Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Seçime kadar baskılanan döviz nereye kadar yükselecek? | Prof. Başlevent: “Bu tablo kaçınılmazdı”

Döviz kurlarındaki artışın ne kadar süreceğine ve TL’in değer kaybının maliyetlerini Prof. Dr. Cem Başlevent değerlendirdi. Başlevent, seçim sonrasında bu tablonun kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.

Dolar 23 Türk Lirası’nı (TL), euro ise 25 TL’yi geçti ve kurlardaki hareketlilik ekonomistlerin, siyasetçilerin, yurttaşların gündeminden düşmüyor. Seçimlerin öncesinde döviz kurları suni olarak baskılanırken, seçim sonrasında artışına izin veriliyor ve ortodoks iktisadın piyasa dengesine gelmesi bekleniyor. Bazı ekonomistler kurlardaki artışın kontrollü olduğunu düşünürken, bazıları iktidarın kuru kontrol etme imkanının olmadığını savunuyor.

TL’nin değer kaybetmesiyle ve enflasyonun artışıyla daha da yoksullaşan yurttaşlar ise kurlardaki yükselişin ne kadar sürebileceğini merak ediyor. Kurlarla birlikte, kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarının Hazine’ye ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) maliyeti de artıyor. Öte yandan cari açık, dış ticaret açığı, TCMB rezervleri içinse kur artışı gerekli görülüyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Başlevent, seçim sonrasında her gün rekor tazeleyen kurlarla birlikte ekonomiyi ve seçimleri Millet İttifakı kazansaydı tablonun farklı olup olmayacağını Medyascope’a değerlendirdi. Başlevent’e sorularımız ve yanıtları şu şekilde: 

“Doların 24-25 liranın çok üzerine geçmesine izin vereceklerini sanmıyorum”

Döviz suni bir şekilde baskılanıyordu, şimdi o kapaklar açıldı mı? Kontrollü bir yükseliş mi var, yoksa piyasa dengesine gelmesi mi bekleniyor?

Bir yere kadar bıraktılar gibi görünüyor ama doların 24-25 liranın çok üzerine geçmesine izin vereceklerini sanmıyorum çünkü o da 2020-2021 yılında gördüğümüz gibi, ciddi bir enflasyon yaratıyor. Dolayısıyla biraz rezervlerin toparlanması, biraz halkın dövizini satmaya yönelmesi, biraz da yabancı yatırımcı için daha cazip bir ortam oluşması için bıraktılar ama ‘Nereye kadar giderse gitsin’ demeyeceklerdir. Bir kere kontrolden çıktı mı geri getirmek zor, o zaman çok büyük bir faiz artırımına ihtiyaç olur. Ciddi bir borçlanma gerekir, KKM gibi büyük bir icat gerekir ama şapkadan çıkaracak öyle bir tavşan da kalmadı gibi görünüyor. Ben önümüzdeki bir iki gün içinde dengelenmesini bekliyorum.

Yeni Merkez Bankası başkanının açıklanması kurların biraz dengelenmesini sağlayacaktır. Faiz artırımı için 22 Haziran’daki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı beklenmeyebilir. Belki de yeni başkan belirlenir belirlenmez, olağanüstü bir toplantı yapıp faiz artırımı ile piyasanın sakinleşmesini sağlayabilirler. Belki hafta sonu gece yarısı bir başkan ataması ve hafta içi de kararlar alınır gibi geliyor.

TCMB’de başkan değişikliğine kesin gözüyle mi bakıyorsunuz?

Alınacak kararlar bir şekilde Şahap Kavcıoğlu’na da empoze edilebilir, onun da direnecek kadar güçlü olduğunu sanmıyorum. Yukarıdan gelecek talimata uyacaktır fakat imajı çok iyi olmadığı için, onun kalması ‘rasyonel’ denen anlatıya pek uymayacaktır. Adı geçen Hafize Gaye Erkan’ın da profilini, Mehmet Şimşek’in attığı İngilizce tweetleri düşünürsek, daha çok uluslararası yatırımcılara hitap etmek istiyorlar. Naci Ağbal’dan (Eski TCMB Başkanı) sonra kaçan yatırımcıyı geri getirmek istiyorlar. Kavcıoğlu ile bunu yapmaları imkansız gibi. Ya Gaye hanım ya da uluslararası beklentilere karşılık verecek biri çok kısa bir sürede atanacak diye düşünüyorum.

