Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi 101 | Politika faizi nedir?

Politika faizi, Türkiye’nin gündemini her ay meşgul eden konulardan biri. Döviz hareketlerini de etkileyen politika faizi, bir ülkenin para politikasına yönelik en ciddi göstergelerden. Peki, her ay nefesimizi tutarak beklediğimiz politika faizi nedir?

“Acaba bu ay ne olur?”, “Yükselir mi, yoksa düşer mi?” sorularıyla her ayın son haftası gündemi meşgul eden politika faizi tüm dünyada merkez bankalarının fiyat istikrarı için kullandığı araçlardan biri. Merkez bankalarının kullandığı politika faiz oranı, bir hafta vadeli repo işlemlerinde uygulanan faiz oranıdır. Yani, aslında paraya bir yön verme aracı.

Resmî tanıma bakacak olursak politika faizi, “bir devlet otoritesi tarafından belirlenen ve ülkenin ekonomi politikasını etkileyen faiz oranı” demek.

Prof. Dr. Öner Günçavdı, politika faizini şöyle açıklıyor:

“Ekonomide yapılması gereken harcamalar var, toplam düzeyde. Bir de, bu harcamaların finansmanı var. Dolayısıyla para politikası, bu finansmanının maliyeti ve şekli konusunda ipuçları verir. Politika faizi de aslında bu harcamaların, harcama politikası konusunda ipucu verir. Para politikası, ekonominin finansmanını belirler. Faizler de bir ölçüde bu finansmanın maliyetidir.”

Merkez Bankası, faiz oranını belirlerken pek çok parametreye bakıyor. Bunlar; toplam arz-talep dengesi, maliye politikasına ilişkin göstergeler, parasal göstergeler, ücret, istihdam, birim maliyet, verimlilik gelişmeleri, kamu ve özel sektör fiyatlama davranışları, enflasyon beklentileri, döviz kurları ve dışsal şokların analizidir.

Politika faizinin düşük olması ne anlama geliyor?

Para basma görevi, merkez bankalarına aittir ve bankalar da parayı merkez bankalarından alır. Yani siz bankadan kredi çekerken, bankalar da merkez bankalarından kredi çeker. Politika faizinin düşük olması, bankaların daha ucuza, daha fazla para alması anlamına gelir. Bu durumda bankaların verebileceği toplam kredi tutarı artar. Bunun sonucunda bankalar daha fazla likiditeye sahip olur ve daha fazla kredi verebilir.

Düşük faizde tüketim artar. Tüketiciler, elde ettikleri düşük faizli kredilerle ev, araba, diğer mal ve hizmetleri satın alır. Yatırımcılarsa düşük faizli kredilerle daha fazla yatırım yapma imkânı elde eder.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl ev ve araba fiyatlarının bu denli yükselmesinin bir sebebi de faizin düşürülmesi diyebiliriz. Elbette tek sebep bu değil; ev ve araba fiyatları döviz, enflasyon gibi pek çok sebeple artıyor ancak politika faizinin yüzde 8,5’e kadar düşünce bu malların fiyatları arttı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), faizin üretimi ve tüketimi etkilemesini şöyle açıklıyor:

“Merkez bankası, borç paranın marjinal maliyetini değiştirerek tüketicilerin nakit akımlarını ve tüketim kararlarını; üreticilerin ise yatırım ve harcama kararlarını etkiler. Merkez bankası bu şekilde ekonomideki toplam talebi değiştirmektedir. Faiz kanalının işleyişi, kısa vadeli faiz oranında bir değişiklikle başlamakta ve bu değişikliğin finansal piyasalardaki arz ve talep mekanizmaları aracılığıyla orta ve uzun dönem faiz oranlarına yansımasıyla sonuçlanmaktadır.”

Politika faizinin düşürülmesi, dediğimiz gibi bankaların ucuz kredi vermesini sağlar. Bu nedenle de para arzı artabilir. Para arzının artması enflasyon beklentilerini de artırırsa, enflasyon daha da tetiklenebilir. Bu nedenle, merkez bankaları için faiz ince bir çizgidir ve dengelenmesi gerekir.

