Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

5 soruda Hakan Fidan’ın Irak ziyareti

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği ve en çok güvendiği isimlerden biri olan Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı sıfatıyla ilk resmî ziyaretini Irak’a yapıyor. Bugün başlayan ve üç gün sürecek Irak ve Erbil ziyaretinin ana gündem maddesi ne olacak? Fidan, Irak ve Türkiye arasındaki petrol ihracatı sorununu çözebilecek mi? Fidan döneminde Ortadoğu’da Türkiye neler yapacak? İşte 5 soruda Fidan’ın temaslarından beklenenler.

MİT Başkanı olarak son 3-4 yıldır iki ayda bir Irak’a giden Hakan Fidan, bu kez Dışişleri Bakanı sıfatıyla 22-24 Ağustos tarihleri arasında Irak’ta olacak. Bağdat ve Erbil’de üst düzey temaslar yapacak olan Fidan’ın “Irak ile Türkiye arasındaki işbirliğini olumlu bir gündem temelinde her alanda daha da ilerletmeye matuf imkanlar ele alması ve güncel bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunması” bekleniyor. Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre Irak’taki temasların ardından Erbil’e de geçmesi beklenen Fidan, Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani ve Kubad Talabani ile de görüşecek.

Hakan Fidan’ın Irak ve Erbil ziyareti, Bağdat’ın Fransa’nın başkenti Paris’teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nde Ankara’ya karşı açtığı tahkim davasını kazanması ve 25 Mart’tan bu yana Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) çıkardığı petrolün Kerkük-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı üzerinden petrol akışını durdurması üzerine geliyor.

Türk ve Iraklı yetkililer, petrol ihracatının başlatılması konusunda üst düzey görüşmeler yapsa da sorun halen çözüme kavuşmadı. Reuters’ın Ankara’daki toplantılara dair bilgisi olan iki kaynaktan edindiği bilgiye göre, Irak Petrol Bakanı Hayan Abdülgani ve Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, yaptıkları görüşmeler sonucunda petrol ihracatının başlatılması konusunda anlaşmaya varamadılar, müzakerelerin devam etmesi üzerine mutabık kaldılar.

  1. Petrol krizi aşılacak mı?

Medyascope‘a konuşan siyaset bilimci ve Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, Fidan’ın Irak ziyaretinin en önemli gündem maddesinin iki ülke arasında yaşanan petrol krizi olacağı kanaatinde. Yılmaz, Fidan’ın ziyaretinin ardından Türkiye ile Irak arasındaki sorunun çözüme kavuşacağını düşünüyor.

“Son dönemde medya üzerinden yansıyan diplomasi trafiğine bakılırsa ziyaretin en önemli gündem maddesi mart ayında iptal edilen Türkiye-Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi petrol anlaşması olacak. Beş aydır Kürdistan petrolü Türkiye’ye gidemiyor. Sanırım bu ziyaret sonrasında petrolün Türkiye’ye akışı, Bağdat’ın onayıyla yeniden başlayacak. Tarafların bu konuda mutabık kaldığına dair işaretler geliyor.”

Öte yandan Yılmaz’a göre Ankara, anlaşmanın kotarılması için sunduğu şartlardan bazı tavizler verecek:

“Bu konuyu takip edenler olarak hem Ankara’nın hem de Bağdat’ın birbirlerinden birtakım tavizler beklediği görüşündeydik. Peki bu noktada kim taviz verdi? Petrol akışı başladıktan ve ziyaret gerçekleştikten sonra detaylara vakıf oluruz fakat politik konjünktür göz önünde bulundurulduğunda benim kişisel görüşüm Türkiye’nin taviz verdiği yönünde. Ankara, Bağdat’tan beklediği tavizleri almadığı halde petrol akışını yeniden başlatma konusunda ikna olduğunu düşünüyorum.”

2. Türkiye’nin şartları nelerdi?

Türkiye’nin Bağdat’a iki şart sunduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu:

“Türkiye, Mahmur Mülteci Kampı’nın Bağdat tarafından çitlerle çevrilmesini ve kulelerle kontrol edilmesini istiyordu. Irak buna yeltendi ama yapamadı. Dolayısıyla Türkiye’nin bu şartı yerine getirilmedi. İkinci şart ise Paris’te alınan kararın ikinci aşaması. Türkiye Bağdat’tan bu ikinci davadan vazgeçmesi şartını koşuyordu, fakat Bağdat’ın bu davadan vazgeçtiğine dair de bir işaret yok. Eğer bu ziyaretle birlikte anlaşma kotarılırsa demektir ki Türkiye şartlarından vazgeçti.”

3. Türkiye neden taviz verecek?

Yılmaz, Ankara’yı taviz vermeye zorlayan faktörün İran faktörü olduğunu düşünüyor. Irak Meclisi’nde son zamanlarda Türk petrolünü İran’a vermek üzerine birtakım tartışmalar yapıldığını anlatan Yılmaz, Ankara’nın bu tartışmaları da takip ederek taviz vereceğini düşünüyor:

“Buradaki tartışmaları takip ettiğiniz zaman Ankara’yı şartlarının yerine getirilmemiş olmasına rağmen anlaşmayı kotarmaya iten neden İran faktörü. Irak Meclisi’nde son zamanlarda Türk petrolünü İran’a vermek üzerine bir tartışma yapılıyordu. Irak’ın elektrikten dolayı İran’a borcu var ve bu borca karşılık Türk petrolünü İran’a verelim deniyordu. Türkiye bu tartışmaları da göz önünde bulundurarak şartlarından vazgeçmiş olabilir. ‘Eğer ben Ceyhan’ı açmamaya devam edersem, atı alan Üsküdar’ı geçecek ve o petrol de İran üzerinden akmaya başlayacak’ diye düşünmüş olabilirler.”

