Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi 101 | Enflasyon nedir?

Enflasyon, Türkiye’de en çok konuşulan ekonomik göstergelerden biri. Türkiye’de, asgari ücret, maaş zamları, vergi ve harçlar enflasyon oranına göre belirleniyor. Peki, Milton Friedman’ın “yasasız vergilendirme” dediği, günlük hayatımızın bu kadar içinde yer alan enflasyon nedir?

“Enflasyon” aklımıza ilk olarak günlük hayatta kullandığımız mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasını getiriyor. Ancak mal ve hizmetlerin fiyatları, piyasa şartlarına ve zamana göre değişiklik gösterebilir. Serbest piyasada fiyatlar devamlı artar veya azalır.

Enflasyondan bahsetmek için fiyatların genel düzeyinin sürekli olarak artması gerekiyor. Diğer bir deyişle bazı malların fiyatlarının sürekli artması veya tüm malların fiyatlarının bir sefer artması enflasyon değildir.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şevket Sayılgan, enflasyonun tanımıyla ilgili şöyle diyor:

“Enflasyon, genel tabiriyle fiyatlar genel seviyesinin artış hızıdır. Bu hızın anlamı şudur, piyasalardaki para miktarı, piyasalardaki mal miktarından daha fazla artarsa, fiyatlar genel seviyesi artış hızı da yükselmeye başlar.”

Yüksek enflasyon, paranın alım gücünü azaltır ve aynı zamanda yurttaşlardaki fiyat algısına zarar verir. Birkaç yıl önce önce 80 bin TL’ye sıfır otomobil alınırken, bugün en pahalı iPhone’un fiyatı 90 bin TL’ye dayanmış durumda. Bu, enflasyonun, paranın alım gücünü ne denli zayıflattığını gösteriyor.

Almanya enflasyonunda çocuklar Mark balyalarıyla kule yapıyor

Temel olarak baktığımızda, eğer bir ülkedeki enflasyon yüzde 30 ise, yıl içerisinde 100 TL’ye alınan bir ürün, gelecek yıl 130 TL olacak demektir. Fakat enflasyonun yüzde 15’e gerilemesi fiyatın düşmesini değil, sadece daha az artmasını sağlar.

Sayılgan, buradaki kafa karışıklığının giderilmesi için “Enflasyonun tanımına tekrar bakmak gerekli” diyor:

“Enflasyon, fiyatlardaki artış hızını ölçen bir parametre. Yani temelinde bir artış hızı ölçerlik var. Şimdi ‘artış hızı’ ifadesini kullanıyorsak 30’dan 25’e enflasyonun düşmesi demek, fiyatların artış hızının düşmesi demek. Artmaya devam ediyor fakat hızı düşüyor. Yüzde 1 de fiyat artışıdır, yüzde 100 de fiyat artışıdır. Dolayısıyla fiyatlar, enflasyon düşse bile pozitif değer taşıdığı müddetçe artmaya devam edecektir.”

Bu konuyla ilgili şöyle bir örnek verebiliriz:

Bu yıl yüzde 30 enflasyon: 100 TL — 130 TL

Gelecek yıl yüzde 15 enflasyon: 130 TL — 149,5 TL

Fiyatların genel seviyesindeki düşüş için deflasyon yaşanması gerekiyor. Deflasyon da başka bir yazımızın konusu olacak.

Enflasyon çeşitleri neler?

Enflasyon, tek bir sebepten dolayı yükselmez. Enflasyonu farklı dallara ayırabiliriz.

Talep enflasyonu, genellikle para arzının artmasının tüketimi artırması sonucunda ortaya çıkar. Ekonomideki toplam arzın toplam talebi karşılayamaması sonucu fiyatlar yükselir. Ellerine daha fazla para geçen tüketiciler, mal ve hizmetlere talebi artırır ve satın almak istedikleri ürünler için daha fazla ücret ödemeye hazır hale gelirler. Bu noktada, para arzının paraya olan talepten daha fazla artmasının enflasyona yol açtığı da atlanmamalıdır.

Maliyet enflasyonu ise, daha farklı şekilde gelişir. Üretimde kullanılan her türlü ürünün, işgücünün, enerjinin maliyetinin artması sonucunda fiyatlar artar. Bu artış, enflasyonu yaratır.

İşçi ücretlerindeki artış, firmaların vergi yükünün artması, hammadde fiyatlarındaki yükseliş üretim maliyetlerini artırarak fiyatların genel seviyesinin yükselmesine yol açar.

Maliyet enflasyonu, Türkiye’nin çok yakından tanıdığı bir enflasyon türü. Geçtiğimiz sene döviz kurlarında yaşanan hızlı artış, Türkiye’de çok ciddi bir enflasyon yarattı. Bu enflasyon, ithal malların maliyetinin yükselmesinden dolayı meydana gelen bir maliyet enflasyonuydu. Öyle ki, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 Ekim’de enflasyon 85,51’e yükseldi.

Sayılgan, enflasyon türlerini şöyle anlatıyor:

“Bir kere her şeyden önce birinci sıraya arz tarafındaki yetersizliği koyalım. Bu genelin en önemli unsuru arz yetersizliği, miktarsal yetersizlik.

İkincisi gelir artışının yüksek kalması. Gelirlerdeki artış, dolayısıyla mala olan talebi bir kere daha artıracak bir etki yaratır.

Üçüncüsü maliyetlerdeki artış. Maliyetler, üretimsel faaliyetleri fiyat olarak yukarı çektiği zaman enflasyonun da bu çerçevede yukarı çıkması demek olur.

