Gazeteci Celal Başlangıç hayata gözlerini yumdu. Hak ihlallerine ilişkin yaptığı haberlerle tanınan Başlangıç, 1989 yılında Şırnak-Cizre’ye bağlı Yeşilyurt Köyü’nde askerlerin köylülere dışkı yedirdiğini ortaya çıkardı. Başlangıç’ın yaptığı haber sayesinde sorumluların ceza almasının önü açıldı. Meslek yaşamı boyunca özgün kalemi, özel haber dosyaları ile basın tarihine adını yazdıran Başlangıç’ı dostları ve meslektaşları Nazım Alpman, Ahmet Şık, Cengiz Çandar, İrfan Aktan ve Celalettin Can anlattı.
Bir süredir kanser tedavisi gören usta gazeteci Celal Başlangıç, Almanya-Köln’deki üniversite hastanesinde 3 Mayıs gecesi hayata gözlerini yumdu. İnsan hakları konusunda büyük çalışmalara imza atan Başlangıç, 1989 yılında Şırnak-Cizre’deki Yeşilyurt Köyü’nde askerlerin köylülere dışkı yedirmesini ortaya çıkardı.
Bu haberiyle büyük bir insan hakkı ihlalini ortaya çıkaran ve tarihe not düşen Başlangıç, Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan bir günlük “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katıldığı gerekçesiyle yargılandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Başlangıç bunun üzerine 2017 başında Almanya’ya gitti.
Sevenleri, arkadaşları, meslektaşları Başlangıç’ı Medyascope‘a anlattı.
“İnsan hakları denince akla gelen ilk isim”
Celal Başlangıç’ın bu ülkede yetişen en iyi gazetecilerden olduğunu, 1980’li yıllarda insan hakları denildiğinde ilk akla gelen isim olduğunu söyleyen Alpman, “Bir örnek vermek istiyorum. Noam Chomsky kitabının çevirisi için yayıncı yargılanırken Diyarbakır’a geldi. Dönüşte, ‘Bana Celal Başlangıç’ı bulun’ dedi. Herkesin yanına gitmek için aylar öncesinden randevu alması gereken bir isimdi Chomsky. İşte Celal Başlangıç böyle biriydi” dedi.
Alpman, Başlangıç’ın yaptığı Yeşilyurt haberini hatırlatarak, “Kurtuluş gazetesini dağıtırken vurulan 17 yaşındaki İrfan Ağdaş’ı polisler, daha sonra Çapa’ya kalbinden tek kurşunla vurularak öldürmüş halde teslim etti. Metin Göktepe davasında, İrfan Ağdaş davasında biz Celal ile hiç ayrılmadık. Başka davalar da vardı beraber izlediğimiz” diye konuştu.
Celal Başlangıç’ın yerinin dolmayacağını söyleyen Alpman, Türkiye’de gazeteciliğin çok kan kaybettiğini, yeni gazetecilerin yetişmesinin önünün kapalı olduğunu ifade etti, “Ancak buna rağmen Celal, gazetecilik yapmak isteyen bütün gençler için rol modeli” dedi.
“Kararlılıkla ve cesaretle gazetecilik yapmayı sürdürdü”
1990’lı yıllarda henüz Yüksekova’daki köyünde bir çocukken başta Celal Başlangıç olmak üzere onun gibi cesur gazeteciler sayesinde devlet şiddetine tamamen terk edilmediklerini hissettiklerini anlatan gazeteci İrfan Aktan, “Celal Başlangıç’ın yarattığı etki sadece Türkiye kamuoyu açısından değil, o karanlık günlerde devlet şiddetiyle baş başa bırakıldığını hisseden insanlara da iyi hissettiriyordu, iyi geliyordu onun gazeteciliği. Dolayısıyla Celal Başlangıç deyince benim aklıma ilk gelen o zamanlardaki, 90’lı yıllardaki o duygu oldu” dedi.
AKP iktidara geldikten ve sistematik olarak hak ihlallerine, anti-Kürt politikalara başvurduktan sonra da Başlangıç’ın aynı cesaretle ve kararlılıkla gazetecilik yapmayı sürdürdüğünü söyleyen Aktan, şöyledevam etti:
“Açıkçası hislerimi anlatmam biraz güç, sadece tarif edebilirim. Celal Başlangıç’ın ölüm haberini Yüksekova’daki köyümüzdeyken aldım. Devasa bir boşluk hissettim doğrusu. Yeri gerçekten doldurulamaz bir gazeteci. Ondan sonraki kuşak gazeteciler açısından da onun hem kalemi yani röportajcılığı hem de duruşu bizim açımızdan hep bir örnek olacak bir hoca gibi kalbimizde beynimizin bir tarafında hep duracak. Çok üzgünüm gerçekten.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Yeri doldurulamayacak derecede büyük”
Celal Başlangıç ile mesleğe başladığı 1990’lı yıllarda Cumhuriyet gazetesinde tanıştığını anlatan TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, “O gün ne ile kavga edip mücadele ediyorsak hâlâ onlarla kavga ediyoruz. Sürgünde ölmesi de işin başka bir tarafı. Gerçekten önemli bir kayıp. Sadece medya açısından değil, sonuçta hakikatle derdi olan herkes için büyük bir kayıp. Yani bütün meslek yaşamı boyunca işin habercilik kısmına baktığımızda gerçekten kaybı yeri doldurulamayacak derecede büyük” dedi.
“Mesleğin yüz akıydı”
Celal Başlangıç’la Cumhuriyet’te ve Radikal’de birlikte çalıştıklarını anlatan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, “Yurtdışında yaşadığı, sürgünde yaşadığı dönemde de birlikte olduk. Çok yakından, çok uzun yıllardır tanırım” dedi.
Başlangıç’ı mesleğin yüz akı olarak tanımlayan Cengiz Çandar, “Çok sevgili bir arkadaştı, değerli bir meslek meslektaşımızdı, gazeteciydi. Tamamıyla otoriterleşen, diktatörce bir rejim altında Türkiye’de Celal Başlangıç’ın daha önce sürdürdüğü gazeteciliği sürdürmesine imkan yoktu. O yüzden sürgünde yaşamak zorunda kaldı. Sürgünde de mücadelesine sürdürdü. Fakat yurtdışında da inzivaya çekilmedi, gerçeklerin peşinden koşan hak ihlallerini ortaya çıkaran gazeteciliği Artı Gerçek internet gazetesini ve Artı TV televizyonun başına geçerek devam ettirdi” diye devam etti.
Celalettin Can: “Cesareti ve esprileriyle hatırlayacağız onu”
Celal Başlangıç ile 24 yıl birlikte çalıştığını anlatan 78’liler Vakfı’nın kurucusu Celalettin Can, birlikte Tükenmez Dergisi’ni çıkardıklarını anlattı. Can, Başlangıç’ın 78’liler Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu da ekledi.
Celalettin Can, dostu Başlangıç’ı şu cümlelerle anlattı:
“Topluma karşı duyarlıydı. Sosyalist bir insandı, geniş görüşlü, görüşlerini çok rahat söyleyen, son derece cesur, kararlı, güven vericiydi. Onunla çalışmak çok güzeldi. Çok iyi bir arkadaşlığımız, iyi bir dostluğumuz, iyi bir yoldaşlığımız olmuştu. Mesleğine çok bağlıydı. Hastalandıktan sonra ve tedavi gördükten sonra da çalışmaya devam etti. Başlangıç’ı cesareti ve esprileri ile hatırlayacağım.”