212 Photography Istanbul 5 Ekim’de başlıyor | “Her sene yeni bir keşif rotası”

5-15 Ekim tarihlerinde yapılacak 212 Photography İstanbul, izleyicisini 6’ncı yılında fotoğrafın yanı sıra farklı disiplinlerin de dahil olduğu kapsamlı programıyla İstanbul’un farklı rotalarında ağırlamaya hazırlanıyor. 

212 Photography İstanbul, 6’ncı senesinde katılımcılara hem programıyla hem de mekanlarıyla kapsamlı bir keşif rotası sunacak.

Sergilerin yanı sıra atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, performans gibi pek çok farklı disipline programında yer veren festivalin bu yılki rotasında ziyaretçiler, İstanbul’un her iki yakasında şehrin 20’ye yakın farklı noktasında festival programını takip edebilecek.

Festivalin direktörü Banu Tunçağ ve festivalde eserlerinin yer aldığı sanatçılardan Cihan Bacak, Hakan Sorar ve Damla Şahinbaş ile Medyascope okurları için konuştuk.

“Mekanların İstanbul’un dokusunda özel bir yeri olmasını önemsiyoruz”

Festivali Medyascope‘a değerlendiren 212 Photography Istanbul Festival Direktörü Banu Tunçağ, festival takipçilerine her sene yeni bir keşif rotası sunmaya çalıştıklarını ve festival heyecanını zenginleştiren konserleri, performans içerikli çalışmaları da her sene daha fazla geliştirerek programlarına dahil etmeye çalıştıklarını kaydetti.

İşte Tunçağ ile söyleşimizden öne çıkanlar:

  • 212 PI 6.senesinde nasıl bir fark yaratıyor? Bu yılın ana teması nedir? 

5 – 15 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan 212 Photography Istanbul, izleyicisini 6’ncı yılında fotoğrafın yanı sıra farklı disiplinlerin de dahil olduğu kapsamlı programıyla İstanbul’un farklı rotalarında ağırlamaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz yıl, 70.000 üzerinde ziyaretçi ile buluşan “Şehrin Festivali” 212 Photography Istanbul, altıncı senesinde 20’ye yakın farklı mekanda gerçekleşecek. Sergilerin yanı sıra atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, performans gibi pek çok farklı disipline programında yer veren festivalin bu yılki rotasında katılımcılar, İstanbul’un her iki yakasında şehrin farklı noktalarını keşfetmeye etmeye devam edecek.

Banu Tunçağ 

2018’den bu yana sürdürülebilir bir sanat ve kültür geleneği oluşturmak üzere yola çıkan 212 Photography Istanbul altıncı senesinde de kapsamlı programıyla katılımcılarıyla buluşacak.

Her sene festival takipçilerine yeni bir keşif rotası sunmaya çalışıyoruz. Bu kurgu üzerine çalışırken mekanların İstanbul’un dokusunda özel bir yeri olmasını önemsiyoruz. Böylesi büyük bir şehirde olabildiğince doğru lokasyonları seçmeye çalışırken, şehrin her iki yakasında sergiler yapmayı hedefleyen bir çalışma gerçekleştiriyoruz.

212 Photography Istanbul altıncı senesinde de söyleşilerle, atölyeler ve film gösterimleri ile programın disiplinler arası bir programı sunuyor. Festival heyecanını zenginleştiren konserlerimiz, performans içerikli çalışmalarımızı da her sene daha fazla geliştirerek programımıza dahil etmeye çalışıyoruz. Web sitemizden tüm detayları takip edebilirsiniz. 

  • Festivalin bu yılki bölümlerini sizden dinleyebilir miyiz?

Altıncı senesinde festival, şehri daha da geniş bir mekan kurgusu üzerinden sahipleniyor. 5 – 15 Ekim tarihleri boyunca ziyaretçileri bir hayli yoğun bir takvim bekliyor. 20’ye yakın mekanda; sergilerimiz, söyleşi ve atölyelerimiz, film gösterimlerimiz, konserlerimiz, performanslarımız, yayıncılık üzerine buluşmalarımız, gastronomiyle bir araya getirdiğimiz içeriklerimiz gerçekleşecek.

