TBMM Dışişleri Komisyonu’nu pas geçip, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek Genel Kurul’da hızla yasalaşan Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı eleştirilerin hedefi oldu. İktidarı tasarruf genelgesinden kaçmak için Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir “Gölge vakıf” kurmakla eleştiren muhalefet, bu sayede birtakım akçeli işlerin, Dışişleri Bakanlığının adını kullanan vakfın arkasında gizlenerek yürütülmek istendiği görüşünde. CHP’li Namık Tan, İYİ Parti’li Ahmet Kamil Erozan ve emekli büyükelçi Aydın Adnan Sezgin Medyascope’a konuştu.
Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın kurulmasına ilişkin 11 maddelik kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda iki gün süren görüşmelerin ardından kabul edilerek yasalaştı. Vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra vakfa bırakılmak üzere Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 10 milyon lira vakfa aktarılacak.
Vakıf, “Dışişleri Bakanlığı’nın hizmet kalitesinin artırılması amacıyla” her türlü taşınır ve taşınmaz alabilecek, kiralayabilecek, inşa edebilecek, gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen bakanlığa bırakacak, her türlü taşıt aracı alıp kiralayacak ve gerektiğinde bakanlığa tahsis edecek. Ayrıca yapılacak bağış ve yardımlar sebebiyle veraset ve intikal vergisinden, sahip olduğu ve olacağı taşınmaz mallar bakımından her türlü tapu harçları ile emlak vergisi ve taşınmazlara bağlı her türlü resim ve harçlardan muaf olacak.
Vakıfla ilgili kanun teklifinin TBMM Dışişleri Komisyonu’nda görüşülmeden, sadece TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşülerek Genel Kurul’a getirilmesi tepkilere neden oldu. Büyükelçilik görevlerinde bulunmuş siyasetçiler, vakfın kuruluşundaki amaçları Medyascope‘a değerlendirdi.
“Yangından mal kaçırır gibi…”
CHP’nin TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Namık Tan, teklifin komisyona gelişinden Genel Kurul’da oylanmasına kadar olan süreci “Cumhur İttifakı’nın baskısıyla, adeta yangından mal kaçırır gibi alelacele” olarak değerlendirdi.
“Birtakım akçeli işler”
Dışişleri Komisyonu olarak bu kanun teklifini “tali komisyon” sıfatıyla dahi görüşemediklerini vurgulayan Tan, şunları söyledi:
“Belli ki iktidar, birtakım akçeli işlerini, Dışişleri Bakanlığımızın şerefli adını kullanan bir gölge vakıf arkasında gizleyerek yürütmek istiyor. Böyle sakıncalı bir yapıyla Dışişleri Bakanlığımıza paralel bir yapı yaratmakla kalmaz, aynı zamanda her türlü vergi kaçakçılığının da yolunu açarlar. Mücadelemiz devam edecek. Bu kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.”
“Diplomatların dokunulmazlık zırhına saklanarak bir takım ticari faaliyetleri olduğu öne sürülebilir”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Vakfın kuruluş amacını, vergilerden muaf olmasının altını çizen emekli büyükelçi Aydın Adnan Sezgin, diplomatlarının dokunulmazlıklarına dikkat çekti:
“Bakanlığı hem ticari açıdan, hem personel beşeri sermayesi bakımından hırpalayacak bir girişim. Yanlış bir fikir, yanlış bir girişim. Bunun çok ciddi sonuçları olabilecek yanlışlara yol açması mümkün. Mesela yurtdışında bu kuruluş vasıtasıyla yapılacak bir takım faaliyetler ve bu faaliyetleri yapacak olanlar dokunulmazlığa sahip diplomatlar olacak. Diplomatlarımızın bir hatası olduğu takdirde, dokunulmazlık zırhının gerisine saklanarak bir takım ticari faaliyetlere giriştikleri iddiası öne sürülebilir.”
“Bakanlığın bünyesi AKP’nin müdahale manivelası”
Vakfın siyasi otoritenin yetkisi altında olacağını ve bakanlık vasıtasıyla yapılamayan bir takım işlerin vakıf aracılığıyla yapılabileceğini öne süren Sezgin şunları söyledi:
“Bu iktidar sürekli olarak kuralların dışına çıkmayı alışkanlık haline getirmiştir. Endişem diplomasinin ve diplomasi hukukunun birtakım kurallarının dışına çıkılmak için araçsallaştırılmasıdır. Doğrudan bakanlığın bünyesine AKP olarak müdahale etmesini kolaylaştıracak bir manivela olarak kullanmak isteniyor. Dünyada hiçbir ülkede böyle bir şey yok. ”
“Kamuda tasarruf tedbirleri…”
İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı, emekli büyükelçi Ahmet Kamil Erozan, vakfın kurulmasına ilişkin teklifin kabul edildiği zamanlamaya da dikkat çekerek Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından başlatılan kamuda tasarruf tedbirlerine atıf yaptı.
Dışişleri Bakanlığı’nın tarihi boyunca “hiçbir zaman herhangi bir yolsuzluk, ticaret gibi ithamlarla yan yana getirilmediğini” savunan Erozan, vakfın “personel yetiştirilmesi” hedefinin bir “kılıf” olduğunu dile getirdi.
“Personel ‘Bizden’ , ‘Bizden olmayan’ diye ayrılacak”
Vakıf tarafından kurulacak eğitim kurumlarına da değinen Erozan, “Diyelim ki 200 kişi alacaklar. Eğitecekler, endoktrine edecekler ve ‘bizden’, ‘bizden olmayan’ diye ayıracaklar muhtemelen. ‘Bizden olanlar’ sonunda bakanlığa alınacak” dedi.
“Cumhuriyetin bakanlığını AKP’nin bakanlığına dönüştürme operasyonu”
Vakfın kuruluşunda Dışişleri Bakan Hakanı Fidan’ı sorumlu gören Erozan, “Hakan Fidan’ın yukarıdan aldığı ‘Bu bakanlığı da bizden yapmanız lazım’ talimatının gereği yapılıyor” dedi. Erozan, “Cumhuriyetin Dışişleri Bakanlığı’nı AKP’nin Dışişleri Bakanlığı’na dönüştürme operasyonudur” yorumunu yaptı.