Sokak köpeklerinin vahşice öldürüldüğünü gösteren görüntülerin sosyal medyada yaygınlaşmasının toplumun ruh sağlığına etkisini psikologlara sorduk. TPD İstanbul Yönetim Kurulu Temsilcisi Deniz Bozunoğulları, bu tür olayların toplumsal travmalara sebep olacağı ve şiddete eğilimi olan insanların artmasına kapı açacağını söyledi. TPD Genel Merkez Yönetim Kurulu Temsilcisi Ecem Demirtürk ise bu olaylara tanık olmuş kişilerde çeşitli travmaların görülebileceğine dikkat çekti.
Sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören ve bunun sorumluluğunu belediyelere bırakan kanun teklifi, 2 Ağustos’ta Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasa sonrası pek çok farklı şehirde köpek katliamlarına dair görüntüler ortaya çıktı. Niğde, Ankara, Bitlis, Edirne, Bolu’da öldürülen hayvanların görüntüleri sosyal medyada sansürsüz şekilde paylaşıldı. Medyascope, köpek katliamlarının son zamanlarda artması ve halkın bu olaylara maruz bırakılmasının toplumun ruh sağlığına nasıl etki edeceğini, neler yapılması gerektiğini ve bu olayların ne gibi sonuçlar doğurabileceğini Türk Psikologlar Derneği’ne (TPD) sordu.
- Medyascope iddiaların odağındaki Niğde’de: Köpeklere ne oldu?
- Ankara-Altındağ’da köpeklerin vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı
- Köpek ölümleri: Ankara – Altındağ’da neler oldu?
Bakan Yumaklı: “Sürecin takipçisi olacağız”
Konuya ilişkin Hürriyet’e konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, hayvanlara eziyet görüntülerinin toplumun hiçbir kesiminde tasvip edilmesinin mümkün olmadığını vurguladı:
“Bu yasa değişikliğinin bunu meşrulaştıracak hiçbir maddesi yoktur. Zaten 2004 ve 2021 yıllarında yaptığımız yasal düzenlemelerde bunların cezaları da belirlenmiştir. Diğer yandan, en başından beri sorunun çözülmesini istemeyenlerin, mevcut yasal düzenlemeyi itibarsızlaştırarak yine çözümsüzlüğe hizmet ettiklerini de görüyoruz. Yasayı uygulamaya çalışan belediyeler üzerinden kaos oluşturmaya çalışanlara prim vermeyeceğimizin de bilinmesini isterim. Sürecin yakın takipçisi olduğumuzun bilmesini isterim.”
- Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme Meclis’ten geçti, AKP’li milletvekilleri zafer pozu verdi
- Ankara-Altındağ’da öldürülen köpeklerin otopsi raporuna ne oldu?
Bozunoğulları: “Birçok farklı yaş kesiminden insanlar görüntülere sansürsüz ulaşabiliyor”
TPD İstanbul Yönetim Kurulu Temsilcisi ve klinik psikolog Deniz Bozunoğulları, sosyal medyada bu görüntülerin kimi zaman sansürsüz olarak yayımlandığını belirtti. Bozunoğulları, “Sansürlü olanlar da var aslına bakarsanız, her ne kadar bazı görüntüler Instagram veya X’te ‘uygunsuz içerik’ diye uyarı verse de, birçok farklı yaş kesiminden insanlar bu görüntüye çok rahat bir şekilde ulaşabiliyor. X ve Z platformunda sansürlü görüyorsanız, Y platformunda sansürsüz görebiliyorsunuz” diye konuştu.
“Şiddet, normalleşme eğilimine sahip bir mekanizma”
Bu görüntülerin toplumsal olarak ses duyurmak, konulardan haberdar edilmek için yayımlandığı düşünülse de görüntülerin yaygınlaşmasının toplumun ruh sağlığı açısından olumsuz birçok sonuç doğurduğunu belirten Bozunoğulları, şöyle devam etti:
“Şiddet, insan ve toplum açısından baktığınızda model alma, genelleme ve normalleşme eğilimine sahip bir mekanizmadır. Örneğin bir çocuk, aile içerisinde şiddete çokça tanıklık olursa, onun için bu durum ‘Kötü bir şey yaptığında, şiddet görmek normaldir’ şeklinde kodlanabilir. Bir tarafıyla bunu öğrenerek büyüyebilir. Dolayısıyla ileride daha çok bu davranışları gösterebilir.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Hayvanlara şiddet görüntülerine maruz kalındıkça duyarsızlaşma artabilir”
Hayvanlara yapılan bu şiddete tanıklık eden kişilerde hem bireysel hem de psikolojik olarak birçok yaralanmanın söz konusu olabileceğini söyleyen Bozunoğulları, en tehlikeli taraflarından birisinin şiddetin normalleştirilmesi olduğunu vurguladı. Bozunoğulları, bu görüntülere ne kadar sık maruz kalınırsa, duyarsızlaşmanın o kadar artma riskinin olduğunu söyleyerek “Bu görüntülere duyarsızlaştığımız zaman o hassasiyet, vicdan ve empati duygusu da zedelenmiş oluyor” dedi.
