Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Tarık Çelenk yazdı: Yeni arayışların psikopolitiği

Uzun süre ülkenin iktidar lehinde tercihini değiştirmeyen yüzde 52’si hakkında birkaç yazı yazdım, söyleşiler yaptım.Zira ülkenin yeniden bir durum değerlendirmesi yapabilmesi için iktidar denkleminin seçimler ile demokratik değişime uğramasında fayda vardı. Yüzde 52 yıllardır ikna edilemeyen kilitti. Bu çoğunluk ikna edilebilseydi; ekonomik kriz, toplumsal kutuplaşma ve akut sosyal çürüme açısından tekrar bir çıkış imkânı bulunabilecekti. Ama bu otoriter zihniyet yaklaşımlı mevcut ittifak, toplum desteğini yüzde 52’de sürekli bulabildi. İttifakın ideolojik bir bütünlüğü de pek gözükmemekte. Ülkede adeta yatay bir ideolojik ayrışma değil, dikey bir zihniyet yaklaşımı ve eksenli politik ayrışma mevcut. Yüzde 52’nin tercihinde gözüken temel çizgiler güvenlik, istikrar ve bekâ kaygıları eksenli gözükmekte. Bu sürdürülebilir toplumsal destek, doğal olarak muhalif kesimler için özellikle taban siyasetinde umutsuzluğunu da yaratmakta.

Geçenlerde MetroPOLL’ün seçim sonrası bir anketinde “iktidara oy verenlerin yüzde 23’ü, muhalefete oy verenlerin ise yüzde 29’u oy verebilecekleri yeni bir parti arzu etmekte” tespiti yer alıyordu.Aslında iktidar ve muhalefet seçmenin çoğunluğunda kerhen veya tepkisel; “bari CHP gelmesin” veya “şeriatçılar güçlenmesin” tavrı da sezilmekte. Bu durum bir bakıma karşılıklı yaşam tarzı kaygısını da göstermekte. Belki de bu kaygı veya tehdit algısını çıkardığımızda, veriler, çoğunluğun mevcut politik durumdan memnun olmadığını gösteriyor.

Bu durum ayrıca her iki grubun da içten içe rahatsız seçmenini kendilerini güvenli bir yerde hissettirecek yeni lider, fikir veya siyasî hareket arayışlarının da sinyallerini veriyor. Ancak İYİ Parti’nin otoriter güvenlik argümanlarını savunarak Cumhur İttifakı’na sıkça kur yapması veya CHP’nin medyası ve söylemiyle 1990 modeli katılığına dönmesi yeni nerede sorusunu ve umutsuzluğunu da zihinlerde yaratmakta. YRP ve ZP yükselişleri de sadece yeni bir radikal veya otoriter siyaset söylemini içermekte. AK Parti’den kopma olarak algılanan Gelecek veya DEVA Partisi hareketleri ise adeta AK Parti ilk döneminin uluslararası ilişkiler ve ekonomi yönetimi başarısı hikâyeleri üzerindeki nostaljik iddialarıyla algılanmakta. İddia edilen yeni bir geleceğin veya kaybedilen iyinin ayrışımı seçmen nezdinde yapılamamakta.

Tüm bu durumlar özellikle seçmenin bilinç dünyasının yeni arayışlarında tereddütleri de doğurmakta. Yarın için heyecanlandıracak güvenli-ikna edici yeni ile eski hikâye üzerindeki sınırları-farkı seçmen görememekte veya ikna olamamakta. Yeni ve eski sınırları netleştirebilmek, doğru ayrışmaları başarabilmek genelde seçmene arayışında kararlı bir hamle cesareti verebilir.

Kemal Karpat’ın ittihatçıların otoriterliğinin aşılamaması konusundaki muhalefetin statüko sınırları içinden çıkamaması, dış dünyadaki gelişmeleri izleyememesi veya bir yeniyi vazedememesi tespiti hiç hatırımdan çıkmamakta. Bu tespit adeta bugünkü siyasi tıkanmışlığın bir resmini bizlere tekrar anımsatmaktadır.

Gerek iktidar veya gerekse muhalefet seçmeninin zihnindeki siyasi çıkış yolu öncelikle güven, sınırları doğru çizilmiş net bir yeni vizyona bağımlıdır. Tabi bu çizgiler ve yaratılan alan, kişilerin siyasal kimliklerine göre muhtemelen farklılıklar arz edecektir. Ancak ortak kesişim alanları da oldukça olacaktır. Yeni bir siyasetin bunu doğru ve cesaretli tanımlaması da gerekmekte. Kutuplaştırıldıkça kendini güvenli hücresinde hisseden seçmene yaratılan bu yeni ortak alan hücrelerinden çıkış cesaretini belki verebilecektir. Ancak bu ortak alanlar sayesinde katılaşan tabanlar arasında geçirgenlikler sağlanabilecektir.

Seçmen yeni arayışlara karşı öncelikle özdeşim güveni sağlamak durumunda. Burada iyi fikir veya radikal projelerden önce seçmenin ilgili hareket, fikir veya liderlere güven duyması gerekmekte.

Muhtemelen yeni arayışların temel kodları, içinde herkesin, hesaplaşmadan, birlikte bir gelecek tasarımı üretecekleri hikâyeden geçecektir. Seçmene bu hikâye için nasıl ve ne şekilde güven verilecektir temel soru budur.

Mevcut otoriter yapının verdiği endişeli istikrar ve güven duygusunun, yarınların siyaseti için alternatifi sadece bu gözükmektedir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.