Gönül Tol yazdı: Akkuyu Nükleer Santrali sadece bölge halkının değil, NATO’nun da sorunu

Putin ve Erdoğan, Akkuyu.

Bu yazı Financial Times’taki İngilizce metinden Senem Görür Yücel tarafından çevrilmiştir.

NATO Genel Sekreteri’ne AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini en çok kızdıran kararını sorsanız, muhtemelen, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması cevabını verecektir. Ancak NATO’nun Türk-Rus ilişkileri söz konusu olduğunda daha büyük bir sorunu var: Akkuyu Nükleer Güç Santrali.

Erdoğan, Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom tarafından Mersin Akkuyu’da inşa edilen tesisi, “Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali” olarak adlandırıyor. Fakat aslında santral Rusya’ya ait. Bu, nükleer sektörde ender görülen bir durum. Normalde tedarikçi reaktörü tasarlar, inşa eder ve ev sahibi ülkeye teslim eder. Akkuyu’da ise Rusya santralin tasarımından, inşasına, işletmesinden, yakıtının sağlanıp depolanmasına kadar her şeyden sorumlu. Çünkü Akkuyu dünyada “Yap-Sahip Ol-İşlet” (BOO) modeliyle kurulan ilk enerji santrali. Yani Akkuyu bir Rus santrali. Rusya çoğunluk mülkiyetini elinde tutuyor ama tüm finansal, operasyonel ve inşaat risklerini üstleniyor.

Moskova’nın bu “her şey dahil paketi”, inşaat, işletme, personellerin eğitimi, nükleer yakıtın taşınması ve yakıtın santralden çıkarılması işlemlerinin tamamını kapsıyor. Bu paket, Türkiye gibi nükleer enerji alanına yeni adım atan ülkeler için çok cazip. Fakat “Yap-Sahip Ol-İşlet” sözleşmeleri, Moskova için oldukça maliyetli. Bu yüzden Rusya bunu sadece Akkuyu’da uyguladı ve bir daha uygulama konusunda da isteksiz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir NATO ülkesinde stratejik altyapıya sahip olmanın mali risklerden daha ağır bastığını düşünmüş olmalı, ki muhtemelen de haklı.

Santralden birkaç kilometre uzakta doğmuş ve büyümüş biri olarak Akkuyu NGS beni çok endişelendiriyor. Sürecin şeffaf yürütülmemesi, çevresel riskler ve Rosatom’un güvenlik konusundaki kötü karnesi beni ve milyonlarca Mersinliyi korkutuyor. Batılı ülkeler bu tür endişeleri görmezden gelebilir ve hatta Türkiye’yi ‘”emiz enerji”ye geçme adımı için takdir bile edebilir. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir husus var: Akkuyu, NATO için de bir sorun, hem de uzun vadeli bir sorun.  

Akkuyu NGS, Erdoğan tarafından Türkiye’nin özellikle Rusya’yla olan enerji bağımlılığını azaltma planı olarak lanse edildi. Ancak “Yap-Sahip Ol-İşlet” anlaşması, Rusya ile bağımlılığı azaltmak yerine, Türkiye’yi önümüzdeki 100 yıl boyunca Rusya’ya daha fazla bağımlı hale getiriyor. 

Türkiye’deki muhalefet partileri, Akkuyu NGS’ye karşı. Erdoğan, Akkuyu’yu iç siyasi baskılardan korumak için Putin ile hükümetlerarası bir anlaşma imzaladı ve kendisinden sonra yerine gelecek hükümetin Akkuyu’ya itiraz etmesini anayasal olarak imkansız bir hale getirdi. Bu da, enerjiyi jeopolitik bir silah olarak kullanması ile bilinen Rusya’nın, iktidarda kim olursa olsun, 100 yıl boyunca bir NATO ülkesindeki stratejik altyapı üzerinde doğrudan kontrol sahibi olacağı anlamına geliyor. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Hepsi bu kadar da değil. Akkuyu NGS, Amerika’nın nükleer silahlarına ev sahipliği yapan İncirlik Hava Üssü’ne ve NATO tarafından balistik füze saldırılarına karşı erken uyarı radarı olarak kullanılmak üzere kurulan Kürecik Radar Üssü’ne de çok yakın. “Yap-Sahip Ol-İşlet” sözleşmesi, Rus personeli bu önemli NATO tesislerinin çok yakınına yerleştirmeye imkan tanıyor. Türkiye, Akkuyu NGS’yi korumak için bir radar daha inşa edebilir. Askerî analistler ve savunma yetkilileri, Akkuyu NGS Rusya’ya ait olduğu için Moskova’nın bu radarı işletmesinden ve güvenliği sağlamak için de asker getirmesinden endişe ediyor. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Savunma Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, emekli tümamiral Yankı Bağcıoğlu bana Erdoğan’ın buna izin vermemesi gerektiğini söyledi. 

Batı, Ukrayna’nın işgalinin ardından Rusya’nın doğal gaz ve petrol ihracatına odaklandı fakat Rusya’nın nükleer enerjiyi kullanarak stratejik öneme sahip ülkelerle uzun vadeli siyasî, ekonomik ve askerî bağlar kurmasını büyük ölçüde görmezden geldi. Türkiye, Rusya’dan S-400 satın aldığı için eleştirilip CAATSA yaptırımlarına maruz kalırken, Batılı ülkeler Akkuyu konusunda sessiz kaldı. Ancak şimdi Türkiye, ikinci bir nükleer santral inşa etmek istiyor ve görüşülen ülkeler arasında Rusya Ankara’nın favorisi . Batı’nın Moskova’yı hem uzun vadeli jeopolitik bir kozdan mahrum bırakmak hem de yerel halkın güvenlik ve çevresel kaygılarını gidermek için Rusya’nın Ankara’ya önerdiği paketten daha iyisini önermesi şart. İşe, Batılı kalkınma bankalarına, nükleer enerji projelerini finanse etme konusunda tereddütlerini gidermek için baskı yapmakla başlanabilir.

Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.