Baldur’s Gate 3 incelemesi | Rol yapma oyunlarının yeni zirvesi

Oyun dünyasında bazı isimler adeta akan suları durduracak bir üne sahip. “Half-Life” ve “Portal” benim ilk aklıma gelenler. FRP’lerin bilgisayara uyarlanmasıyla geliştirilen “Baldur’s Gate” de bu sıfatı kesinlikle hak ediyor.

Fantasy Role Play (FRP) olarak adlandırılan, ülkemizde de son yıllarda popülerlik kazanan bu rol yapma oyunlarının en bilindik ismi tabii ki de “Unutulmuş Diyarlar” (Forgotten Realms) evreninde geçen “Dungeons & Dragons”. Kısaca “DnD” olarak bilinen, oyuncuların kendileri yarattıkları karakterlerle ve bir “Dungeon Master” (DM) yönlendirmesiyle çeşitli maceralara atıldıkları oyun ilk olarak 1974’te piyasaya sürülüyor. DnD temelde, bulunduğunuz koşullar altında gerçekleştirmek istediğiniz eylemleri DM’e söyleyerek karakterinizin de yetenekleri bağlamında atılan zarlarla bunları gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğinizin belirlendiği ve böylece maceranızın ilerlediği veya dallandığı bir oynanış sunar. İlginç bir şekilde FRP türünde çok yüksek popülerliğe ulaşır ve adeta türü domine edecek zar atılarak oynama, karakter kağıtları gibi kuralların yayılmasını sağlar. Oyunun getirdiği ses ile aynı türde farklı kurallara sahip benzer oyunlar çıksa da DnD günümüzde hâlâ liderliği önde götürüyor. Oyuna getirilen kural güncellemeleri ile 2014’de çıkan beşinci versiyonu piyasada.

Video oyunları dünyasında 90’lara geri dönüp baktığınızda FRP’lerin oyun dünyasına entegre edilmesiyle dönemin en iyi oyun firmalarının çıkış yapması paralellik gösteriyor. 80’li yıllarda MS-DOS oyunlarıyla başlasa da asıl anlamda rol yapma oyunlarındaki devrimi sağlayan, BioWare tarafından geliştirilen ve Interplay Entertainment’ın yayınladığı oyun Baldur’s Gate adıyla 30 Kasım 1998’de bilgisayarlar için çıkışını gerçekleştiriyor. Oyun, gerçek zamanlı ve duraklatmalı sistemiyle (real-time with pause) kontrol ettiğiniz karakterinizin kendi kimliğini öğrenmek için çıktığı bir yolculukla başlayıp tanıştığınız ve partinize eklediğiniz karakterlerle derinleşiyor ve budaklanıyor. Oyunun sunduğu oynanış aslında masaüstü FRP’nin bir eşyapılı (izomorfik) halini yaşatmaya çalışıyor. Savaş esnasında istediğiniz bir anda oyunu dondurarak partinizdeki karakterlere komutlar veriyor ve tekrar oynattığınızda bu komutların arka planda atılan zarlar ve hesaplanan değerlerle düşmanlarınıza veya size etki ettiğini görüyorsunuz. Oynanış özünde taktiksel olsa da biraz kaotik.

Baldur’s Gate: Enhanced Edition

Yaptığı çıkış, oyunun kalitesi itibarıyla dönemin dergilerinde çok büyük övgüler alıyor ve yapımcı firmalar da bunun “ekmeğini yiyor” diyebiliriz. BioWare bildiğimiz gibi “Mass Effect” ve “Dragon Age” gibi önemli serilere imza atıyor, Star Wars hayranlarının çok sevdiği “Knights of the Old Republic” rol yapma oyununu geliştiriyorlar, ancak firmanın Electronic Arts (EA) altında ilerleyen yıllarda ve de neticede günümüzde geldiği nokta meçhul. Interplay Entertainment’a bakacak olursak da bu firmanın içinden “Wasteland”, “Fallout” serileri, yine Forgotten Realms’te geçen “Icewind Dale” serisi ve “Planescape Torment” oyunu, “The Bard’s Tale” serisi çıkıyor. Dahası Feargus Urquhart, Chris Avellone, Josh Sawyer gibi isimler bu firmanın ekonomik sorunlar nedeniyle kapanmasından sonra şimdi en çok “Fallout: New Vegas” ile hatırlanan, orijinal bir dünya yarattıkları Pillars of Eternity serisini geliştiren Obsidian Entertainment’ı kuruyor. Brian Fargo da “Wasteland 3” ile tekrar seriyi canlandırdığı inXile Entertainment’ı kuruyor. Baldur’s Gate’in etki alanının genişliğini gösterebilecek en güzel örneklerden biri de benim için Varşova’dan gelmekte. Marcin Iwinski ve Michal Kicinski tarafından kurulan firma ülkelerinde video oyunlarının daha çok yasal olarak oynanması ve daha çok satılmasını amaçlıyor. Korsan oyunculuğu kırmak için başlarda yaptıkları şey iki Baldur’s Gate oyununu yerelleştirilmek. Bu anlamda başarılı olan firma daha sonra “Baldur’s Gate Dark Alliance”ın geliştirilmesinde de çalışıyor ancak Interplay’in batması sonucu boşa gidecek kodları modifiye eden CD Projekt Red kendi geliştirdikleri, ülkelerinin yazarının (Andrzej Sapkowski) kitabından uyarlanan, “The Witcher” oyununda kullanıyorlar. Bu kadar uzun uzadıya bu isimleri açıklamamızın bir anlamı var elbette. Baldur’s Gate ismi oyun dünyasında elinizi attığınız birçok yerin dokusuna işlemiş, önemli mirası olan bir seri. Interplay’in batmasının ardındansa 90’ların sonu ile 2000’lerin başında kalmış, devamı gelememiş, adeta oyun dünyası için tarihi bir eser.

