Anafatma Ziyaretgâhı’nda bir söyleşi: Kaybolmaya yüz tutan bir dil sadece müzikle yaşatılabilir mi?

Zazaki/Kırmançki, kaybolmaya yüz tutan diller arasında. Peki kaybolan dilleri yaşatmak için ne yapmak gerekiyor, müzik tek başına yeterli mi? Munzur Press Genel Koordinatörü Mehmet Bidav, Anafatma Ziyaretgahı’nda, Dersim kültürü üzerine emek veren, anadilde yazdığı ve söylediği kılamlarla kaybolmaya yüz tutmuş Zazaki/Kırmançki dilini yaşatmaya çalışan Doğan Çelik ile konuştu.

“Zazaki/Kırmançki müzik yapmamız kodlarımızla ilgili”

Her halkın kendi diliyle, kendi toplumuyla, kendi kültürüyle yaşadığını belirten Doğan Çelik, “Dolayısıyla bireyin yer yüzündeki varlığı kendi dili üzerinden gerçekleşir. Bir ağaca bakışın, bir suya bakışın, sevgin, vicdanın ona göre gelişir. Bizim Zazacaki/Kırmançki müzik yapmamız kodlarımız ve kökenlerimizle ilgili bir durum. Annelerimizin konuştuğu dil bu toprağın dilidir. Haliyle bizi geçmişe götüren kendi kodlarımızdır. Bu Bingöl, Varto, Hınıs ve Siverek için de böyle” dedi.

“Dille ilgili sorun sadece müzikle giderilemez”

Kaybolmaya yüz tutan bir dilin sadece müzik ile kurtarılamayacağını vurgulayan Çelik, “Fakat koşulsuzluk ve siyaset bunun önünü kesiyor. Çeşitli unsurlarla birlikte kendi karşıtını yaratan bir anlayış söz konusu. Bu aynı zamanda bizim toplumumuzun da çelişkilerinden bir tanesi. Biz Zazaki müzik yapanlar ciddi bir direnil sergiliyoruz. Bu yüzyılda bu koşullarda bu ekonomiye karşı müthiş bir direnişimiz söz konusu” diye konuştu.

“Önce yerelin anadili öne çıkmalı”

İngilizce, Türkçe ve Kurmanci gibi dillerin tehlikesi olmadığını söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

“Zazaki/Kırmançki’nin var. Lazca’nın var. Bu bakımdan bölgede yapılan festivallerde ciddi sıkıntılar görüyorum. Önümüzdeki dönmede önce yereldeki kaybolmaya yüz tutan dile ağırlık verilmeli. Akabinde diğer dillerle ilgili elbette çalışma yapılabilir. Birçok kentte dünyanın festivali yapılıyor. Biz bu festivallerde yer alamadık. 100’ü aşkın yerde Nevroz yapıldı, bir tane programda yer alamadık. Bu bakımdan Zazakİ/Kırmançki okuyan arkadaşlarımızın görmezden geliniyor.”

“Her toplumun ağıtları olmak zorunda”

Çelik, tramvaları olan, soykırıma uğramış bir toplumun ağıtlarının olmasının olağan ve doğal olduğunu söyledi. “Ne biz bu topraklara doyduk, ne de bu topraklar bize doydu. Bize ağıt yazdıran budur aslında” diyen Çelik, çocuk yaşta köyden çıkan, coğrafyaya ve köyüne hasretlik çenek insanlar olduklarını hatırlattı. “Dolayısıyla ağıt bitmez” diyen Çelik, şöyle devam etti:

“Bizim kurumlarımız perküsyon yok, piyano yok, saksafon yok, keman yok… Yani yeteneği açığa çıkaracağın bir zemin yok. Bu nedenle sadece bağlamaya mahkum kalmışız. Bağlamayı eline aldığın zaman da ağıt çalarsın…”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.