4. Peki İran neden böyle bir anlaşmaya onay verir?

Bağdat’ın da Ankara ile anlaşması halinde İran’ın onayı olacağından bahseden Yılmaz, İran’ın anlaşmaya onay vermesinin arkasında yatan sebebin ise son aylarda İran ile ABD arasında artan gerilimden kaynaklandığını anlattı:

“Bağdat da anlaşmaya yanaşıyorsa bunda İran’ın da onayı var demektir. Peki İran neden böyle bir anlaşmaya onay verir? Son aylarda İran ve ABD arasında giderek tırmanan bir tansiyon var. Son bir haftadır ABD’nin Suriye-ırak sınırında İranlı Şii milislere karşı bir operasyon düzenleyeceği ve hatta bölgeye takviye güç gönderildiği bir sürecin içerisinden geçiyoruz. İran’ın onay vermesini üzerinde giderek artan baskıya karşı gerilimi hafifletmeye yönelik bir hamle olarak okuyabiliriz. Zira şunu biliyoruz ki Paris’te alınan kararın arkasından Bağdat, Kürdistan petrolünün çıkarılması konusunda Erbil’in uluslararası petrol şirketleriyle yaptığı anlaşmaları da iptal etmişti ve ABD bundan hiç memnun değildi. Çünkü bu şirketler arasında Amerikalılar da vardı.”

5. Fidan döneminde Ortadoğu dış politikası

Fidan göreve geldiğinden bu yana en çok merak edilen hususlardan birisi nasıl bir dış politika yapacağı. Fidan’ın Türkiye’nin Ortadoğu özelinde son 10 yıllık dönemde en önemli politika yapıcılarından biri olduğunu hatırlatan Yılmaz, “‘Fidan bakan oldu, Ortadoğu’da yeni bir şeyler yapılabilir mi?’ sorusu bana çok anlamlı gelmiyor” diyor.

İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından Irak basınında “Hakan Fidan yeni Kasım Süleymani mi olacak?” sorusunun sıkça sorulduğunu hatırlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Kasım Süleymani öldürüldükten sonra Irak basınında sıkça konuşulmuştu, ‘Hakan Fidan, yeni Kasım Süleymani mi olacak?’ diye. Malum Süleymani de İran’ın dışişlerinde son derece etkin bir aktördü. Sonuç itibarıyla Fidan’ın bakan olması, Türkiye’nin son 10 yılda yürüttüğü istihbarat temelli militarist dış politikanın tescili. Türkiye’nin Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan ile attığı adımları düşünelim. Ekonomik ve siyasi olarak, militarist dış politikayı daha fazla sürdürmenin imkânı kalmadığı görülünce istihbarat temelli bir dış politikaya gerek duyuldu ve direksiyonun başına da Fidan geçti.”

Türkiye artık Ortadoğu’da olup bitenleri değiştirmeye kâbil değil”

Yeni bir Ortadoğu’nun kurulduğunu ve Türkiye’nin de hem coğrafi hem de siyasî olarak bu düzenin çeperinde kaldığını söyleyen Yılmaz, kim gelirse gelsin Ankara’nın artık Ortadoğu’na olup bitenleri değiştirmeye de düzenlemeye de kâbil olmadığını belirtiyor:

“Yeni bir Ortadoğu kuruluyor, Türkiye ise hem coğrafi olarak hem de siyasî olarak kurulan yeni Ortadoğu’nun çeperinde kaldı. Türkiye’deki devlet aklı da bunun farkında ki dış politikada buna uygun adımlar atmaya başladı. Ankara’nın bundan sonra yapabileceği en iyi şey, Ortadoğu’da her ülkenin merkeziyle ilişkileri tamir etmek ve yeniden kurulan Ortadoğu’ya eklemlenmek. Türkiye Ortadoğu’yu yönetme gibi revizyonist bir politikayla ortaya çıktığında kimi zaman cihatçı gruplarla kimi zaman da Kürtlerle işbirliğine gitti, Ortadoğu’daki ülkelerin merkezlerine karşıt bir pozisyon aldı. Fakat dış politikada bu dönem kapandı. Bu dönem ise Fidan dönemi dış politikasına ait bir yenilik değil, zaten kararı çok daha önce verilmişti. Şimdiyse bu politikanın yürütücüsü pozisyonuna gelen isim Fidan.”

Ne olmuştu?

Irak, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) çıkardığı petrolü Kerkük-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı üzerinden ithal etmesinin iki ülke arasındaki anlaşmayı ihlal ettiğini savunarak 2014 yılında tahkim davası açmıştı. Uluslararası Tahkim Mahkemesi ayrıca Türkiye’nin Irak yönetimine 1,4 milyar dolar ödemesine karar vermişti. Irak’ın davayı kazanmasının ardından IKBY’den Türkiye’ye gelen günlük 450 bin varillik petrol ihracatı durmuştu.

Tazminat haberlerinin ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tek taraflı bir tazminat ödemesinin gerçekleşmeyeceğini belirten bir açıklama yaptı ve iki tarafın da tazminat ödeyeceğini ifade etmişti. Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, tek taraflı yaptırım olmadığını belirterek şöyle konuşmuştu:

“Büyük kapsamlı bir rapor var ve ona bağlı bazı yaptırımlar söz konusu. Tek taraflı yaptırım yok. Yaptırımlar, şimdi arkadaşlarımız, hukukçular tarafından değerlendiriliyor. Irak hükümetiyle aramızda zaten yürürlükte olan bir anlaşmamız var. O anlaşma, Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin verdiği bu rapor ve uluslararası hukuka göre, biz yapıcı bir rol oynamayı düşünüyoruz. Bunu biraz da zaman gösterecek.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.