“Deflasyon” terimi Çin nedeniyle son günlerde epey gündemde. Türkiye ekonomisi ise bu terime epey uzak. Peki son haftalarda sıkça konuştuğumuz deflasyon nedir, sonuçları nelerdir? Dezenflasyondan farkı nedir?
Öncelikle deflasyonun tanımına bakalım. Deflasyon, kelime anlamı olarak piyasada fiyatların belirli bir zaman aralığında sürekli düşmesi durumuna verilen isim. Yani, fiyatların sürekli yükselmesi anlamına gelen enflasyonun tam tersi.
Deflasyon, enflasyonunun düşmesi, yani dezenflasyonla da karıştırılıyor. Prof. Dr. Haluk Levent, bu karışıklığı şöyle açıklıyor:
“Enflasyonun düşmesi -yani dezenflasyon- fiyatların artış oranının azalması anlamına gelir ama deflasyon fiyatlar genel seviyesinin düşmesidir.”
Bu konuyla ilgili şöyle bir örnek verebiliriz:
Bu yıl yüzde 30 enflasyon: 100 TL — 130 TL
Gelecek yıl yüzde 15 enflasyon: 130 TL — 149,5 TL
Deflasyonda ise süreç şu şekilde işliyor:
Deflasyon yüzde 3: 100 TL — 97 TL
Bir ekonominin yaşayacağı en büyük sorunlardan biri
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Deflasyon, çoğu tüketicinin kulağına hoş gelse de bir ekonominin yaşayacağı en büyük sorunlardan birisi. Levent, deflasyonun varlığının büyümenin olmadığını gösterdiğini söylüyor.
Kapitalist ekonomilerin sürekli büyümeyi hedeflediğini söyleyen Levent, süreci şöyle anlatıyor:
“Bir şirketin satışlarınız sürekli artırması, kârını sürekli artırması istenir. Aksi halde başarısız sayılır. Ekonominin arz tarafını, bu şirketler oluşturuyor. Dolayısıyla şirketlerin hepsi büyümek isteyeceği için ekonominin bütününde de arz yönlü bir büyüme eğilimi ortaya çıkar. Bunları satarlar, satamazlar o ayrı mesele. Eğer bunları satma imkânı da varsa, iç talep güçlüyse, yurtdışına satış yapabileceklerse, hep büyürler. Eğer içeride yüksek bir talep varsa ve şirketlerin mal ve hizmet üretimi, bu talebin miktarını karşılamada yetersiz kalıyorsa ne olur, fiyatlar yükselir.”
Tüketiciler her zaman iştahlı şekilde tüketmek istemeyebilirler. Bu da talep düşüşüne sebep olur. Talep, şu sebeplerden dolayı düşebilir:
- Üretici ile tüketicinin tasarruf meylinin artması,
- Para arzında meydanda gelen azalma,
- Alım gücünde azalma,
- Yetersiz dış talep
Çeşitli nedenlerle talebin azalması durumunda ise şirketlerin satış yapamayacağını, eski satış seviyesini yakalamak için de fiyatları düşüreceğini belirten Levent şöyle devam etti: “Stokta malı tutmak, şirket açısından daha yüksek maliyetli. Bir de bu işe para bağlıyorsun. Hammadde almak için para bulman lazım. Ücretleri ödemek için para temin etmen lazım, depoda mal dururken, bu sefer kredi kanalını kullanarak o eksikliği gidermeye çalışırsın ama kredi kanalı da kapalıysa, bu sefer büyük zorluklarla karşılaşırsın. Nakit ihtiyacını karşılamak için zararına satış yaparsın. O yüzden de fiyatlarda düşüş gözükebilir. Bu, bütün sektörleri ve ekonomiyi kapsadığı zaman, yani fiyatlar genel seviyesinde bir düşüş ortaya çıktığı zaman, deflasyon olur” diye konuştu.
Deflasyonist bir ortamda tüketicilerin fiyatların düşeceği beklentisiyle harcamaları iyice kısması da mümkün. Bu da ortaya büyük bir kısır döngü çıkarıyor. Tüketiciler tüketmiyor, tüketmediği için fiyatlar düşüyor. Tüketici, fiyatların daha da düşmesini bekliyor. Bu süreçte de tüketmediği için fiyatlar düşmeye devam ediyor.
“Deflasyonun bilinen bir çaresi yok”
Levent, enflasyonun aşırı talepten çıktığını ve bunun kontrol altına alınabileceğini belirtirken, deflasyonu kontrol etmenin kapitalizmin mantığına ters düşen bazı önlemleri almayı gerektirdiğini söyledi.
Levent, “Deflasyon, çok büyük bir beladır. Yani ekonomi kitaplarında deflasyonun bilinen bir çaresi yok. ‘Talebi canlandır.’ Nasıl canlandıracağız talebi? Japonya’da yapmadıklarını bırakmadılar. İnsanları harcama yapmaya zorlamak için, maaşlarının yüzde 50’sini harcama kuponu olarak verdiler. ‘Nakit para vermeyelim, tasarruf etmesinler’ diye” dedi.
Deflasyonun sonuçları neler?
Bu kadar büyük bir problemin tabii ki, büyük sonuçları da oluyor. Deflasyonun yarattığı bazı sonuçlar ise şöyle:
- Ekonomik durgunluğa bağlı şekilde ülkelerin ulusal geliri düşer.
- Stok artışının getirdiği yük ve satışlarda meydana gelen azalma ile şirketlerin kârı azalır.
- Tüketiciler, fiyatların daha da düşeceği algısı ile tüketimi iyice kısmaya başlar.
- Şirketlerde yaşanan kâr düşüşü ile işten çıkarmalar başlar ve işsizlik artar.
- Paranın değerinin artması ile dış ticaret dengesinde bozulmalar başlar.
- Sermaye sahipleri yatırım yapmaktan vazgeçer.
Levent, deflasyonun oluşturacağı problemlerle ilgili şöyle dedi:
“Ekonomide büyük bir belirsizlik ortaya çıkar. Satış zorluğunun ortaya çıkması demek, üretimi düşürür. Şirketler küçülme stratejisi uygulamaya başlar. Bu sorunu daha da ağırlaştırır. Şirketler büzüşmeye başlar, eleman çıkarırlar, operasyonel giderleri azaltırlar. Eğitim harcamalarını hemen keserler. Bu, eğitim şirketlerinin hizmet satamaz hale düşmesi demek. Eğitim satamıyorsan eleman çalıştırmana, ofisi açık tutmana, kredi almana gerek kalmaz. Finansal kesimin hacmi düşmeye başlar. Bunlar düşmeye başladığında zincirleme etki yarattığı için bu kendini genişleten bir kısır döngüye dönebilir. Bunu kırmak için güçlü bir kamu müdahalesi gerekir.”