Programda bu sene hem kişisel hem de tematik sergilerimiz mevcut olacak. Gerçekleşecek sergilerden birkaçından bahsetmem gerekirse; koruma alanlarında yapılan çekimlerle vahşi hayvanların ve doğanın dünyasına ışık tutan sergimiz, Jules Verne’in zengin hayal dünyasından yola çıkarak yeryüzündeki ve evrendeki varlığımızı sorgulayacağımız bir sergi, Fransız sinemasının “Yeni Dalga” döneminin öncü ismi Jean-Luc Godard’ın filmlerinden kayıt altına aldığı fotoğrafların görülebileceği sergi ve Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırlanan dönemin öncü kadınları ve İstanbul’da sosyal hayatın içinden kadınlara dair arşivsel fotoğraflardan oluşan program içeriğimiz, yeni teknolojiler eşliğinde fotoğrafın dönüşümünü irdeleyen sergi, doğayla kurduğumuz ilişkiyi sorgulayarak bizleri karanlık ve gizemli bir masalın içine sürükleyen festivale özel bir sergi kurgusu katılımcılarımızı karşılayacak.

Bu saydıklarıma eklenecek sergilerle birlikte bu sene oldukça kapsamlı bir festival deneyimi sunmaya hazırlanıyoruz. 

Birkaçını saymam gerekirse, Nick Brandt, Raymond Cauchetier , Georges Pierre, Mous Lamrabat, Marguerite Bornhauser, Jos Avery, David Szauder, Phillip Toledano, Ekin Özbiçer, Metehan Özcan, Cihan Bacak, Damla Şahinbaş, Daniel Shipp, Tine Poppe, Julia Fullerton-Batten, Borusan Çağdaş Sanat koleksiyonunda yer alan Jennifer Steinkamp, Eelco Brand, Kurt Hentschlager festivalde yer alacak isimler arasında yer alıyor.

Ayrıca festival dönemi boyunca bu isimlere ek pek çok fotoğrafçı, video ve dijital sanatçının ismini görebileceksiniz. 

  • Festivalin gerçekleştirileceği mekanlar ve sergilerden biraz bahseder misiniz? 

Birkaçını saymam gerekirse, Yapı Kredi bomontiada’da Daniëlle van Zadelhoff, Éva Szombat, Rob MacInnis, Floriane de Lassée ve Mous Lamrabat’ın solo sergileri katılımcılarla buluşacak. 

MSGSÜ Tophane-i Âmire Kültür ve Sanat Merkezi’nde, koruma alanlarında yaptığı çekimlerle hayvanların ve doğanın dünyasına ışık tutan Nick Brandt, St. Benoit Kilisesi’nin büyülü atmosferinde ise Jules Verne’in zengin hayal dünyasından ilham alan, yeraltına, uzay boşluğuna ve deniz altına yolculuk yapacağımız ve kendi evrenimizi sorgulayacağımız “Neredeyiz?” sergisi gerçekleşiyor.

Taksim Sanat’ta Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırlanan, dönemin öncü kadınlarına ve İstanbul’da sosyal hayatın içinden kadınlara dair arşivsel fotoğraflardan oluşan “Birbirimize Rastladık” sergisi, Institut Français’de Fransız sinemasının “Yeni Dalga” döneminin öncü ismi Jean-Luc Godard’ı anma fırsatı bulacağımız film gösterimleri ile Raymond Cauchetier ve Georges Pierre’in Godard filmlerini kayıt altına aldığı fotoğraflarını içeren sergi, festival programı dahilinde görülebilecek. 

Müze Gazhane’de, yeni teknolojiler eşliğinde fotoğrafın değişimi ve dönüşümünü irdeleyen “Gerçeklikten Foto Gerçekliğe”, doğayla kurduğumuz ilişkiyi sorgulayarak bizleri karanlık ve gizemli bir ormanın içine sürükleyen “Yaban Güllerinin Büyüdüğü Yerde” ile Türkiye’de 90’lı yıllardan itibaren parlayan müzik sektöründen nostaljik konser anılarının bulunduğu “Kayıtlı Hafıza” başlıklı tematik sergiler yer alacak.

Yeldeğirmeni Sanat’ta ise sanat tarihinden öne çıkan eserleri yapay zeka yardımı ile yeniden yorumlayan Wolfe von Lenkiewicz’in dikkat çeken çalışmaları izleyiciyle buluşacak.

Sergi mekânlarının yanı sıra, kamusal alanları da sanat ile karşılaşma duraklarına dönüştürme amacını önemseyen 212 Photography Istanbul’un altıncı senesinde, farklı bir yaklaşım ile Moda İskelesi’nde denizin üzerinde yüzen bir fotoğraf seçkisine ve meydanlarda artırılmış gerçeklik teknolojisi ile var olan büyük ölçekte heykellere rastlanabilecek. 

Aynı zamanda festival programı ile eş zamanlı olarak, Büyükdere 35, Anna Laudel, ArtOn, Fotoğrafevi, Noks Art Space galerilerinin sergileri programda yer alacak. 

