Boğaziçi Üniversitesi’ne 2 Ocak 2021’de Melih Bulu’nun rektör olarak atanması ile başlayan eylemlerin üzerinden yaklaşık bin gün geçti. Öğretim üyeleri, bu sürede yapılan olumsuz uygulamaları özetledi ve yönetim krizi için akılcı çözümlerin üretilmesi gerektiğini söyledi.
Melih Bulu’nun 2 Ocak 2021’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının üzerinden 999 gün geçti. Öğretim üyeleri, rektör atamasına tepki göstermek için haftanın her iş günü saat 12.15’te “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” yazılı pankartlarla rektörlük binasına arkalarını dönerek eylemlerini sürdürüyor.
Yaklaşık bin gün önce başlayan süreçle ilgili yazı yayımlayan öğretim üyeleri şöyle dedi:
“Bininci gününü dolduran bu sancılı süreçte üniversitemizin işlerliğine ve akademik verimliliğine zarar veren, liyakat standartlarını düşüren, kurumumuzun sosyal ve kültürel zenginliğini zedeleyen ve öğrencilerimizin geleceğini tehlikeye atan müdahalelerin devam ettiğini, kamu zararının katlanarak arttığını endişeyle gözlemliyor, bu sürdürülemez yönetim krizine son verecek akılcı çözümlerin üretilmesini umuyoruz.”
“150 kişilik bir grubun kampüslere girmesine izin verilmiyor”
Yazıda geçen bin gündeki olumsuz uygulamalardan bahsedildi. Üniversite içerisinde silahlı ve sivil polis varlığının devam ettiği vurgulanan açıklamada “Giriş-çıkışlar halen sıkı olarak denetleniyor; yönetime eleştirileri sebebiyle ‘kara listeye’ alınmış, öğretim üyeleri, emekli akademisyenler ve mezunlardan oluşan yaklaşık 150 kişilik bir grubun kampüslere girmesine izin verilmiyor” denildi.
“3 senedir toplu mezuniyet yapılmıyor”
Ayrıca açıklamada rektörlüğün öğrenci protestolarından çekindiği için 3 senedir toplu mezuniyet töreni yapmadığı belirtildi ve “Genel mezuniyet törenini kendileri düzenlemeyi öneren ve alternatif etkinliğe katılmayı düşünen öğrenciler mezun kartlarının iptal edilmesi tehdidiyle karşılaşıyor.
Seçilmiş dekanlarımız, enstitü müdürlerimiz mesnetsiz disiplin soruşturmalarıyla veya gerekçesiz olarak görevlerinden alındı. Üniversitenin üst yönetim kademesi kurum dışından atanmış kadrolar tarafından ele geçirilmiş durumda; Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu’nda hayati kararlar halen bu kadrolarla ve mükerrer oylarla alınıyor” denildi.
“Kadrolaşma hamleleri sürüyor”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Veri Bilimi ve Yapay Zeka Enstitüsü vb. birimlerin hiçbir kurul ve komisyonuna danışılmadan tepeden inme yöntemlerle bir gecede kurulduğuna dikkat çekildi.
Akademik ve idarî pozisyonlarda kadrolaşma hamlelerinin sürdüğü belirtilen açıklamanın devamı şöyle:
“Ehliyetsiz idari kadrolar hülle yöntemiyle hızla terfi ettiriliyor. Yeni akademik kadrolar birimlere danışılmadan ve kişiye özel olarak açılan ilanlar üzerinden tanımlanıyor; istihdamlar yapılırken liyakate dayanan süreçler tamamen gözardı ediliyor. Yeni fakülteler ve enstitü için açılan pozisyonlarla beraber Boğaziçi Üniversitesi’nde şu anda 50’den fazla akademik kadro yönetim tarafından doğrudan ve tepeden inme yöntemlerle işe alınmış durumda. Şeffaflıktan ve denetimden yoksun bu hızlı kadrolaşma süreci üniversitenin idari ve akademik bütünlüğüne zarar veriyor, eğitim kalitesini aşağıya çekiyor.”