Peki bu oyunun devam oyunu neden 20 yıldır yok?

Aslında “Baldur’s Gate 3: The Black Hound” adında bir üçüncü oyun Black Isle Studios tarafından geliştirilmekteydi ancak Interplay’in batmasıyla bu oyun iptal edildi ve DnD lisansı Atari’ye kaptırıldı. Atari, Neverwinter 1 ve 2 oyunlarını yapsa da bunlar Baldur’s Gate kadar ses getiremedi ve lisans o günden itibaren günümüze kadar Wizards of the Coast’un (WoTC) elinde kaldı.

Kitlesel fonlama, Kickstarter ve erken erişim furyası

Yapımcıların yayımcılardan yeterli destekleri görememeleri ve/veya yayımcılar ile geliştiriciler arasındaki vizyon farklılığından dolayı yapımcıların istedikleri oyunu istedikleri şekilde yapamaması sonucunda 2010’larda birkaç oyun yayımlama yöntemi ortaya çıktı.

Bunlardan biri daha çok Steam üzerinde olan “erken erişim” sistemi. Bu sistem geliştiricilerin akıllarındaki oyunu, oynanabilir bir kesiti de olsa Steam’e koyarak destek almalarını ve “1.0” sürümünü çıkarmalarına gidecek olan geliştirme sürecinde desteklenmelerini sağlıyor. Erken erişim sisteminin birçok başarısı olsa da hâl3a 2013’te erken erişime girmiş ama çıkmamış oyunlar da var. Her ne şekilde olursa olsun oyuncular ilgilerini çeken oyunları destekleyebiliyorlar ve net getirisi oyun çeşitliliği açısından kesinlikle olumlu.

Kickstarter ise oyunlar özelinde değil birçok farklı alanda geliştiricinin, girişimcilerin, hatta mühendislerin vizyonlarını geliştirmesi için kitlesel fonlanma imkânı sunan bir platform. Kitap, akıllı saatler, laptoplar, kutu oyunları, yenilikçi ve teknolojik giyim ürünlerinden tutun video oyunlarına kadar birçok şeyin geliştirilmesinin fonlandığı bu platform 2009’da kurulyor. Video oyunları arasında desteklenen projeler de saymakla bitmez (Shenmue 3, Wasteland 2, Broken Age, Kingdom Come: Deliverance, Shadowrun Returns, Dreamfall Chapters, System Shock remake, We Happy Few, Hollow Knight, Pathologic, Blasphemous, The Banner Saga, Pathfinder serisi, Project Eternity, Divinity Original Sin) ancak birkaç proje bizim için önemli. 2012’de Obsidian Entertainment “cRPG” türünü canlandırmak ve projelerindeki dünyayı oyunculara sunmak için “Project Eternity” adında bir izometrik gerçek zamanlı RPG oyunuyla Kickstarter’da yerini alır ve yüksek destek alan oyun, çıkışıyla adeta Baldur’s Gate’in meşalesini taşıyarak türü tekrar canlandırır ve ikinci oyunuyla da dünyayı ve mitolojiyi daha da derinleştirerek kendi entellektüel ürününü (IP: intellectual property) piyasaya kazandırır. Baldur’s Gate ve diğer “Infinity Engine” oyunlarına en çok benzeyen oynanışı sunan oyunun aynı evrende geçen “Avowed” adlı, daha çok “Elder Scrolls” serisini andıracak bir oyunu daha duyuruldu ve Xbox Games çatısı altında yayımlanacak. “Pillars of Eternity” oyunları görsellerde de görebileceğiniz gibi hem sanat tasarımı hem oynanış olarak Unutulmuş Diyarlar’ı oldukça andırıyor.

