New York merkezli insan hakları grubu Anayasal Haklar Merkezi (CCR), İsrail’in Gazze’de soykırım yapmasını önlemediği iddiasıyla ABD Başkanı Joe Biden’a dava açıyor.
CCR’nin başvurusunda İsrail’in, “Toplu katliamlar, sivil altyapının hedef alınması ve zorla göç ettirme gibi eylemlerinin soykırım anlamına geldiği” iddia ediliyor.
Grup 1948 tarihli uluslararası sözleşmelere göre ABD ve diğer ülkelerin güç ve nüfuzlarını kullanarak soykırımları durdurması gerektiğini hatırlattı.
Ancak, ABD yönetimi ve Başkan Joe Biden’ın bunu yapmadığını ve İsrail ile Netanyahu’ya alan açtığını düşünüyorlar.
Kaliforniya’daki federal mahkemede açılan davada, ABD’nin İsrail’e silah, para ve diplomatik destek sağlamasının engellenmesi isteniyor.
Ayrıca Biden, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin’in “İsrail’in Gazze’deki Filistin halkına karşı soykırım eylemleri gerçekleştirmesini önlemek için ellerinden gelen tüm tedbirleri almaları gerektiğinin beyan edilmesi” isteniyor.
Bu olay, CCR ve ABD’nin ilk kez karşı karşıya geldiği an değil. ABD ordusu tarafından Guantanamo’da tutulan mahkumların haklarıyla ilgili olarak 2004 yılında ABD Yüksek Mahkemesi’nde bir dava kazanmışlardı.
Hukukçular, soykırımın kanıtlanması zor bir suç olduğunu söylüyor ve ABD Başkanı Biden’ın İsrail’in soykırım yaptığına karar vermeye zorlanıp zorlanamayacağını ve bu nedenle harekete geçme yükümlülüğü altında olup olmadığını sorguluyor.
Bir başka örnekte eski ABD Başkanı Bill Clinton, 1994 yılında Ruanda’da 800 bin Tutsi’nin sistematik olarak öldürülmesini, yasal müdahale yükümlülüğünden kaçmak için soykırım olarak tanımayı reddetti. Daha sonra Ruanda halkından özür diledi.
Holokost’un ardından kaleme alınan 1948 sözleşmesi soykırımı “Ulusal, etnik, ırksal ya da dini bir grubu tamamen ya da kısmen yok etme niyeti” olarak tanımlıyor. Sözleşmenin ilk maddesi, aralarında ABD’nin de bulunduğu imzacı tarafların soykırımı “Önlemesini ve cezalandırmasını” gerektiriyor.
CCR, ABD’nin kısa bir süre önce soykırımı önleme ve cezalandırma yükümlülüklerini anladığını ve kabul ettiğini teyit ettiğini belirtti. Örnek ise, Ukrayna-Rusya savaşından: “Ukrayna’nın Rusya’ya karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahil olan ABD, daha önce bu mahkemenin de kabul ettiği üzere, bir devletin ‘önleme yükümlülüğünün ve buna bağlı olarak harekete geçme görevinin, soykırım işleneceğine dair ciddi bir riskin varlığını öğrendiği ya da normalde öğrenmiş olması gerektiği anda ortaya çıktığını’ açıkça kabul etmiştir.”
Kaynak: Guardian
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
