31 Mart Yerel Seçimleri’ne iki aydan az bir süre kala partilerin adayları belli oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki (İBB) seçim yarışında adaylar açıklanmaya devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Zafer Partisi ve İYİ Parti adaylarını açıkladı. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, seçimlere ittifaksız gireceklerini, Ankara, İstanbul ve İzmir’de aday çıkaracaklarını açıklarken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul’da seçime ayrı girme kararı aldı.
Ruşen Çakır İstanbul’daki seçim yarışını yorumladı.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. İstanbul seçimleri hâlâ muallakta, hâlâ bilinmiyor. Normal şartlarda hafta sonu her şey netleşmiş olacaktı. Netleşir gibi oldu; ama açıldıkça kapanıyor diyelim. Şöyle ki: Önce Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan Ankara’da Genel Merkez’de bir konuşma yaptı. Açık havada basın mensuplarına yönelik bir açıklamaydı bu. İttifakla ilgili kararlarını açıkladılar ve ittifakla seçime girmeyeceklerini söylediler. İstanbul, Ankara, İzmir diye vurguladı. Buralarda kendi adaylarını çıkaracaklarını söyledi ve bunu da bu cumartesi Ankara’da bir salonda açıklayacaklarını söyledi. Hemen hemen aynı saatlerde DEM Parti yönetimi toplantı hâlindeydi. Daha sonra oradan sızan haberlerde de İstanbul’da, tüm Türkiye’de ve İstanbul’da kendi adaylarıyla seçime girecekleri söylendi. Bir gün sonra, pazar günü parti sözcüsü Ayşegül Doğan da aynı şeyi tekrarladı. Ama yine isim vermediler. Başak Demirtaş’ın da aday havuzunda olduğunu söyledi Ayşegül Doğan İstanbul için.
Şimdi buradan bakıldığı zaman, evet, herkes kendi başına seçime giriyor, her partinin adayı kendi başına yarışacak diyebiliriz; ama diyemiyoruz. Çünkü hâlâ bu kapılar kapanmış değil. Ne Yeniden Refah Partisi Erdoğan’la ne de DEM Parti CHP ile kapıları kapatmış değil. Bir anlamda süre verdiler, çıtayı yükselttiler. “Biz giriyoruz” dediler; ama aday açıklamadılar. Aday açıklamayınca da pekâlâ geri dönebilecek olduklarının da işâretini verdiler. Durum hâlâ belirsiz. Olay tamâmen pazarlık üzerinden yürüyor. Nitekim Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, neden ittifakla girmeyeceklerine dâir 5 madde sıraladı. Önce, “Milletimiz istemiyor” dedi; sonra, “Tabanımız istemiyor” dedi; sonra, “Bu seçimde beka sorunu yok, belediye seçimi bu. Son seçimde beka sorunu vardı onun için ittifakla girdik” dedi. Bir diğer husus: “Diğer taraf blok hâlinde girmiyor…” –diğer taraftan kastettiği muhâlefet– “…muhâlefette bir ittifak yok. Dolayısıyla biz de yapmak zorunda değiliz” dedi. Ama en sonunda AK Parti heyetleriyle yapılan görüşmelerde kendilerine âdil öneriler getirilmediğini söyledi — ki esas meselenin o olduğunu anladık. Burada hâlâ söz konusu olan, millet istemese de, parti örgütü istemese de, beka sorunu olmasa da vs., eğer câzip birtakım tekliflerle gelirse Erdoğan ya da Cumhur İttifâkı o zaman kabul edebilirler. Buradaki sorun şu biliyorsunuz: Fatih Erbakan, Erdoğan tarafından dâvet edilmeyi bekledi. O âna kadar parti heyetleri görüştüler ve bir sonuç alamadılar. Herkeste beklenti, Erdoğan’ın Erbakan’la görüşeceği ve bir yerde anlaşacaklarıydı. Geçen sefer öyle olmuştu. Ama bu sefer Erdoğan bir türlü kabul etmedi Fatih Erbakan’ı. En son, Fatih Erbakan’ın cumartesi günü yaptığı konuşmayı bir anlamda Erdoğan’a bir dâvet olarak da okuyabiliriz. Bakalım şu birkaç gün içerisinde Erdoğan Fatih Erbakan’la görüşecek mi, sorunlar aşılacak mı?