Aynı zamanda politika faizi bir ülkenin para biriminin değerini de etkiler. Daha düşük faiz oranlarının olması, yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeyebilir. Dövize olan talep artabilir ve ülkenin para biriminin değeri düşebilir.

Merkez Bankası, düşük faizin dövize etkisini şöyle açıklıyor:

“Parasal genişlemenin olduğu bir ekonomide yurtiçi reel faiz oranları düşeceğinden portföy yatırımcıları için o ülkede yatırım yapmak daha az kârlı olacak ve ülkeden sermaye çıkışı görülecektir. Bunun sonucunda ulusal paranın değeri düşmeye başlayacaktır. Döviz kurlarının yükselmesi ithal malların fiyatlarını ulusal para cinsinden artırarak enflasyonun doğrudan yükselmesine de sebep olabilecektir. Ayrıca, ithal malları fiyatlarının yükselmesi, toplam arzın azalmasına ve devamında fiyatlar seviyesinde artışa neden olacaktır.”

Öner Günçavdı, düşük politika faizinin etkisini şöyle anlatıyor:

“Politika faizi düşük olduğu zaman, likiditenin maliyeti, paranın, finansmanın maliyeti düşer. Bu demektir ki, ekonomide daha fazla harcama yapılmasının önü açılıyor. Merkez Bankası bu yüzden faizleri düşürür.”

Politika faizinin yüksek olması ne anlama geliyor?

Yüksek politika faizi de tabii ki, kredi maliyetlerini artırır. Tüketiciler ve üreticiler aldıkları krediler için daha yüksek faizler ödemek zorunda kalır. Bu durum, tüketimi azaltır.

Yüksek faiz, yatırımcıların ellerinde mevduat tutmasını ve faizlerden gelir elde etmesini sağlar. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz lobisi” olarak bahsettiği grup, bu kesimdir. “Faiz lobisi” yüksek faiz oranları sayesinde kolay ve yüksek kâr kazanma peşindeki kişi veya kuruluşları tanımlamak için kullanılan bir söylem olarak Türkiye siyasi tarihinde yerini aldı.

Enflasyonu kontrol altına alma yolunda en çok yüksek politika faizi kullanılır. Yüksek faiz oranları, kredi kullanımını kısıtlayacağı için talebi ve tüketimi düşürür. Bu da enflasyon baskısını azaltabilir.

Yüksek politika faizi, ülkenin para biriminin değerini artırabilir. Yüksek faiz, yabancı yatırımcıların ülkeye gelmesini sağlayabilir ve ülkedeki döviz arzını artırabilir. Bu sayede ülkenin para biriminin değeri yükselebilir.

Tüm bunların yanında yüksek faiz, ekonomiyi ciddi anlamda yavaşlatır, yatırımları düşürür ve işsizliği artırır. Bu sürecin, faizlerin arttığı Türkiye’de de yaşanması bekleniyor.

Günçavdı, yüksek politika faizini şöyle açıklıyor:

“Faizleri yükselttikleri zaman harcamaların finansmanı artar, finansmanın maliyeti artar. Bununla da piyasaya ‘Artık harcamaların sınırına gelindi, bundan sonra daha fazla harcama yapılmasın’ denir. Dolayısıyla bu faizler yoluyla piyasaya harcamalar üzerinden, harcamaların finansmanı üzerinden mesaj gönderilir.”

Para politikasının faizlere bağlı olduğunu söyleyen Günçavdı, şöyle devam ediyor:

“Para politikasının icra edilmesi faizler üzerinden olur. Bu yükselen faizler likiditenin daraldığı ve ekonominin yavaşladığı anlamına ya da yavaşlaması gerektiği anlamına gelir. Düşen faizler de büyümenin tercih edilmesi, büyümeyle birlikte de harcamaların artması anlamına gelir ama bu politikanın, bu faiz mekanizmasının zayıfladığı durumlarda da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) gibi kurumlar makro ihtiyati politikalarla para politikasını desteklerler.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.