Üniversitedeki eylemlerde gözaltına alınan öğrencilerin yargılandığını söylenen açıklamada, 15 akademisyenin öğle tatillerde 15 dakika boyunca rektörlük binasına sırtlarını dönmeleri nedeniyle disiplin soruşturmasına tabî tutulduğu hatırlatıldı ve “Barış Eğitimi Merkezi, Sosyal Politikalar Forumu, Bizans Çalışmaları Araştırma Merkezi, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi ve İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi gibi araştırma merkezlerinin ofislerine gerekçesizce el konuldu; mekanların birçoğu yönetime yakın personel için lojman haline getirildi. Merkezler etkinliklerini gerçekleştirmek bir yana, depo olarak bile kullanamayacakları kadar küçük ofislere taşınmak zorunda bırakıldı” denildi
Açıklamada bahsedilen diğer olumsuz uygulamalar ise şöyle:
- “Birçok önemli koleksiyona ev sahipliği yapan Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi lağvedildi, mekânı lojmana dönüştürüldü.
- Mithat Alam Film Merkezi tepeden inme bir kararla kurulan ve tek öğretim üyesi bulunan İletişim Fakültesi’ne tahsis edilerek işlevsizleştirildi, yöneticileri işten çıkarıldı.
- Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi işlevsizleştirildi.
- Birçok başka kurum için örnek teşkil etmiş olan Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işlevsizleştirildi.
- Boğaziçi Üniversitesi çalışan ve 1-6 yaş çocuklarına eğitim ve bakım hizmeti veren Okul Öncesi Eğitim Birimi “Yuva”da birim sorumlusu emekli edildi ardından, öğretmenler işten çıkarıldı, öğretmenlik statüleri gözardı edilerek memur olarak görev değişikliği yapıldı, eğitim anlayışı ve öğretim programında köklü değişiklikler yapılarak piyasacı anlayış ile yetkin olmayan kadrolar getirildi.
- Öğrenci Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi BÜREM’in mekanının büyük bir kısmı Sosyal Tesis İşletmesi’ne aktarıldı. BÜREM Yönetim Kurulu üniversitenin katılım süreçleri işletilmeden, tepeden inme yöntemlerle atanan ve üniversite psikolojik danışmanlığı deneyimine sahip olmayan kişilerle yenilendi.
- Öğretim üyelerinin gayri resmi çevrimiçi tartışma platformu olan Instforum yönetim tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden kapatıldı.
- Boğaziçi Üniversitesi’nde barınma krizi devam ediyor. Bu yıl barınma ihtiyacı olan yaklaşık iki bin beş yüz öğrenci yönetim tarafından açıkta bırakıldı.
- Uçaksavar lojmanlarında kalan akademik ve idari personel inşaat ve depreme karşı güçlendirme bahanesiyle evlerinden çıkarıldı. Bu personelimize sunulan alternatif lojmanlar da depreme dayanıklı olmadığından fiilen birçok çalışanımız tam bir yıldır evsiz bırakılmış durumda. Boşaltılan lojman binaları âtıl duruyor; Uçaksavar lojmanlarında bir seneyi aşkın süredir herhangi bir yıkım veya inşaat faaliyeti gerçekleşmediğinden lojmanlar çürüyor.
- Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) Güney Kampüs’te 30 yıldır faaliyetlerini yürüttüğü tesis binasından polis zoruyla çıkarıldı; Rektörlüğün bu müdahalesi hakkında iki kez yürütmeyi durdurma kararı çıkmasına rağmen yönetim BÜMED’in kampüse dönmesine izin vermiyor.”
Öğretim üyeleri tüm olumsuzluklara rağmen derslerine, araştırmalarına devam ettiklerini vurguladı ve “Üniversitedeki olumsuz uygulamalara karşı duruşumuzdaki temel referansımız ise anayasamız tarafından güvence altına alınan ‘üniversite özerkliği’ ilkesi ve Boğaziçi Üniversitesi senatosu tarafından 2012 yılında oybirliği ile kabul edilmiş akademik ilkelerimiz. Çağdaş ve özgür bir üniversite ortamı için verdiğimiz bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü bir kez daha ifade etmek isteriz” dedi.