Bu sene festivalin dijital çözüm ortağı Eventix üzerinden alınacak davetiyelerle tüm sergilere giriş yapılabilecek. 

  • Sergiler dışında festival akış programında kaçırılmaması gereken detaylar nelerdir? 

212 Photography Istanbul’un her sene zenginleşen programında bu yıl da mimariden teknolojiye, yayıncılıktan gastronomiye, sinemadan müziğe, pek çok disiplinden içeriğe rastlamak mümkün olacak. Bu sene söyleşilerin ana mekânı Soho House’da pek çok sanatçı ve kanaat önderi isim, farklı başlıklarda konuşma ve sohbetler gerçekleştirecek.

Söyleşilerin yanı sıra yönetmenliğini Benjamin Murray ve Alysa Nahmias’ın yaptığı, Küba’da gerçekleşen heyecan verici bir mimarî dönüşüm hikâyesini belgeleyen “Unfinished Spaces”, çağdaş ve keskin işleri ile bilinen Yael Bartana’nın kadınları odağına aldığı “Two Minutes to Midnight” filmi yine Soho House’da gösterilecek.

Festivalde eserlerinin yer aldığı sanatçılardan Cihan Bacak, festivali ve eserlerindeki mesajı değerlendirdi.

İşte Cihan Bacak ile söyleşimizden öne çıkanlar:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 

Ben Cihan. 2017’den beri fotoğraf çekiyorum. Projelerimi genellikle moda tasarım ve çağdaş dans ekseninde geliştirdim. Bu yılın başında yapay zekayla ilgilenmeye başladım ve A.I. işlerin üretim sürecini, hızını ve etkisini inanılmaz buluyorum. Fotoğrafa ilk başladığımdaki heyecanın benzerini hissettiğimi söylemem gerek.

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz iş bize ne anlatıyor? Diğer deyişle mesajınız nedir?

Projemin ismi Muscular Theology. Dini inançlarını, bedenlerine iyi bakarak ve geliştirerek gösteren bir Hıristiyan akımından ilhamla projeye başladım. Spor salonunda bolca zaman geçirdiği belli olan, farklı sınıf ve milletlerden erkek hikayelerini, estetik bir şekilde sunmaya dayalı bir iş.

Cihan Bacak – Muscular Theology

Aslında bir fantezi evreni ve her hikayeyle gelişmeye devam ediyor. Instagram hesabından yapay zekanın gelişimiyle beraber projedeki karakterlerin de derinlik kazandığını gözlemlemek kaçınılmaz. 

Cihan Bacak – Muscular Theology

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz işin yaratım süreci nasıldı?

2 yıldır düzenli olarak spor salonuna gidiyorum ve geçirdiğim bu süre bedene ve beden gelişimine karşı yepyeni bir bakış açısı ve saygı kazandırdı. Daha önceden düzenli bir spor geçmişi olan biri değildim ve fikren ve bedenen gerçek bir ritüel olduğunu keşfettim.

Beden çok nankör ve bunu bilerek her gün yeniden üzerine bir şeyler eklemeyi rutin haline getirmek, salondaki erkeklik halleri, maskülen enerjinin dışa vurumu… Bir fotoğrafçı olarak gözlemlediğim her anı çekmem mümkün değildi ama aklımda yer edenleri bilgisayar başına canlandırmak ve gerçeği fanteziyle tatlandırmak çok zevkli.

Kariyerinizdeki en büyük hayaliniz nedir?

Yapay zekayla bilgisayar başında ürettiğim işlerin en az kamerayla çektiklerim kadar duygusal ve içten olduğunu söylediğimde inanmayanlar oluyor. Belki fotoğraftan da kişisel çünkü üretim aşamasında arada kimse yok.

Beynimdeki imajları kimseye ihtiyaç duymadan, istediğim zaman, istediğim şekilde üretiyor ve fotoğraftan çok daha hızlı ve fazla etkileşim alıyorum. Bu sebeple gelecekteki potansiyel kazanımların ucu bucağı yok gibi geliyor. Bir sınır koymuyorum. Bence hepimiz bolca şaşıracağız çünkü.

Festival sanatçılarından Hakan Sorar da sergideki eserlerinin mesajını değerlendirdi:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Yeni medya araçları ile üretimler yapan; beden, beden ile mekan ilişkisi, arkeoloji, toplumsal cinsiyet ve kimlik gibi konulara ilgi duyan, bu konular üzerine düşünen ve çoğu zaman üretimlerinin merkezine oturtan multidisipliner bir sanatçıyım.