Pillars of Eternity I ve II

2013’te ise daha önce “Divinity” serisinde yaptığı çeşitli oyunlarla nispeten az bilinen Belçika çıkışlı Larian Studios, “Divinity: Original Sin” adlı oyunları için Kickstarter kampanyası başlattı. RPG oyunları arasında sıra tabanlı oynanışı öne çıkarmasıyla ve de eşli oynanış imkânı sunmasıyla oyuncuların özellikle dikkatini çeken proje yüksek destek gördü ve oyunun 2014’te piyasaya sürülmesiyle Larian Studios da ses getiren firmalar arasında yerini aldı.

Divinity: Original Sin Enhanced Edition

Bu başarıdan gazını alan Larian Studios kurucusu Swen Vincke WoTC’ye gider ve Baldur’s Gate haklarını alıp bir oyun yapmak istediklerini anlatır ancak WoTC, firmanın bu büyüklükte bir IP için yeterince deneyimi olmadığını söyleyerek teklifi geri çevirir. Çok yerinde olan bu reddin başka nedenleri de olduğunu düşünüyorum: Firmanın deneyiminden çok, bence oyuncuların türe ilgisiyle ilgili engeller daha ön plandaydı. Çünkü bakın, “Wasteland 2” 2014, “Pillars of Eternity” 2015, “Divinity: Original Sin” 2015, “Shadowrun: Hong Kong” 2015, “Torment: Tides of Numenera” 2016’da çıksa da bu dönemde cRPG türlerine yeterince ilgi yoktu ve hâlâ niş kalmaktaydı. Bence bunun en önemli nedenleri bu oyunların daha düşük bütçeli olup, grafik anlamda dönemin popüler oyunlarından geride kalmaları ve hitap ettikleri yeni neslin henüz bu oynanışa alışmamış olmasıydı.

Zaten ilerleyen yıllarda da bunu gösteren gelişmeler oldu: Hem “PoE II” hem de “Divinity: Original Sin II” daha yüksek satış rakamlarına ulaşarak artık kültleşmiş serilere dönüştü, büyüyen bir oyuncu kitlesine erişti. Burada PoE neden Divinity serisi kadar büyüyemedi, çok net bir cevap veremiyorum ama bana kalırsa grafik anlamda PoE’nin daha “old school” bir hava vermesi ve Divinity’ye kıyasla çok daha ağır bir dille, adeta edebiyat yaparak hikâyesini anlatması oyuncuları daha uzakta tutmuş olabilir. Artan ilgiyi ve Larian’ın büyük başarısını gören WoTC tekrar firmayla iletişime geçmiş ve sormuş: “Baldur’s Gate 3 ile hâlâ ilgileniyor musunuz?”

Divinity: Original Sin 2 Enhanced Edition

Baldur’s Gate 3’ün erken erişim süreci

Ekipler, birbiriyle görüştükten ve planlar çizildikten sonra oyunun duyurusu yapıldı. 2019’daki duyuru videosuna göre Baldur Geçidi şehri, Zihinyüzenlerin (Mindflayer) istilasına uğruyordu. Oyunun, erken erişim sistemi kullanarak çıkacağı da duyuruldu ve nefeslerimizi tutup beklemeye başladık.

Swen Vincke BG3 haklarını almak için Wizards of the Coast yetkililerini “Zihin Okuma” iksiriyle kandırdıktan hemen sonra çekilen bir fotoğraf

Oyun, 2020’de erken erişime açıldı ve birinci “act” olarak adlandırılan kısımda yaklaşık 25 saatlik oynanış sunarak türün sevdalılarıyla buluştu. Oyun erken erişime oynanabilir 9 ırk, 11 sınıf ve 24 alt sınıf ile çıktı. Geriye dönük erken erişim dönemindeki incelemelere göz atınca kimilerinin oyunda aradıklarını bulamadıklarını, yan karakterlerle bağ kurulamadığını, savaş sisteminin garip hissettirdiğini ve genel anlamda “Baldur’s Gate adı için yetersiz” bulduklarını yazan eleştiriler okudum. Bu eleştiriler arasında benim oynadığım tarih itibarıyla katıldığım pek bir nokta yok doğrusu. Yapımcılar da oyunun tam sürümünün çıkmasına az süre kala yaptığı açıklamalarla endişelerini dile getiriyordu. Acaba erken erişimde oyuncu potansiyelleri tepe yapmış mıydı, çıkışında ses getiremeyebilir miydi?

Her ne kadar sevdiğim bir tür ve heyecanlandığım bir oyun olsa da ben satın alıp oynamak için tam sürümün çıkmasını bekledim. Oyun, 3 Ağustos 2023’te çıktı. Çıktığı günden sonra da kısa süre içinde çok yüksek bir popülerliğe ulaştı. Burada serinin kökenlerinin 1998’a dayanıyor olması da etkili oldu. Bahsettiğimiz gibi bu oyun, 20 küsur yıldır bekleniyordu.

