Adalar’da elektrikli minibüs krizi | İmamoğlu: “Toplu taşıma zarureti var”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adalar’a getirilen elektrikli minibüslere yerel halkın tepki göstermesiyle ilgili, “Başta Büyükada olmak üzere buralarda mezarlıklara erişim, hastaneye erişim, sağlık ve kamu kurumlarına erişim gibi mecburiyetler var. Tatil günlerinde bazen 60 bini aşan, Adalara giden misafirimiz var. Dolayısıyla Adalar’da toplu taşıma zarureti var” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Metro İstanbul Bröve Töreni’nin ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

İmamoğlu, İBB’nin Büyükada’da faaliyete geçirdiği ve Ada halkının “Azmanbüs” adını verdiği elektrikli minibüslere tepkisiyle ilgili konuştu. Adalar’da faytonları kaldırdıktan sonra toplu taşıma ihtiyacı olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Adalar’ın neredeyse yüzde 70’i orta yaş ve orta yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor ve insanlarımızın toplu taşımadan faydalanma mecburiyeti var. Adalar epeyce ciddi bir alan. Başta Büyükada olmak buralarda mezarlıklara erişim, hastaneye erişim, sağlık ve kamu kurumlarına erişim gibi mecburiyetler var. Tatil günlerinde bazen 60 bini aşan, Adalara giden misafirimiz var. Dolayısıyla Adalar’da toplu taşıma zarureti var” dedi.

Tepki gösteren yurttaşları anladığını belirten İmamoğlu, “Zira bizim siyaset anlayışımızda tepkiyi gösteren insanları duymak en önemli fıtratımızdır, tavrımızdır. Ben Adalar halkının ya da orada bir kısım vatandaşımızın tepkisini elbette duyuyorum ve bunu hissediyorum, anlıyorum” diye konuştu.

Adalar Belediye Başkanı Ercan Polat ve İETT Genel Müdürü’nün konuyla ilgili Ada halkı ile bilgilendirme toplantısı yaptığını, bu tepkileri saygıyla karşıladığını belirten İmamoğlu, “Bizim, ‘Niye böyle yapıyorlar’ diye bir tepkimiz yok. Adalar halkına dönüp de bir açıklamam, bir beyanım olacak. Kendilerine bütün bu bilgileri aktaran bir sunumum da olacak. Bu bağlamda çalışmalarımız sürüyor ama orada toplu taşıma olmak zorunda” diye devam etti.

İmamoğlu, Ada halkının aracın dizaynından rahatsız olduğunu da sözlerine ekleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Şu anda toplu taşımanın eksikliğinin var olduğunu düşünen ya da bunu fırsat bilen inanılmaz ruhsatsız taşımacılık var, Adaları esas çirkin gösteren bir kısım elektrikli araçlar. Bunların sayısı acayip artmış. Bunların tümünün toplatılması şart. Bu alanda hem emniyetin hem kaymakamlığın hem valiliğin bir kısım birimleriyle de görüşüyor arkadaşlarım. Bunları temizlememiz lazım. İkincisi, şu andaki mevcut toplu taşımamızın belli hassasiyetler ve belli zaman dilimleri gözetilerek hizmet edilmesinin sağlanması lazım. Buna lütfen hemşehrilerim engel olmasınlar. Seslerini duyuyoruz ve bu hassasiyeti de takip ediyoruz. Üçüncüsü de ilerleyen zaman diliminde ruhsatlanabilir birtakım çalışmalarla elde edeceğimiz yeni dizaynlı araç oluşturduğumuz takdirde hızlıca da o aracın teminine ya da üretimine geçmek istiyoruz.”

Faytonlar kaldırıldıktan sonra Ada’da kullanılan L tipi araçlar için dönemin İçişleri Bakanı’yla görüştüğünü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçici ruhsat verdiğini ancak bu ruhsatın da süresinin dolduğunu aktaran İmamoğlu, “Toplu taşımada tanımlı araçlar var. Bu tanımlı araçların dışında bir aracı siz lisanslayamıyorsunuz ya da ruhsatlandıramıyorsunuz. L tipi araçlar şu anda ülkemizde ruhsatlanabilen araçlar değil. Geçici izinle bize hizmet eden araçlar. Ve biz o günden bugüne araçların dizaynıyla ve araçların Adalara uygun bir araç üretimiyle ilgili yoğun bir çaba içerisinde olduk” diye konuştu.

L tipi araçların sürelerinin 30 Nisan’da dolduğunu, bu nedenle de tek lisanslı araç olan M tipi araca geçtiklerini aktaran İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Biz bu araçları satın aldık çünkü orada lisanslı bir biçimde toplu taşımayı sağlamak mecburiyetimiz var. Halka hizmeti sunmak zorundasınız. Şu anda o araçlarımızla orada hizmetimizi sunuyoruz. Elbette ki bizim daha farklı bir dizaynla, daha farklı bir sistemle lisanslanabilir bir aracın üretimi konusunda AR-GE çalışmalarımız sürüyor. Ama şu anda böyle bir imkan yok. Bizim orada bu toplu taşımayı sunmayla ilgili çabamız olmak zorunda, yasal sorumluluğumuz var. Biri şikayet etse bu konuda biz yargılanırız.”

