Festival ve sansürler | Altın Portakal’da yasakların tarihi

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Kanun Hükmü” belgeselinin festivalden çıkarılması tepki çekti. Tartışmalar sürerken festival tarihinde yaşanan başka sansürler de yeniden gündeme geldi. Medyascope, hem Altın Portakal’da hem de Türk sinema tarihindeki sansür geleneğinden öne çıkanları sizler için derledi.

Türkiye’nin en prestijli film festivallerinden biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, son olarak Nejla Demirci‘nin çektiği “Kanun Hükmü” belgeselinin festivalden çıkarılmasıyla gündeme geldi.

Festivalden çıkarılmaya gösterilen gerekçe ise belgeselde yer alan bir kişi hakkında yargı sürecinin devam etmesiydi. Açıklamada bulunan Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, Ulusal Belgesel Film Yarışması bölümüne seçilen “Kanun Hükmü” belgeselinde yer alan bir kişi ile ilgili yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, yargılanma bitene kadar filmin festivalden çıkarıldığı duyurdu.

Jüri üyeleri başta olmak üzere sanat dünyasından çok sayıda isim bu karara tepki gösterirken, hem festival tarihinde hem de Türkiye tarihinde sinemada yaşanan sansürler de yeniden gündeme geldi.

Altın Portakal’ın muğlak sansür tarihi

Türk sinemasında 1919’da “Mürebbiye” filmiyle başlayan sansür geleneği, 2004’te Sansür Kurulu’nun kaldırılmasına kadar devam ederken, sonrasında da bazı yapımların çeşitli yollarla engellenmesi yahut gösterilmemesi, tartışmaların sürmesine neden oldu.

Altın Portakal ise Türk sinemasının sansür tarihinde karmaşık bir noktada mevzi alıyor. Dönem dönem sansürleri aşan, geçmişte sansür edilen filmleri ödüllendiren, sansüre yönelik örgütlü tepkilerle dikkat çeken Antalya Film Festivali, bazen de sansürün uygulayıcısı olarak filmlerin festivalde gösterilmemesiyle gündeme gelebiliyor.

Geçmişten günümüze festivalin sansürledikleri

Senaryosunu Vedat Türkali’nin yazıp rejisörlüğünü Süreyya Duru’nun yaptığı “Kara Çarşaflı Gelin” (1975), Ömer Kavur’un yazıp yönettiği “Yusuf ile Kenan” (1979), Yavuz Özkan’ın yönettiği “Demiryol” (1979), Yavuz Pağda’nın yazıp yönettiği “Yolcular” (1979) 1980 öncesi festivalde sansürlenmeleriyle gündeme gelen filmlerden.

2004’te sansür kurulunun kaldırılmasıyla durulan yasaklamalar, Gezi Parkı eylemlerinin ardından yeniden gündeme geldi. Reyan Tuvi’nin Gezi direnişini anlatan belgeseli “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek“, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret suçu” teşkil edebileceği gerekçesiyle festivalden çıkarıldı.

Ekinleri kısa gösterince yasaklandı

Türkiye’nin Altın Portakal’a yansıyan sansür panoraması, 1909’da kurulup 2004’te kaldırılan Sansür Kurulu ile kurumsal bir kimliğe de sahipti. Bugünden geçmişe bakıldığında anlamsız gelebilecek sansür gerekçeleri o dönem açısından ciddi polemik konusu teşkil edebiliyordu. Örneğin filmde “ekinlerin kısa gösterilmiş” olması Türkiye’nin itibarını zedeleyecek endişesiyle sansür getirilebiliyor yahut bir filmde uçağın infilak etmesi, “Türk ordusunun uçağı düşmez” gerekçesiyle yapımdan çıkarılabiliyordu.

Öyle ki sansür, Soğuk Savaş döneminin de etkisiyle, “Düşman gemileri boğazı görür” endişesi sonucu filmden sahne çıkaracak seviyeye gelmişti.

Metin Erksan

Metin Erksan’ın “Aşık Veysel’in Hayatı- Karanlık Dünya” (1952) isimli ilk filmi, “Anadolu’daki yoksulluğu ve tarlalardaki ekinleri çok kısa boylu ve cılız gösterdiği” gerekçesiyle sansür heyeti tarafından yasaklandı. Heyetin yasaklama gerekçesi ise filmin “Ülkeyi Batı dünyasına kötü gösterecek” olmasıydı.

Senaristliğini ve yönetmeliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı ve bir bölümü İtalya’da çekilen “Hıçkırık” filmi de Sansür Kurulu’nun radarına takılanlardan oldu. Filmin sansür edilmesinin gerekçesi, “filmin geçtiği garı Mussolini’nin yaptırmış olması ve filmde Mussolini heykellerinin görünmesiydi.”

“Düşman gemileri boğazı görmesin”

Yönetmen Osman Seden’in 1954’te çektiği “Kardeş Dursun” filminin uğradığı sansür de dikkat çekiciydi. Sansürün gerekçesi “Düşman gemilerinin boğazı net görmesiydi.”

Metin Erksan’ın yönettiği 1962 çıkışlı “Yılanların Öcü”, Sansür Kurulu tarafından yasaklandı ancak filmi izleyen dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel yasağı kaldırttı.

Yılanların Öcü” film afişi

Halit Refiğ’in 1963’te çektiği “Şafak Bekçileri” filminin sansür kuruluna takılma gerekçesi ise filmin bir sahnesinde uçağın infilak etmesiydi. Sansür Kurulu’na göre “Türk ordusunun uçakları asla düşmeyeceği” için sahneye engel gelmişti. Aynı filmde bir pilot sevgilisiyle öpüşmüş, Sansür Kurulu ise “Türk ordusunun pilotuna yakışmayacak bir davranış” diyerek sansürlemişti.

Emir Kusturica da istifa etmişti

Ünlü Sırp yönetmen Emir Kusturica‘nın 2010 yılındaki Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne jüri olarak davet edilmesiyle Türkiye kamuoyunda tartışmalar baş gösterdi.

Kusturica’nın Srebrenitsa Katliamı’nı savunduğu gerekçesiyle aleyhine protestolara dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da katılmıştı.

Tepkilerin ardından jüri üyeliğinden istifa eden Kusturica, “Benim üyesi olduğum Sırbistan’ın Bosna’daki Müslümanlara karşı işlediği suçlara her zaman tavır aldım ve mesafe koydum” diyerek soykırımı desteklediği iddialarını yalanlamıştı.

Kaynaklar: fikritakip, öteki sinema

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.