“TCMB’nin kurlara müdahale edebilecek döviz rezervi yok”

Döviz kurundaki artışa müdahale edilmek istense, TCMB’nin bunu yapabilecek döviz rezervi var mı? 

Pek yok çünkü rezerv kullanımının limitlerine gelinmişti. Körfez ülkelerinden ciddi bir borçlanma yapılmazsa, satarak dövizdeki dengeyi sağlayacak bir rezerv yok şu anda. Onun yerine faizlerin artırılmasına göz yumacaklar. Yüzde 40’lara varan mevduat faizleri konuşuluyor. Bu şekilde TL yatırımları cazip gösterip, dövizden caydırmaya çalışacaklar. Artık öyle satılıp mevcut düzeni sürdürecek rezerv pek yok.

Rezervlerin durumu ve kur artışları bir ödemeler dengesi krizine yol açar mı?

Hayır, aksine kurdaki artış krizi geciktirecek bir şey olacaktır. Çünkü biz, eğer bu seçim sonrasındaki hareket olmasaydı ödemeler dengesi krizine gidiyorduk. Sürdürülemez bir cari açık var aylardır. Cari açık devamlı ülkeden döviz çıkışı olması demek. Bir anda o patlayabilirdi ama şu anda dövizin daha yukarı gitmesiyle, cari açık dengelenecek, döviz açığı azalacak ve ödemeler dengesinde ani bir duruş, ani bir problem yaşanma ihtimali azalacak.

İthalata bağlı ihracat ile süren dış ticaret dengesi, kurlardaki hareketlilikten ve TL’nin değer kaybetmesinden nasıl etkilenecek?

Cari açığın en önemli kalemi dış ticaret. Kur artışıyla beraber ithalat daha zorlaşacak, ihracat şirketlerin rekabetçi olmasıyla biraz daha artacak diye umuluyor. En azından belki otomobil gibi ürünlerin ithalatı azalabilir. Bir otomobil çılgınlığı var, herkes yatırım aracı olarak otomobil alıyor ama bir taraftan da euronun yükselişiyle beraber çok pahalı hale geldi. O tür keyfi ithal ürünlerin alımı azaldıkça ister istemez dış ticaret açığı da kapanacaktır. Bu da biraz daha Türkiye ekonomisine zaman kazandıracaktır.

Kur artışıyla birlikte KKM’nin maliyetinin de katlanmasının sonuçları ne olacak?

Dövizi çok fazla serbest bırakmamalarının bir sebebi de KKM’nin maliyeti olacak çünkü dolar 25-30 TL’ye giderse ona göre kur farkı ödenecek. Yüz milyarlarca liradan bahsedeceğiz, bu çok büyük bir para arzı artışı anlamına geliyor. O da hem enflasyonist etki yaratır, hem faizleri yükseltir, hem de o paranın da tekrar dövize gitme ihtimali olur. O yüzden KKM hesabı olanlara kur farkı ödemelerinin çok fazla olmaması, Hazine’nin zorlanmaması için dövizi buralarda tutmaya çalışacaklardır.

KKM hesapları için bankaların vereceği faiz üst sınırının kaldırılması işe yaradı mı?

Evet çünkü daha önce bankalar çok cüzi bir kısmını ödüyorlardı. TCMB faizinin yüzde 8,5’e düşürülmesiyle yüzde 11,5 faizi banka, geri kalan kur farkını Hazine veriyordu. Üç aylık vadede, faiz sınırı kaldırılmadan önce açılan hesaplarda, Hazine bankanın yedi katı kadar kur farkı ödüyor. Sınır kaldırıldığı için bankaların müşterilerine daha fazla faiz önermesi, Hazine’nin ödeyeceği payı azaltmıştı. Bu da gecikmeli de olsa alınan o kararın doğru olduğunu gösterdi.