Ben ilk günden beri biliyorsunuz Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul’da aday çıkartmasının çok düşük bir ihtimal olduğunu söylüyorum. Benimle dalga geçiyorlar. “Sen öyle diyorsan o zaman kesin çıkartır” diyorlar. En son cumartesi günü açıklama yapınca da benzer bir şey söylendi. Ama hâlâ ben açıkçası emin değilim. Çünkü çok kritik bir seçim. 31 Mart seçimleri belki bütün şehirlerde kritik, ama en kritik seçim İstanbul’da olacak ve özellikle de Erdoğan’ın en çok önem verdiği yer İstanbul, bunu biliyoruz. Şimdi elimizde bir tablo var. Ulaş Tol yapmış bunu, sosyal medyada paylaştı. Bugün Ulaş’la saat 15.00 yayınında Gökçe Çiçek Kösedağı görüşmek istedi bu tabloyla ilgili olarak, ama mümkün olmadı. Belki sonraki günlerde yaparız. İlginç bir iş çıkartmış Ulaş Tol, farklı seçenekler var. Bu seçenekler de İstanbul’da, biliyorsunuz İstanbul’da şu âna kadar birçok parti adayını açıkladı. İYİ Parti’nin adayı belli, Saadet ve Gelecek partilerinin adayı belli, Zafer Partisi’nin adayı belli, CHP’nin adayı belli, AKP’nin adayı belli, MHP ve Büyük Birlik Partisi AKP adayına destek veriyorlar, Vatan Partisi adayını açıkladı şeklinde bu devam ediyor ve burada henüz belli olmayan Yeniden Refah Partisi ve DEM Parti. Ve bu iki parti de aday çıkarıp çıkarmayacakları, özellikle DEM Parti’de kimin aday olacağı, yani bir yanda Başak Demirtaş bir yanda diğer isimler, kimlerse artık onlar. Bunların hepsi çok önemli olacak. DEM Parti’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı CHP’yi, Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı da AKP’yi çok yakından ilgilendiriyor. Ulaş Tol’un yaptığı tabloda; “Eğer iki turlu bir seçim olsaydı İmamoğlu %54 ile kazanırdı” diyor. Tabiî böyle bir şey yok. Geçen sefer olmuştu, ama bir daha böyle olmayacak. Olmayacak diyorum, ama yine belli olmaz. Geçen sefer de olmayacak bir şeyi oldurmuştu Erdoğan. Kaybettiği bir seçimi tekrarlatmıştı. Neyse. Bu seferki tabloda Başak Demirtaş aday olur ve Yeniden Refah Partisi aday çıkarırsa, yani “Bütün partiler adaylarıyla çıkarlarsa ne olur?” diye yaptığı modelde, Ekrem İmamoğlu kazanıyor gözüküyor. Tabiî ki İYİ Parti’nin, Zafer Partisi’nin falan da oyları var. Ama burada Yeniden Refah Partisi ve DEM Parti’nin aday çıkarması durumundaki soruyu, “Başak Demirtaş” diye soruyor tabiî ki, bu önemli. Bir diğer soru; “Başak Demirtaş aday olur, Yeniden Refah Partisi aday çıkarmazsa” diye bir soru var. Yani birisinde CHP’nin aleyhine bir durum, AKP’nin lehine bir durum. Burada başa baş bir seçimden bahsediyor Ulaş Tol, bu çok önemli. Yani “Başak Demirtaş’ın aday olması durumunda İmamoğlu’nun işi çok zor” diyor. Bir diğerinde, “DEM Parti düşük profilli aday çıkarır, Yeniden Refah Partisi aday çıkarırsa” diyor. Burada da düşük profilli aday olarak kastettiği Başak Demirtaş dışında, yine İmamoğlu’na şans vermiş. Ve en sonda, “DEM düşük profilli aday çıkarır, Yeniden Refah aday çıkarmazsa” diye sormuş. Ve burada da yine Ekrem İmamoğlu az farkla da olsa kazanıyor gözüküyor. Buradaki tabloya baktığımız zaman şunu görüyoruz: DEM Parti’den Başak Demirtaş’ın aday olması Ekrem İmamoğlu için en kötü senaryo. Bu hâliyle de kazanma ihtimâli olduğunu, ama burada Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarıp çıkarmamasına bağlı olduğunu söylüyor Ulaş Tol — ki bu aslında çok anlaşılır bir şey.