İmamoğlu, M tipi araçların Floransa’da, Roma’da, Avrupa’nın bazı şehirlerinde kullanıldığını da ifade etti.

Ada halkıyla olan samimi diyaloglarına zarar getirecek hiçbir davranışta bulunmayacaklarını ifade eden İmamoğlu, “Hatırlarsınız faytonlardaki atların görmüş olduğu zulmü gidermek adına Adalar’daki faytonların kaldırılma sürecinde ne kadar halkçı, katılımcı ve aynı zamanda emekçisinden oradaki insanların ne düşündüğüne kadar fikirlerini alan katılımcı bir model yönettiğimizi en iyi Adalar halkı biliyor. O bağlamda bizim bu ilişkimizin üzerinden gelişen olayları kötü yorumlayan veya bunları başka türlü yorumlamaya çalışan, halkın bu duygularını sömürmeye çalışan bir kısım yayınları da buradan gülerek izliyorum” dedi.

İmamoğlu’na Özgür Özel’in sözleri soruldu

Ekrem İmamoğlu’na gazeteciler tarafından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday olsaydı şu anda Erdoğan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmuyordu” sözleri soruldu.

İmamoğlu bu soruya, bayram tatili boyunca ülkedeki mevcut röportajları ve siyasi münazaraları takip edemediğini belirterek, “Sayın Genel Başkanımızın değerlendirmeleri elbette kendi şahsi düşünceleri fikirleridir, benden ziyade kendisine sorulması daha doğru olabilir” diye yanıt verdi.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Halk Ekmek’e zam

İstanbul’da Halk Ekmek’e yüzde 60 oranında zam gelmesine ise İmamoğlu, “Ülkemizdeki ekonomik koşullar ne yazık ki bizlerin de belini büken, sıkıntıya sokan bir aşamadadır, yapılan zammın gerekçesi budur” diye yanıt verdi.

İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz aldığımız un bitene kadar, ülkeden etkilendiğimiz maliyet koşullarından vatandaşlarımız etkilenmesin diye eski fiyattan satışa devam ettik. Ama dehşet bir un fiyatı var. Şu anda belki de enflasyonla kıyaslanamayacak kadar tarifsiz yüzde 130’ları bulan yıllık artışlara varıyor. Yine en minimumda hareket ediyoruz. Geçen sene “Eylül-Ekim’den beri zam yapmayacağız, kış koşullarına giriyoruz” diyerek o koşullarda zam yapmadan insanlarımızın yanında olma gayretinde olduk. Ramazan ayında zam yapmadık. Ki yani Ramazan ayı öncesi fiyatı düzenlemeyle ilgili çok yoğun baskıdaydık zarar ediyoruz diye. Mevcutta geçmişte aldıkları unun bir fiyat olarak içeriye sokulmuş bu unu kendimize bir avantaj olarak kabul ettik.”

Geçmişte ödenen paranın ve maliyetini hesaba katmadan bugüne geldiklerini söyleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Vatandaşlarımızdan  özür dileyerek ama bir yandan kurumumuzun, bu kuruluşlarının ayakta kalması, hizmet etmesi en zor anlarında onların yanında olması için ekonomik sürdürülebilirliğinde bizim açımızdan şart olduğunu,  zammın sebebi ve sonuç ilişkisi birilerinin söylediği gibi faiz enflasyon sonuç işi gibi değildir.  Bu sonuç ilişkisi Türkiye’deki ekonomik koşulların var olduğu bir ortamda ne yazık ki bizlerin hizmet verebilmesi için mecburiyetle zam yapma sebep sonuç ilişkisidir.”

İmamoğlu, Kılıçdaroğlu görüşmesini doğruladı

İmamoğlu’nun eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşeceği ve parti içindeki mücadeleye dair gelişmeleri ele alacakları öne sürülmüştü. İmamoğlu bugün gazetecilerin konuyla ilgili sorusuna yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu ile görüşeceklerini doğrulayan İmamoğlu, “Ben, sayın önceki dönem Genel Başkanımızla Kurban Bayramı’nda kendisini arayarak bayramlaştık. Bayramlaştığımız esnada da ‘Ankara’ya da geliyorum, Türkiye Belediyeler Birliği görevinden ötürü daha sık geleceğim. Geldiğimiz esnada da olabilirse bir yemekte sohbet etmeyi arzu ederim’ dedim kendisine. O da ‘Memnuniyetle’ dedi. Ama şu tarih, bu tarih yok” dedi.

İmamoğlu, şöyle devam etti:

“Bunun farklı şekillerde basına yansıması, hatta tarihinin, gündeminin, içeriğinin aktarılması ya da birilerinin bunu bir şekilde farklı anlamlara çekilerek yazılmasını hayretle izliyorum. Benim tek arzum var; önceki dönem genel başkanımızla aramızdaki münasebetin yanlış anlaşılmalardan uzak, samimi bir ilişkide yürüdüğünü ve bunu da bir yemek yiyerek gayet samimi bir ortamda toparlama girişimiydi.”