Baldur’s Gate 3, şu anda Steam üzerinde 400 bine yakın incelemeyle “Son Derece Olumlu” değerlendirmeye sahip. Baldur’s Gate 3, devasa dünyası, geniş karakter portföyü, oynanışta sunduğu inanılmaz çeşitlilik ve yaratıcılık imkânlarıyla RPG olayının hakkını veriyor, hatta türün tepe noktasını belirliyor. Oyuna başlarken kendi karakterinizin ırkını, sahip olacağı yetenekleri, fiziksel özelliklerini ve diğer bütün özelliklerini seçebiliyorsunuz ya da bununla uğraşmak istemiyorsanız rastgele bir karakter ya da hazır olan karakterleri seçebiliyorsunuz.

Türkçe altyazı desteğinin olduğu oyunda ilk aşamadan itibaren diyaloglara verdiğiniz cevaplar önemli. Çünkü verdiğiniz kararlar oyunun sonrasındaki işleyişi tamamen değiştiriyor. Ana hikâye ve herkesin karşılaştığı bir senaryo var ancak pek çok oyuncunun karşılaşmadığı ya da farkına varmadığı diyaloglara ya da sonlara denk gelmek mümkün.

Baldur’s Gate 3 neyi iyi yapıyor?

Bu tarz RPG oyunlarında normalde oyun metin tabanlı olur ancak Baldur’s Gate 3’te sinematik bir evrenin yanında animasyonların gerçekçiliği, karakterlerin mimikleri, konuşulan kişinin ruh halinin yüzüne yansıması, açılan portallardan ya da kapılardan geçerken dünyanın değişiminin uyumlu olması, dünyanın uçsuz buçaksız ve renkli olması, fizik motorunun nesnelerle uyumu gibi pek çok detay oyunu başarılı kılıyor.

Baldur’s Gate 3’te ilginç bazı detaylar da var.

Oynayan kişiye göre değişir ancak canı az olan bir düşman gördüğünüzde envanterden bir kaşığı ya da kullanmadığınız bir eşyayı düşmana fırlatarak öldürebiliyorsunuz. Öte yandan çok daha güçlü düşmanları uçurumdan atabilir ya da fazla sayıda düşmanla karşı karşıyaysanız yağ dolu bir fıçıyı ateşe vererek, onlardan kurtulabilirsiniz.

Oyunun devasa dünyasında 100 saatin üzerinde oynayanlar, hatta 300 saate yaklaşan oynanma sürelerinden bahsediliyor. Elbette bu oyunun ana hikâyesini oynayarak ulaşılacak bir süre değil ancak oyunun bu kadar uzun olup sıkıcı olduğunu savunanların yanında, sonunu beğenmeyen “azımsanmayacak” bir güruh da var.

Ben oyunu farklı şekillerde oynadım.

İlk etapta kendi karakterimi oluşturdum, yüce elf soyundan gelen karakterimi bilge bir büyücü yaptım. Burada büyü yeteneklerini geliştirmek gerekiyor. Eğlenceli, güçlü, oldukça taktiksel çok fazla büyü kullanabiliyorsunuz.

Burada bazen farklı cevaplar vererek bazen de oyunun verilmesini istediği seçenekleri işaretleyerek ilerledim.

Oyun, çok oyunculu oynanabildiği için toplamda üç kişi olarak oynadığım bir hikâye tarafı da var. Orada ise farklı bir ırk seçerek ilerledim.

Baldur’s Gate 3, kesinlikle çok derin bir hikâye üzerine kurulu. Karakterlerin gelişimi, diğer karakterler ile uyumlu diyaloglar ve eski oyunlara yapılan göndermeler oyunu üst seviyeye taşıyor.

Oyunda derin hikâyenin yanı sıra karakterlerin hikâyelerini de detaylıca oynayabiliyorsunuz. Oyunun başında tanıştığımız bir karakter, ilerleyen kısımlarda farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor ki, bu da oyunun en iyi yaptığı şeylerden biri. Bir diğer güzel detay ise, eski Baldur’s Gate oyunlarına gönderme yapılması. Bu sayede oyun, serinin önceki oyunlarını bilenler için daha keyifli hale geliyor.

Oyun sadece yılın değil, genel anlamda kendi türünün en iyileri arasına giriyor hatta bu tür için yeni bir referans noktası oluşturuyor. Daha önce sıra tabanlı oyun oynamadıysanız bile bu oyunu şiddetle tavsiye ederim. Eğer daha önce sıra tabanlı oyun oynadıysanız ve türe aşinaysanız ancak henüz oynamadıysanız emin olabilirsiniz ki, sizi bir başyapıt bekliyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.