Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Meclis’te söz verilmeyen Ahmet Şık’ın konuşması: “Can Atalay’ın tırnağının ucu olabilseniz bir ömür şükür namazı kılarsınız”

Gezi Parkı davasından tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin ardından düzenlenen 31 Ocak’taki Genel Kurul’da TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık konuşmak istedi ancak kendisine söz verilmedi. Ahmet Şık, konuşabilseydi Can Atalay ile ilgili “Can’ın tırnağının ucu olabilseniz bir ömür şükür namazı kılarsınız. Her gün sabahtan akşama teröristlikle suçladığınız bu insanlar memlekette kanayan hangi yara varsa ucundan kıyısından merhem olabilmek için canlarını dişlerine takarak çalıştılar” diyecekti.

Gezi Parkı davasından TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliği, Anayasa Mahkemesi’nin iki kez hak ihlali kararına rağmen düşürüldü. Meclis’te Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından 30 Ocak’ta okundu.

Gerçek Gündem’in haberine göre Meclis’in bugünkü oturumunda TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık arkadaşı ve avukatı Can Atalay’la ilgili konuşma yapmak istedi ancak söz verilmedi.

Şık, eğer Meclis’te konuşabilseydi şu konuşmayı yapacaktı:

“Bildiğiniz üzere Meclis iç tüzüğünün antidemokratik yapısı nedeniyle parlamentoda grubu bulunmayan partilerin temsilcilerinin konuşma hakkı yok denecek kadar az. Ya 40 takla atıp mevzuatı delecek yöntemler bulmaya çalışıyoruz ya da CHP ve DEM Parti gruplarından arkadaşlarımızın nezaketi ve dayanışmasıyla kürsüden seslenme imkânımız oluyor.

Bugün de Meclis kürsüsünden dostum, kardeşim, yoldaşım Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin bir konuşma yapacaktım. Ancak konuşma hakkı elde edemedim. Can’ın vekilliğinin düşürülmesine dair Yargıtay kararını okuyan Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ kendisine yönelik eleştirilere bir hayli bozulmuş. Eski iktidar ve suç ortakları olan Fethullahçı çeteyi öven konuşma ve mesajları hatırlatılınca da alnının ak başının dik olduğunu iddia etmiş. Meclis kürsüsünde yapmak istediğim konuşma kendisini yakından ilgilendirdiği için buradan aktarmak istedim. Meclis çatısı altında iktidar mensuplarından en çok duyduğumuz sözcükler: ‘vatan haini, bölücü, FETÖ’cü, terörist.’

Can’ın tırnağının ucu olabilseniz bir ömür şükür namazı kılarsınız

Oysa hepinizin toplamının şu memlekete Can Atalay kadar hayrı olmamıştır. Can’ın tırnağının ucu olabilseniz bir ömür şükür namazı kılarsınız. Can’ın şahsında cezaevlerinde rehin tuttuğunuz tüm arkadaşlarımız için durum budur. Her gün sabahtan akşama teröristlikle suçladığınız bu insanlar memlekette kanayan hangi yara varsa ucundan kıyısından merhem olabilmek için canlarını dişlerine takarak çalıştılar. Ülkenin dört bir yanında eşitlik, adalet ve barış hakim olsun diye çabaladılar. Bugünün Türkiye’sinde birer siyasi rehine olarak tutuluyor olmaları da bu yüzden. Her yanını, her köşesini kanatmak istediğiniz memlekete kimsenin zerre miskal faydası dokunamasın diye Türkiye’nin hapishanelerini bu ülkenin en yetkin, en vicdanlı insanlarıyla doldurdunuz.


Can Atalay aynı zamanda avukatım. Her ikisi de iktidarınıza nasip olan iki hapislik dönemim var. Fethullahçı çeteyle birlikte kotardığınız kumpas sürecinde Ergenekoncu ilan etmeye kalkmıştınız. Suç ortağınızla devlet malının bölüşümünde savaşa tutuştuktan sonraki dönemde de FETÖ’cü olmakla suçlayıp hapse attırmıştınız. O ahlaksız davalar sürecinde tıpkı şu an olduğu gibi gücünü ve meşruiyetini haklılığından alan bir duruşla avukatlığımı üstlenenlerden biriydi Can Atalay
.

Din şarlatanlığınıza ve göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, yolsuzluğunuzu, hukuksuzluğunuzu görmezden gelenler sizin için makbul vatandaş. Sizden olmayan, suçlarınıza ortak olmayan herkese terörist dediğiniz için Can Atalay’a terörist demeniz de şaşırtıcı değil.