Hayvana şiddet belediyeler tarafından meşru kılınan bir yerden yapıldığında şiddete eğilimi olan insanların bu davranışları uygulama ihtimalinin arttığına dikkat çeken Bozunoğulları, şöyle dedi:
“Bu davranış uygulama ihtimalinden kastım sadece hayvanlara şiddet uygulama değil, şiddet uygulamanın hükmedebileceği, ondan daha ‘güçsüz’ olduğunu düşündüğü bir canlıya şiddet uygulayan insan, şiddeti ilerleyen aşamalarda insanlararası ilişkiye taşıyor.”
“Şiddetin normalleşmesi toplumsal aidiyet duygusunda tahribat yaratabilir”
Bozunoğulları, şiddet görüntülerinin bir süre sonra normalleşmesinin toplumsal aidiyet duygusuna zarar verebileceğini, çocuklarda ise insanların iyi olduğu ve canlılara zarar verilmemesi gerektiği gibi olgularda büyük tahribatlar yarattığını söyledi. Bu görüntülere maruz kalan kişilerde çeşitli ruh sağlığı problemlerinin ortaya çıkabileceğini hatırlatan Bozunoğulları, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresyon gibi hastalıkların görülebileceğini belirtti.
Demirtürk: “Hayvana şiddet görüntüleri ciddi psikolojik travmaları da yol açıyor”
Türk Psikologlar Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Temsilcisi ve klinik psikolog Ecem Demirtürk ise hayvanların topluca veya vahşice öldürülmesine tanıklık eden birey, çocuk, hayvan hakları savunucusu ve aktivistlerin bu tür olaylara maruz kalmasının ciddi psikolojik travmalara yol açtığına dikkat çekti.
“Sürekli olumsuz ve yoğun durumlara karşı karşıya kalmak tükenmişlik sendromuna neden olabilir”
Demirtürk, bu tür travmalarla nasıl başa çıkılması gerektiğini şöyle anlattı:
“Sürekli bu tür olumsuz ve yoğun durumlarla karşı karşıya kalmak özellikle hayvan aktivistleri için tükenmişlik sendromuna ve duygusal yorgunluğa neden olabiliyor. Bu tür travmalar da bireylerin ve toplumların ruh sağlığı üzerine derin etkiler yaratabiliyor. Bu tür zorluklarla başa çıkmak için de bireylerin yalnız olmadıklarını bilmeleri, grup dayanışması yoluyla bazı zorluklarla baş etmelerinin önemli olduğunu onlara söylemek gerekiyor. Zorlayıcı duygu ve deneyimlerde sosyal çevreleriyle veya aktif oldukları gruplarla, arkadaş gruplarıyla paylaşımlar yapması çok önemli.”
“Toplumsal bütünlüğüne temelden zarar verecek bir durum yaratılıyor”
Türkiye’nin travmatik deneyimleri toplumsal olarak paylaşmak ve yaşamak adına çok deneyimli bir ülke olduğunu hatırlatan Bozunoğulları, şöyle konuştu:
“Bu konuda her ne kadar deneyimli bir ülke olsak da bu yaşadığımız olumsuz etkileri değiştirmiyor çünkü yaşanan olay hem bireysel bazda hem de psikolojik olarak zorluklara sebebiyet verecektir, hem de toplumsal ayrışmayı getirecektir, ki getiriyor. Toplumun bir kesimi ‘Çocukların veya insanların hayatından daha mı değerli?’ diye düşünüp bunu onaylarken ve uygularken veya uygulanmasında bir sakınca görmezken, diğer bir kesim ‘Ben bu toprakları birlikte paylaştığım insanları tanıyamıyorum artık çünkü bu kadar vahşileşebilir mi? İnsan dediğin bu kadar acımasız olabilir mi?’ diye düşünüyor. Dolayısıyla da toplumsal bütünlüğü temelden zarar verecek ve tartışmalara götürecek bir durum yaratılıyor.”
“Çocukluğunda hayvanlara şiddet gösteren kişiler, ileride insanlara da şiddet uygulayabilir”
Psikoloji araştırmalarında antisosyal davranış gösteren, daha psikopati eğilimi olan kişilerde çocukluk çağı dönemlerinde davranış bozukluğunun psikolojik zorluğun alt basamaklarından bir tanesi olduğunu vurgulayan Bozunoğulları, “Çocukluğunda hayvanlara şiddet gösteren kişilerin yetişkinliklerinde bu şiddetin derecesinin arttığını ve bireysel olarak insanlararası ilişkilerde şiddete meyil ettiği bilinen bir araştırmalarla kanıtlanmış bir olgu” dedi.