Bunun dışında ‘arızi sebepler’ dediğimiz sebepler vardır. Arızi sebepler dediğimizde de deprem, doğal felaket, savaş, global anlamda yaşanılan krizler. Bunlar arızi sebep olarak enflasyonun dördüncü şıktaki artışını etkileyen faktör olur.” 

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şevket Sayılgan

Makul enflasyon var mı, varsa ne?

Enflasyon, her ne kadar ekonomi için çok büyük bir düşman olsa da, tamamen olmaması da istenmez.

Sayılgan, “makul enflasyon”u şöyle açıklıyor:

“Literatürde bir enflasyon kabulü var. O da 0-4 arası. Niye 0-4 arası? 0-4 arası demek aslında, yüzde 4’e kadar enflasyon istenen bir veridir. Çünkü sıfır ve sıfırın altı olması aslında şu demek, geleceğe yönelik, yatırımcının risk iştahının ortadan kalkması, ekonominin ya da ‘resesyon’ dediğimiz arkasından ekonominin küçülmesine kadar giden sonuçların anlamı demektir.”

Yani, yatırımcıların yatırımlarına devam etmesi için bir motivasyon görevi de var enflasyonun. Makul bir enflasyon, sistemdeki çarkların dönmesini sağlar. Sayılgan, bu konuyu “yemekteki yağ” örneğiyle anlatıyor:

“Bu benzetme ne kadar doğru bilmiyorum, yemekte belli bir yağ seviyesi istenir ama bu yağın çok yüksek seviyede olması, yemeğin yenemez hale gelmesine kadar gider. Dolayısıyla ‘Enflasyonun yokluğu da, varlığı da bir sorundur’ diyebiliriz.” 

Türkiye’de enflasyon

Enflasyon, Türkiye için uzun süreli bir sorun. Öyle ki, 1965’ten 2022’ye kadar geçen 57 yılın sadece 17’sinde enflasyon yüzde 10’un altında kaldı.

Enflasyon, Türkiye’de büyüme performansının düşmesine, gelir dağılımının bozulmasına ve refah seviyesinin gerilemesine yol açtı ve her alanda istikrarsızlığı da beraberinde getirdi.

Türkiye’nin 50 yıldır enflasyon sorunuyla yaşadığını dile getiren Sayılgan, “Bunun arka tarafında yapısal sorunlar var. Bir kere problemimiz şu, arz-talep dengemizin, üretim süreçlerimizin, yatırım kararlarımızın, bunun finanse edilme süreçlerinin, dengeye oturtulması noktasında bazı kaynak sorunları yaşıyor olmamız. Bir kere, her şeyden önce şunun altını çizelim, Türkiye’nin enflasyon sebebi, enerji kaynakları ve ‘ara mal’ diye ifade ettiğimiz ithalata bağımlı olan yapımız. Bu ithalata bağımlı yapımız dolayısıyla döviz kurları ve döviz kuru hareketine bağlı maliyet etkisi enflasyonun yukarı çıkmasına neden oluyor” diyor.

“Türkiye’nin problemi sürdürülebilirlik”

Sayılgan, Türkiye’nin enflasyon sorunuyla ilgili sözlerine şöyle devam ediyor:

“Bunun çözümselliğini belki bir tarım sektörü, iki imalat, sanayi ve sanayi sektörü olmak üzere ayırmak mümkün. Dolayısıyla bizim yatırım kararlarımızın ve yatırım perspektifimizin buralardaki ithalata bağımlılığı ortadan kaldırarak, arz-talep dengesini ve bunu bir ihracat performansına dönüşecek şekilde yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bunları yaparken finansman ihtiyacının da ortaya çıkarttığı problemler var. Finansman ihtiyacıyla ilgili problemi çözmenin de ilk aşamadaki temel yapısal problemi, Türkiye’nin maliye politikasıyla ilgili, vergi sistemiyle ilgili çünkü baktığınız zaman Türkiye’nin vergi yapısı bozuk, çok bozuk hem de. Dolaylı vergi ağırlıklı bir vergi yapımız var. Bu da dolayısıyla bu finansmanı ve toplanan kaynakların, yatırım ve finansman arasındaki ilişkinin sağlıklı kurulamamasına neden oluyor. Kayıt dışı ekonominin mevcut yapısı burada kritik problemlerden biri.”

Sayılgan, sorunların çözülmesi durumunda Türkiye’nin gelişmiş ekonomiler arasında girebileceğini söyledi ve “Türkiye aslında görece olarak gelişmiş ekonomilerin birçoğunun özelliklerini taşıyor ama problemi sürdürülebilirlik problemi” diye konuşuyor.

Türkiye’nin yıllara göre resmi enflasyon verileri:

YıllarTüketiciToptan
19655,810,8
19665,7-1,7
19678,38,0
19683,76,0
19697,85,2
19708,16,1
197116,523,0
197213,714,9
197316,029,1
197418,619,1
197519,810,4
197616,419,1
197728,036,1
197847,248,8
197956,881,4
1980115,694,7
198133,925,6
198221,924,8
198337,140,1
198449,753,5
198544,238,2
198630,724,5
198755,148,9
198875,269,7
198968,868,0
199060,649,3
199171,163,2
199267,965,7
199371,464,8
1994125,5146,5
199576,065,6
199679,884,9
199799,191,0
199869,754,3
199968,862,9
200039,032,7
200168,588,6
200229,730,8
200318,413,9
20049,313,8
20057,722,66
20069,6511,58
20078,395,94
200810,068,11
20096,535,93
20106,48,87
201110,4513,33
20126,162,45
20137,46,97
20148,176,36
20158,815,71
20168,539,94
201711,9215,47
201820,333,64
201911,847,36
202014,625,15
202136,0879,89
202264,2797,72

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.