“Şimşek’in açıklaması beklenenin de ötesinde dürüst ve açıkça, eski döneme eleştiriydi”

Erdoğan’ın yeni kabinesinde Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mehmet Şimşek ilk olarak “rasyonel zemine dönüş” dedi, Şimşek’in mesajları ne anlama geliyor?

Mehmet Şimşek’in sözleri beklenmeyen bir çıkıştı. Üstü örtülü olmayan bir şekilde eski politikaları eleştirmesi ve onların ne kadar akılcılıktan uzak olduğunu söylemesi şaşırtıcıydı. Nitekim eleştirel ya da muhalif diyeceğimiz kesimler de bunu çok paylaştılar, çok konuşuldu, gündeme damga vuran bir açıklama oldu. Şimşek’in açıklaması beklenenin de ötesinde dürüst ve açıkça yapılmış, eski döneme bir eleştiriydi.

Şimşek, Twitter hesabından sabır ve destek istedi. İktidarın şimdiye kadarki politikalarını eleştiren bazı ekonomistler de destek verdi. Bu destekler anlamlı mı?

Yapılan destek açıklamalarını olumlu karşılıyorum. Destek açıklaması yapanlar da çok eleştiri aldılar ama onlar da siyasi görüşleri ve ekonomik yaklaşımları belli insanlar. Şimşek’e destek vermeleri şaşırtıcı değil, dedikleri çok saçma da değil. Ekonomik politikalarda çıta o kadar aşağı çekildi ki, Şimşek’in nispeten rasyonel uygulamaları, desteklenmeyi, en azından bir süre hak ediyor. Ama o da kantarın topuzunu kaçırıp, emekçiler, orta direk gibi farklı kesimleri çok zorlayacak kararlar alırsa, bu sefer destek veren kişiler onu eleştirecektir diye düşünüyorum.

Erdoğan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmalara başladığını söyledi, asgari ücrete temmuz ayında zam kesinleşti. Şimşek’in “rasyonel” politikalarıyla nasıl bir ücret artışı olacak?

Şimşek, asgari ücrette çok cömert bir artış olmaması için bastıracaktır diye düşünüyorum. Son bir iki senede olduğu gibi, ara zam olarak yüzde 25-30’lar havada uçuşmayacaktır. Son kur artışıyla beraber, TÜİK’in enflasyon hesabında doğalgazı sıfır olarak almasının bir iki puanlık etkisinin de önemi kalmadı. Benzine, motorine yüzde 10’un üzerinde zam yapılmışken, doğalgazdan gelen yüzde 3’lük indirim bir şey ifade etmiyor. Diğer kalemlerdeki fiyat artışıyla beraber altı aylık enflasyon yüzde 20’ye gelecektir. Üstüne refah payı da konursa asgari ücrete yüzde 25 düzeyinde bir zam yapabilirler.

“Millet İttifakı seçimi kazansaydı farklı bir tablo olmazdı”

Ekonomi politikaları için, rasyonel zemin, ortodoks politikalara dönüş gibi benzer mesajlar veren Millet İttifakı seçimi kazansaydı, daha farklı bir tabloyla karşılaşır mıydık?

Çok farklı olmazdı, belki iktidar değişikliği uluslararası piyasalarda daha fazla heyecan yaratırdı. Belki yurtdışından para girişi biraz daha hızlı olabilirdi ama onlar da ‘bekle-gör’ politikası uygulayabilirdi. Cari açığın dengelenmesi ve rezervlerin toparlanması için doların biraz yukarı gitmesine izin verirlerdi diye düşünüyorum. Bu tablo kaçınılmazdı.

OKUYUN: İki seçim arası ekonominin hali | Prof. Dr. Hüseyin Özel: “Kesin olan bir şey varsa, o da duvara çarpmak üzere olduğumuz”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.