Üretimlerim önceleri fotoğraf temelliyken, şimdiki süreçte sanal kameraların ve dijital üretimin imkan sahasının daha çok ilgimi çekmesi ile hikayelerimi dijital araçlarla anlatmaya çalışıyorum. Sanal kamera, ışık ve atmosferlerin yardımı ile görüntüler oluşturuyorum. 

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz iş bize ne anlatıyor? Diğer deyişle mesajınız nedir?

Float serisi; beden, bedenin yüzeyi, işlerliği/hareketi, abjekt ve kimlik gibi konular üzerine düşünürken, her türlü ikilikleri aşan, kendinden potansiyelli bir beden tahayyülünü merkezine alıyor. Kafadan bağımsızlığıyla temsiliyeti yarmaya çalışan; hacmi, asimetrik duruşu, yüzeyindeki kıllar ve yaralar ile kalıplara oturmayan bu tahayyül; hikayesini anlatırken, bedenin biricikliği ve imkan sahası üzerine odaklanıyor. 

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz işin yaratım süreci nasıldı?

Araştırma, okumalar ve hayal kurma kısımları üretim sürecinin hep devam eden, belki de temel unsurları. Üretmek, bir yandan deneyler yapmak gibi. Yaratım sürecinin her çıktısına bir eser olarak bakmıyor, bu çıktıları gezindiğim yollar, uğradığım duraklar olarak değerlendiriyorum. Dijital eskizler, modellemeler, kendi bedenimden çektiğim makro fotoğraflarla ürettiğim dijital dokular, taramalar ve işlemeler hikayelerimi anlatırken uğradığım diğer duraklar. 

Kariyerinizdeki en büyük hayaliniz nedir?

Hikayelerimi daha çok kişiye anlatabilmek, iz bırakabilmek. 

Beden, toplumsal cinsiyet, toplumsal normlar üzerine ürettiği eserleriyle festivalde yer alan sanatçı Damla Şahinbaş da sorularımızı yanıtladı:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben Damla Şahinbaş. İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf ve Video programından mezunum. Genel olarak beden, toplumsal cinsiyet, toplumsal normlar üzerine fotoğraf üretiyorum.

Damla Şahinbaş

‘Ayrık Otu’ ve ‘WE ARE REA’ isimli iki projemle hem Türkiye’de hem de yurtdışında sergilerde yer aldım. Karanlık oda, üretim alanlarımın başında gelse de deneyselliği mümkün kılan her alanı kullanmayı seviyorum. 

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz iş bize ne anlatıyor? 

Ben aynı zamanda NFT sanatçısıyım ve AI gelişimini gün gün takip edip kayıtsız kalamayanlardan biriyim. Bunun sonucunda LGBTQIA+ öznesi olarak ‘tahayyül ettiğim bir dünyada yaşasaydım nasıl fotoğraflar çekmek isterdim?’ sorusuyla bir seri ürettim.

Damla Şahinbaş

Güç dengelerinin değiştiği, sokaklarda özgürce koştuğumuz, hep bir arada olduğumuz, yine bolca aksiyonun da olduğu ama dediğim gibi güç dengelerinin değiştiği ve tehdit altında olmadığımız bir dünyada kendimce bir sürü fotoğraf çektim. 

212 Photography Istanbul’da sergileyeceğiniz işin yaratım süreci nasıldı? 

Üretimlerimin büyük bir kısmı karanlık odada analog yöntemlerle gerçekliyor. Fakat geçen sene, fotoğraflarıma zaman zaman konu olan annem Canan’ı kaybettikten sonra karanlık oda çalışmalarıma ara verdim çünkü odaklanamıyordum. NFT platformlarında çok fazla vakit geçirdiğim için devamlı AI ile oluşturulmuş görsellere maruz kalıyordum ve denemek istedim.

HakanSorarFloat Serisi, Cycle

İçinde bulunduğum depresyonda AI ile görseller üretmek benim için bir nefes alma boşluğu gibiydi. Görsel oluşturmak için kullanılan “prompt”lar birden bire bütün odak noktam oldu ve gözümü kapadığımda aklımda canlananları yazıp heyecanla nasıl görseller oluşacağını bekledim. 

Kariyerinizdeki en büyük hayaliniz nedir?

Aslında görsel üretirken bunu hiçbir zaman kariyer olarak görmedim. İçimde bir dürtü var ve o dürtüye ayak uyduruyorum sadece. Bir hayal değil ama en büyük motivasyonum sınırlarımı zorlamak, daha fazla malzeme tanımak ve deneysel işler üretirken kendimle olan ilişkimi geliştirmek.

HakanSorarFloat Serisi, No 1

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.