Şu hâliyle baktığımız zaman, İstanbul seçimi gerçekten iki partiye odaklanmış durumda. Yeniden Refah Partisi, aslında esas olarak Fatih Erbakan’ın partisi. Tabiî çok güçlü isimler var, ama daha çok lidere bakacağız. Fakat DEM Parti daha genç, sivrilen bir lider yok, eş genel başkanlar var. Ama burada kolektif bir sonuca varılacak, öyle gözüküyor. Ve tabiî ki bunu herkes çok yakından izliyor. Dolayısıyla önümüzdeki şu 4-5 gün çok daha sert geçecek. Müzâkereler çok daha yoğun olacak. DEM Parti ve CHP şeffaf müzâkere sözü vermişlerdi. Onların ne yaptığını göreceğiz diye düşünüyoruz. En azından basın önünde buluşacaklar. Kapalı odada konuşup çıkışta açıklama yapacaklar. Ama Erdoğan’la Fatih Erbakan’ın görüşmesi durumunda herhalde en fazla fotoğraf verme söz konusu olur. En azından Erdoğan’dan herhangi bir açıklama gelmeyecektir. Fatih Erbakan sonra bir açıklama yapacaktır. Açıkçası belirsizlik sürerken her iki durumda da DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi’nin bu seçeneklerden nasıl etkileneceğine bakarak belki konuyu daha iyi anlayabiliriz. DEM Parti son seçimde çok büyük bir hüsrâna uğradı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday göstermediğine pişman oldu. O târihteki adı Yeşil Sol Parti’ydi biliyorsunuz, daha önce de HDP’ydi. “Keşke aday gösterseydik ilk turda” dediler ve bütün yatırımlarını muhâlefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapmış olmaktan pişman olduklarını söylediler. Bir diğer husus da, DEM Parti’den, 5 yıl önceki seçimde CHP adaylarına büyükşehirlerde aday çıkarmayarak destek vermiş olmaktan çok da fazla istifâde etmediklerini, bunun kendi işlerine pek de yaramadığını duyduk. Yani 5 yıl sonra DEM Parti yine niye aday çıkartmasın? Ne geçiyor eline? Hattâ tam tersine şunu söyleyenler de var: “Eğer 5 yıl önce İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer yerlerde aday çıkarmış olsaydık, belki iktidar bizim Diyarbakır, Batman, Van gibi yerlerde kazandığımız belediyelere kayyum atamayabilirdi. Geçen seferki kayyum atamalarını bir anlamda Erdoğan’ın İstanbul’u, Adana’yı, Antalya’yı, Ankara’yı, Mersin’i kaybetmiş olmanın verdiği öfkeyle hızlı bir şekilde yaptığını kabul edebiliriz, düşünebiliriz.” Dolayısıyla DEM Parti çevrelerinde, “Bize ne yarârı var bu işin?” söylemleri bayağı güçlü bir şekilde dolanıyor. Ve şu aşamada da DEM Parti’nin, aday çıkarmayacaksa bunu neden çıkarmadığını, ne karşılığında çıkarmadığını kendi tabanına bir şekilde anlatabilmesi gerekiyor. Çok kırılgan bir yer.
