan Real Madrid maçı bu şaheserin izlediğimiz en uç iki noktasıydı.
Real Madrid maçı ve takım boyu
Real Madrid aslında turun ilk maçında Manchester City’i oldukça başarılı bir şekilde orta sahaya hapsetmeyi başarmıştı. Fakat Guardiola’nın rövanşta takım boyunu oldukça arttırması ve top trafiğini hızlandırması Real Madrid’in planlarını suya düşürdü. Yukarıya bıraktığım görselde stoperden başlayıp en uçta konumlanan Grealish’e kadar uzanan takım boyu bütün işin sırrı aslında. Ayrıca şut atan oyuncu dışında ceza sahası içerisinde 5–6 oyuncu var. Ve yine yayda duran 2 oyuncu hücum sonrası ribaund için arkada bekliyor. Guardiola gibi sistem hocaları genelde takım boyunun bu kadar açılmasından hoşlanmazlar. Çünkü pas yapmak istedikleri ve oyuncuların arasının açılmasının pas yapmayı zorlaştırması nedeniyle bu taktikten uzak durmak daha doğru gelir. Ama Pep bu işin de yine en doğrusunu yaparak half space koşularıyla hapsettiği Real Madrid beklerini merkezden orta sahaların da deliciğiyle iyice hapsetti. Kapıya dayandı bir top çizgiden çıkarıldı, diğer topu Courtouis çıkardı üçüncü net pozisyon ise gol oldu.
Oyuncuların zekası
Bu işi yöneten bir yönetmen var evet ama filmin aktörleri de oldukça iyi. Manchester City takımında zeki ve çalışkan olmayan tek bir futbolcu bile yok. Gerek girenler gerekse çıkanlar hepsi bütün oyuncular aynı zamanda oldukça zeki insanlar. Hepsi her saniye toplu olarak ne yaptıklarının farkındadır. Maç boyunca Real Madrid sol koridorunu oldukça fazla hedeflediler fakat De Bruyne topu aldığında Silva ne zaman half space koşusu atacak hepsi planlıydı ve bu televizyondan izlerken bile rahatlıkla görülebilen bir şeydi. Sadece hücumda değil savunmada da her oyuncunun topu orta sahada karşılamalarına rağmen bu kadar dikkatli olması takdire şayan. Sahadaki iletişim çok etkileyici!
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Sonuç
Maçı bir defa izlemek belki de bu şaheseri yazıya dökebilmek için pek yeterli değil. Bu maçın 90 dakikası ilmek ilmek incelenerek her dakikası not alınmalı ve insanlara anlatılmalı. Daha korner organizasyonundaki muazzam zamanlamalara gelemedik bile.
Yazan: Uğurcan Kanca
Editör: Doğa Üründül