“Mağdur edilenin hakkı yenen mazlumun hakkını arayanlar sizin için teröristtir biliyoruz”

Yargı ve güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere devlet kurumlarını tarikatlara, cemaatlere, lümpen çetelere teslim eden siz ama terörist olan biz! Anayasa ve yasaları tanımayan, mafyanın devletleşmesinin önünü açan, kutuplaştırma siyasetiyle ülkeyi, halkı birbirine düşman eden siz ama terörist olan biz! Korkunç bir doğa talanıyla dereleri, gölleri kurutan, ormanları yok eden, devletin malını satıp savan siz ama terörist olan biz! Soyguncuya, vurguncuya kol kanat geren, kamulaştırma adı altında halkın evini barkını gasp eden, depremzedenin evine çöken siz ama terörist olan biz!


Çünkü kim olduğuna bakmadan ülkenin dört bir yanındaki ezilenin, mağdur edilenin, hakkı yenen mazlumun hakkını arayanlar sizin için teröristtir biliyoruz. Ama hiçbir kurmaca hakikatten üstün değil. Bir hanedanlık mafyasıyla devlete çöken, Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük terör örgütü de terörist de sizsiniz. Ve and olsun ki yaptığınız o darbenin altında kalana kadar size teslim olmayacak, diz çökmeyeceğiz.

“Can çekişerek öldürdüğünüz yurttaşların hesabını sormak için Hataylıların oyuyla vekil seçildi”

Ailesinin siyasi mirasını haysiyetiyle taşımaya hapishanede de devam eden Can Atalay, devleti peşkeş çektiğiniz tarikat/cemaatlerden birinin Aladağ’daki yurdunda çocuklar yanarak katledildiğinde oradaydı.

Çorlu tren katliamında öldürdüklerinizin de, kar ve para hırsına kurban ettikten sonra ‘fıtrat’ diyerek katledilmelerini din şarlatanlığının ardına saklamaya çalıştığınız Somalı madencilerin haklarını savunan da Can Atalay’dı. İmar ve doğa talanlarına karşı çıkan bir avukat ve yurttaş olarak Gezi Parkı betonlaştırılmasın diye karşı çıkanların arasında da olacaktı elbet.

Yapabilecekken yapmadıklarınız yüzünden enkaz altında can çekişerek öldürdüğünüz yurttaşların hesabını sormak, malına mülküne kamulaştırma marifetiyle el koymak istediğiniz halkı savunmak için Hataylıların oyuyla vekil seçildi. Kayyımlar marifetiyle Kürtlerin oyuna çöktüğünüz gibi Hatay halkının oylarını da gasp ettiniz. Depremin yıktığı bir kentte yaşayanların oylarını, seçilmiş bir vekilin hakkını değil adaleti de yağmaladınız. Yani Can’a terörist demekten gayrı yapacak bir şeyiniz yoktu.

Bekir Bozdağ dönemi

Ergenekonculukla suçlandığım dönemde Bekir Bozdağ Başbakan Yardımcısıydı. Meclis’te yaptığı konuşmada Fethullah Gülen’den ‘Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymet, bilge bir insandır’ diye bahsediyor, ‘Muhterem Hoca Efendiye Antalya’dan selamlarımı iletiyorum’ mesajı paylaşıyordu. ‘Yargıda cemaat örgütlenmesi var mı?’ sorusunu ‘böyle bir şey mümkün olmaz’ diyerek yanıtlayan Bozdağ, Fethullahçılarla aralarındaki savaşın başlangıç zamanlarında da ‘Cemaat’le AKP arasında bir fitne ateşi yakmayı başaramayacaklar’ diyordu.

Bozdağ 2013-2017 yılları arasındaki Adalet Bakanlığı döneminde atamasını yaptığı üç bin 614 hakim-savcılardan yüzde 34’ü FETÖ’cü oldukları iddiasıyla ihraç edildi. Bizler, FETÖ’cü denilerek hapiste tutulurken yargıyı Fethullahçı çeteye teslim edenlerden biri olan Bozdağ ise Adalet Bakanı sıfatıyla Hakim-Savcılar Kurulu’nun başındaki kişi olarak, kendisi tarafından ataması yapılan yargı mensuplarının teşkilattan ihraçlarını yöneten kişiydi.

“Alçalarak yükselmenin canlı örneği olarak darbe bildirisini okuma işini de Bekir Bozdağ üstlendi”

Selefinin kabul etmediği Gezi davası dosyasında hukuksuz cezaların çıkmasını sağlama görevini yerine getirmek için Bekir Bozdağ bir kez daha Adalet Bakanı yapıldı. Alçalarak yükselmenin canlı örneği olarak darbe bildirisini okuma işini de Meclis Başkan Vekili sıfatıyla Bekir Bozdağ üstlendi. Siyasi kariyerine bakılınca hak edilmiş bir görevi sahibinden çok kullanılmış bir bakanken kullanışlı meclis başkan vekili olarak layığıyla yerine getirdi. Ne kendisine talimatı veren, ne de kendisi utandı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.