Yeniden Refah Partisi de benzer bir durumda. Yeniden Refah Partisi geçen cumartesi günü Fatih Erbakan’ın da söylediği gibi şu anda tam istim üzerinde olan bir parti. Binlerce yeni üye kaydettiklerini söylüyor. 400 bini aşkın üyeleri olduğunu söylüyor ve kendilerini Türkiye siyâsetinin parlayan yıldızı olarak tanımlıyor. Ve bu yıldız, esas olarak AKP’den ve AKP’ye alternatif gibi duran Gelecek, DEVA ve Saadet partilerinden beklediğini bulamayanların yöneldiği bir parti, Yeniden Refah Partisi. Bu seçim o anlamda onlar için çok önemli. Güçlerini ölçecekleri bir seçim.Güçlerini ölçmekten vazgeçip aday çıkarmazlarsa, özellikle İstanbul çok anlamlı olacak; zîra son seçimde İstanbul’da her bölgeden milletvekili çıkarabilmiş bir parti Yeniden Refah Partisi ve bir iddiaları var. Ve kendilerine göre, oyları son seçimde %3 civârındaydı, 5’e 6’ya çıktığını söylüyorlar ve bunu ölçmek istiyorlar bir yerde. Ama burada başka bir sorun var. Kendileri bunu ölçerken Erdoğan’a seçim kaybettirirlerse ne olacak? Normal şartlarda Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul’u Erdoğan’a kaybettirmiş olması başarı hânesine yazılır. Derler ki: “İşte, bizim gücümüzü görüyorsunuz. Biz İstanbul gibi çok önemli bir yerde seçimin kaderini belirleyebiliyoruz.” Ama bunun bir de ters bir yönü var. Yeniden Refah Partisi yüzünden İstanbul’un CHP’ye yeniden kaybedildiği algısının ortaya çıkmasının da bir bedeli olabilir Yeniden Refah Partisi için. Açıkçası her iki durumun da artıları ve eksileri var, her iki parti için de ve işleri hiç kolay değil. “Evet, aday çıkarmıyoruz” diyebilmeleri için DEM Parti’nin CHP’den; Yeniden Refah Partisi’nin AKP’den, daha doğrusu Erdoğan’dan çok câzip birtakım teklifler alabilmesi lâzım. Ama şu âna kadar çok câzip teklifler gelmediği anlaşılıyor. Çünkü Yeniden Refah ve AKP görüşmeleri neredeyse başlamadan başarısızlıkla sonuçlandı örneğin. Hani belli bir mesâfe katedilmiştir, tıkanıklık vardır ve Erdoğan onu aşacaktır. Öyle açıklamalar yapılmadı. Baştan olmamış olarak gösterildi. Dolayısıyla iş çok zor olacağa benziyor. Kusura bakmayın, hâlâ biraz rahatsızlığım sürüyor. Onun için öksürüyorum ve sesime de yansıyor.
Evet, sonuç olarak baktığımız zaman herkes için çok zor bir süreç. Ve galiba –hep öyle diyoruz ama– bu hafta son hafta olacak. Bu haftanın sonunda, bu hafta cumartesi günü Yeniden Refah’ın adayını öğreneceğiz, adaylarını öğreneceğiz, DEM Parti’nin adayını öğreneceğiz ya da her iki partiden; “Aday çıkaracaktık, ama şu şu nedenlerle vazgeçtik” diyerek pazarlığın olumlu sonuçlandığı cevâbını alacağız. Şu hâliyle bakıldığı zaman Başak Demirtaş’ın aday olma ihtimâli dışındaki seçeneklerde Ekrem İmamoğlu İstanbul’da daha avantajlı gözüküyor. Fakat iki aydan az bir süre kaldı seçimlerin olmasına ve İstanbul’a daha henüz Erdoğan yüklenmedi. Yüklendikten sonra biraz daha netleşecek. Ama şu hâliyle en belirleyici nokta Yeniden Refah’ın ve DEM Parti’nin son anda vereceği mutlak, nihâî kararlar olacak. Cumartesi günü açıklananları mutlak kararlar olarak görmemek gerekiyor. Ve son hâlinde de normal şartlarda benim beklediğim DEM Parti’nin Başak Demirtaş dışında bir aday çıkarıp, Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarmaması. Ama siz bunun tam tersini düşünebilirsiniz. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.